#10 Eski Eşyalar

82 8 10
                                    

Elini hala bırakmamış olan Maia yıkık dökük evin içerisinde yol gösteriyordu. Sessiz adım atmanın mümkün olmadığı ev toz içinde kalmış döküntülerle doluydu. Raiden bir zamanlar evin şatafatlı bir dönem yaşamış olacağını düşündü. Ayağının altında tekrar tekrar parçalanan, bir zamanlar görkemli bir avizeye ait olduğu belli olan renkli cam parçaları onu onaylar gibiydi.

Ace'in söylediği gibi mutfak kısmına geldiklerinde konuşmaya başladı Maia. "Şimdiden söylemeliyim ki aslında bu evdeki kapı tam olarak dışarı açılmıyor. Buranın karşısındaki binaya geçmek için kullanılan ufak bir tünel var. Bu ve geçitten geçtiğimizde ulaşacağımız evin eski sahibi, nereye geldiklerinin bilinmesini istemeyen bazı insanları bu yoldan geçiriyormuş."

Koyu kahverengi dolapları olan mutfağa girdiklerinde Maia elini bıraktı. Ortada devrilmiş halde duran ve üstüne kırık sandalyelerin atıldığı masaya doğru yaklaştı. Yalnızca üç ayağı kalmış olan sandalyeye yaklaşıp onu yavaşça kaldırdığında hepsini kaldırmaları gerekeceğini düşünerek yaklaştı Raiden. Maia anında onu durdurdu ve hiçbir şeye dokunmaması gerektiğini söyledi. Ardından az önce sandalyenin arkalığının yaslı olduğu tezgaha doğru eğildi ve tezgahın altında bulunan dolabın kapaklarını da aynı özenle açtı.

"Buradan gideceğiz. Önden senin gitmeni istiyorum. Ben geçitten geçmeden önce saldalyeyi eski haline getirip kapakları kapatacağım."

Raiden'ın bu ev ve Maia'nın o andaki titizliğiyle ilgili birkaç sorusu vardı ancak şu an Melissa'nın evinden uzaklaşmak daha önemliydi. Güvende olduklarında sorabilirdi. Böylece onu sorgulamadan dediğini yaptı ve tezgahın altındaki boşluktan aşağıdaki karanlık tünele indi. Kapalı alanlara karşı bir hoşnutsuzluğu yoktu ancak başını hafiften eğmek zorunda bırakacak kadar alçak tavana ve kollarını açmasına neredeyse izin vermeyecek genişliğe sahip olan tünel onda hızlıca kaçma isteği uyandırıyordu. Etrafını görememesi ve tık ışık kaynağının da tezgahın altındaki ufacık boşluk olması bu isteğini pekiştiriyordu.

Tünelin el verdiği ölçüde arkasına döndü ve elinde bir mum kandiliyle aşağı inen Maia'ya baktı. Merdivenden tam olarak inmeden önce mumu dikkatle ona uzattı Maia. Raiden mumu sağ eliyle tutuyordu bu yüzden ona tutması için sol elini uzattı. Maia anında elini tuttu ve ilerlemeye başladılar. Yalnızca birkaç saniye içerisinde diğer kapıya ulaşmışlardı. Maia sağ taraflarındaki duvarda elini gezdirdi ve duvardaki irili ufaklı boşluklardan birine dikkatle parmağını soktu. Raiden onun ne yapmaya çalıştığını anlarken Maia kocaman gülümseyerek oradan bir anahtar çıkardı.

Raiden duvara yaslanarak ona yol verdi ve Maia yavaşça kapıyı açtı. Anahtarı aldığı yere koyduktan sonra Raiden'ın elindeki kandili aldı ve öne geçti. Kapıdan geçmeden önce Maia, ona sessiz olmasını işaret etti.

Kiler olarak kullanılan başka bir odaya girmişlerdi şimdi. İçeride fazla oyalanmadan kilerin çıkışında bulunan merdivenlere gittiler. Önden çıkan Maia merdivenlerin başına geldiklerinde durdu. "Burada beklemen gerekiyor ve ben çıkmanı söyleyene kadar da çıkma."

"Orada kimlerin olduğunu bilmiyorum. Seni tek göndermeyeceğim."

Sabırsız görünen Maia boştaki elini Raiden'ın yanağına koydu. Bir yandan baş parmağıyla yüzünü okşuyor diğer yandan konuşuyordu. "Ben orada kimlerin olduğunu biliyorum. Davetsiz misafirleri pek hoş karşılamayan kişiler yaşıyor. Özellikle bu bir erkekse daha da kötü. İçlerinden beni tanıyan sadece bir iki kişi vardır. Yani ben de istenmeyen biriyim. O yüzden bırak önce ben konuşayım."

Raiden sinirle çenesini sıktı. Anlattıklarının onu rahatlatacağını düşünüyorsa Maia fazlasıyla yanılıyordu. "Madem ters bir tepki vereceklerini biliyoruz ben de geleceğim."

MASKEWhere stories live. Discover now