#14 Çalkantılar

40 6 3
                                    

Etrafında yavaşça dönerek dağıttığı odaya baktı Harleen. Saatlerce odasında dolanmış, dolabını kurcalamış, kıyafetlerini inceleyerek yerlere saçmış ve bir kısmını yeniden düzenlemişti. Rahat olduğu kadar güzel ve zarif olan kıyafetlerini aradığını söylerek kendini bir süre oyaladı. Ancak gerçeğin bununla pek alakası yoktu.

Odasının dışında yapması gereken işler ve görüşmesi gereken kişiler vardı. Ama zihni öylesine doluydu ve karmakarışıktı ki odaklanamıyordu. Geçirdiği bir haftanın ilk birkaç gününde ruhu sıkılıyormuş gibi hissetmişti. Birinin hayatını almak kolay değildi, olmamalıydı. Ancak Harleen kendini içindeki karanlığa bıraktığında bunu hiç düşünmeden ve pişmanlık duymadan yapabiliyordu. Tabi bu durum yalnızca o an için geçerliydi. O hislerden ve ruh halinden arındığında, yalnızca içinde bulunduğuna inandığı karanlık somutlaşıyordu. Zihnini ele geçiren ve boğazını günlerce sıkan karanlıktı bu.

Masanın üzerindeki mumun alevine baktı. Mumun dibinde oluşan gölge, mum aleviyle birlikte hareket ediyordu. Ancak birkaç gün öncesine kadar o gölgelerin herhangi bir ışık kaynağından bağımsız hareket ettiğini görmüştü. Kısa anlardı fakat oradalardı. Normal zamanlarında yalnızca göz ucuyla fark ettiği bu hareketler saldırıya uğradıkları günün ertesi sabahında belirgin bir şekle bürünmüşlerdi. En çok somutlaştıkları zamanlarsa...

Kafasını iki yana sallayarak kendini susturdu. Hayır, bunları düşünmeyecekti. İlk olarak nereden başlaması gerektiğini düşünürken kapısı çaldı ve kapısındaki nöbetçinin sesi duyuldu.

"Majesteleri, misafirleriniz Leydi Lotte ve Leydi Gazelle geldiler."

Harleen'in zihnindeki tüm karmaşa durdu ve hepsinin yerine iki görüntü geldi. Gazelle ve Lotte'ye ait görüntüler. Lotte dövüşmediği zamanlarda, eğer isterse, tam bir leydi gibi görünebiliyordu. Kendisinden leydi olarak bahsedilmesini de sorun etmezdi. Ancak Gazelle... O bir savaşçıydı ve leydi olarak anılmaktan hiç hazzetmezdi. Bu durum leydileri küçümsediğinden değildi, sadece geçmişinde olanlar sebebiyle bu gibi hitapları kullanmamayı tercih ediyordu. Yine de diğer kızlar bu durumu bir şaka haline getirmiş ve Gazelle'i de buna alıştırmışlardı. Böylece hem onun bu durumun üstesinden gelmesini sağlamış hem de kendilerine eğlenecek malzeme çıkartmışlardı.

Kıyafetlerini ve maskesini kontrol ederek odasından çıkan Harleen nöbetçiye teşekkür etti. Salonda olduklarını tahmin ederek oraya yöneldi ve içeri girdiği anda gülmeye başladı. Ve anlaşılan o ana dek kendini zorlukla tutmuş olan Lotte de kahkahasını serbest bıraktı. Güldükleri kişi Gazelle'di. Daha spesifik olmak gerekirse beyaz kurdeleleri olan pembe elbisesinin içindeki Gazelle. Saçlarının önündeki birkaç tutam özenle yüzünün iki yanına bırakılmış ve saçının geri kalanı topuz yapılmış olan Gazelle.

Hakkını vermesi gerekiyordu, o kurdelelere rağmen çok güzel görünüyordu. Ancak Harleen onu yalnızca koyu renk kıyafetlerle ve büyük çoğunlukla da pantolonla görmüştü. Bu elbise ise kişiliğiyle o kadar tersti ki...

"Bu elbise için intikamımı alacağım Lotte. Hem de çok korkunç bir şekilde." Gazelle çenesini havaya dikip sehpanın üzerinde duran atıştırmalıklara doğru yürüdü. Onun bu tavırlarına sessizce gülmeye devam eden Harleen yüzündeki gülümsemeyle kapıdaki muhafıza döndü.

"Lütfen dışarıda bekleyin ve ben söyleyene dek kimseyi içeri almayın."

"Emredersiniz majesteleri." Asker selam vererek dışarı çıktı ve kapıyı kapattı. Kapının sesini duyduğu anda ise Harleen maskesi ile bonesini çıkarttı ve Gazelle'in yanına gitti. Bir yandan kurabiye yerken diğer yandan somurtmakta olan arkadaşının sağ tarafında Harleen vardı. Sol tarafına ise Lotte geçmişti. İki kız birbirlerine baktılar ve üçe kadar saydıktan sonra Gazelle'in üzerine atladılar.

MASKEWhere stories live. Discover now