#13 Haritadaki Hayaletler

44 6 1
                                    

Esneyen bebeğin pembe suratına baktı. Sakinleştirmek için onu Maia'dan almış ve omzuna yatırarak uyutmuştu. Raiden önceden köşe bucak kaçtığı bebek bakma işinin ona gerçekten fayda sağlayacağını asla tahmin edemezdi. Ancak Maia'nın gözlerinde gördüğü huşu dolu ifade buna değerdi.

Yanındaki koltukta oturan ve Mirabel'i sakince kollarında sallayan Maia'ya döndü. Bebeği tekrar kucağına aldıktan sonra yüzünde bir gülümseme oluşmuştu ve o andan beri de oradaydı. Yalnızca tekrar ağlayacak gibi olduğunda telaşla Raiden'a dönmüş ve o korkacak bir durum olmadığı gösterdiğinde tekrar sakinleşmişti.

Maia, bebeğe doğru eğdiği başını kaldırdı ve mavi gözlerinin arkasında parlayan muziplikle ona bakarak fısıldadı. "Onu gün ışığında görmek istiyorum. Işığın onun başından mükemmel şekilde yansıyacağından eminim." Bu söylediği üzerine ikisi sessizce güldü ve Mirabel'den de bir gülümseme ödülü aldılar.

"Kızımla dalge geçiyorsunuz ama o sizi sevdiği için size gülümsüyor. Bu kadar yeter. Kızımı bana geri ver." Dax'in sahte bir kızgınlıkla ellerini uzatması üzerine Maia bebeği sıkmayacak şekilde ona daha fazla sarıldı ve onu Dax'ten uzaklaştırdı.

"Asla. Teyzesi olarak henüz yeterince oynayamadım." Siteminin üzerine başını bebeğe doğru eğdi ve bu kez suratını buruşturarak baktı bebeğe. "Gerçi henüz tek yaptığı uyumak. Onunla ne zaman oynayabilirim?" Aksi için huysuzluk yapmasına rağmen bebeği Dax'e doğru uzattı.

Dax onun sözlerine gülerken Agnes konuştu. Sözlerinde hem şefkat hem de az miktarda iğneleme vardı. "Yeğeninin büyümesini bile bekleyemiyorsun. Kendi çocuğun olduğunda ne yapacaksın acaba?"

O sırada diğerleri bebeğe ya da Agnes'a odaklandıkları için Maia ve Dax'in yüzünde oluşan ifadeyi yalnızca Raiden görmüştü. Dax gizlemeye çalıştığı endişeli ifadeyle usulca Maia'ya doğru bakıyordu. Maia ise... Agnes konuştuktan sonra keyifli halinin ses çıkarmadan yok olması ve omuzlarının çökmesi yalnızca bir saniye sürmüştü. Ancak sonraki saniyede Maia kendisini toparlamış ve yeniden gülümsemeye başlamıştı.

O değişimi görmemiş olsa Maia'nın o anki mutluluğu ona inandırıcı gelebilirdi. Sahte olduğunu asla anlamazdı. Ancak yanında oturuyor olmanın avantajıyla da dudağının kenarındaki hafif titremeyi görebiliyordu. Gülümsemek için kendini zorluyordu. Ve gözleri parlıyordu. Bu parıldamaya sebep olanın Mirabel olduğunu söylemek isterdi. Ancak bastırdığı yaşların ufak ufak yüzeye çıkmaya çalıştığını şaşkınlıkla fark etti. "Ama neden," diye düşünmekten kendini alamadı.

Sessizce derin nefes aldığını da anlamasıyla Raiden ayağa kalktı. Ona dönen gözlere ne söyleyeceğini bulması için bir saniyeden daha fazlasına ihtiyacı olmadı. "Bugün fazla yorucu bir gün oldu. Maia da yorgun görünüyor." Maia'ya doğru döndü ve elini uzatarak konuşmaya başladı. "Bana yukarıya kadar eşlik eder misin? İkimizin de dinlenmeye ihtiyacı var gibi."

Maia ilk önce şaşkınlıkla ve sonra da minnettarlıkla baktı ona. Soğuk elini avcuna koyduğunda yüzünde oluşan gülümsemenin bu kez gerçek olduğunu biliyordu Raiden. Ayağa kalkan Maia başıyla diğerlerine selam vererek kapıya doğru yürümeye başladı. Kendisi de aynı şekilde kalanları selamlamış ve ileri doğru adım atmıştı ki Andre onlara doğru seslendi. Ancak onun cevap vermesine gerek kalmadan Dax araya girerek onu susturdu ve gözleriyle ona teşekkür ederek gidebileceğini gösterdi. Maia'ya doğru dönmeden hemen önce bakışları Ace'i buldu. Anlaşılan her zamanki gibi her olanın farkındaydı. Ancak olduğu yerde kaldı ve herhangi bir söz söylemeden Maia'ya doğru baktı.

Maia'nın peşinden dışarı çıktığında kapıda onu beklediğini gördü. Merdivenlere doğru yürümeye başlamadan önce ona doğru kolunu uzattı. Kolunu tutan Maia'dan yine sessiz bir teşekkür almıştı.

MASKEWhere stories live. Discover now