on&on

76 10 0
                                    


Jinyoung her hafta sonu yaptığı gibi erkenden evden çıkmış, yol üstündeki kahve dükkanında kahvaltısını yaptıktan sonra soluğu kütüphanede almıştı.

Bir yıldır buraya olabildiğince sık geliyordu. Sanki buradaki anılara tutunmaya çalışıyordu. Sanki gelmezse, her şey silinip gidecek gibi hissediyordu.

Favori masası yine boştu. Oraya yerleştikten sonra bir süre etrafı izledi. Günlük rutini haline gelen anıları tekrar yaşadı aklında. Buruk bir gülümseme ile kalktı yerinden. İki rafın arasına girdi ve parmaklarını kitaplara dokundurarak yürümeye başladı. Gülümsüyordu hala, dolan gözlerine rağmen gülümsemeye çalışıyordu. Hep güzel anılara ev sahipliği yapmış bu yeri göz yaşıyla doldurmamaya özen göstermişti hep.

Artık geçen günlerin hepsi birbirinin aynısıydı. O gittiğinden beri sanki güneş bile parlaklığını kaybetmişti. Yaşamaya çalışıyordu. Onunlayken gerçekten yaşadığını hissederken, şimdi sadece sürükleniyor gibiydi.

Her sabah onu göremediği için mi güzel geçmiyordu artık günler?

Her gece uyumadan hemen önce ondan 'iyi geceler' duyamadığı için mi kabus görüyordu hep?

Havalar yazın bile soğuk muydu artık, yoksa kalbini ısıtan gülüş gittiği için mi üşüyordu?

Asla düşünemezdi, ayrı kalacaklarını hayal bile edemezdi Jinyoung. İki saniye uzaklaştığında bile suratını asan Jaebeom'un ondan iki yıl ayrı kalacağına inanamazdı.

Ama hayat her zaman en hassas noktamızla sınamaz mıydı bizi?

Jinyoung o an sanki özlediği kokuyu almıştı. Sanki Jaebeom yine gelmiş ve ona arkasından sarılacak, günaydın diyerek saçlarını öpecekti.

Yine titremişti Jinyoung. Soğuktan, dedi, hava serin sadece.

Dakikalarca raflar arasında yürüdükten sonra bir arkadaki rafa geçmeden önce duraksadı. Hala atlatamıyordu bazı zorlukları, bu da ondan biriydi. Sanki bu kısıma geldiğinde biri Jinyoung'un omuzlarına ağır yükler koyuyordu. Adımını bu raflar arasına atamıyordu, eğer girerse de, bu iki raf arasında ne kadar zaman geçirdiğini anlayamıyordu.

Jinyoung oraya ulaştığında derin bir nefes almıştı.

Bunu görmeyi beklemiyordu.

Bunu görmeyi istemiyordu.

Bencil bir istekle, acı çeken sadece kendi olsun istemiyordu, evet, ama burada, yere oturmuş ağlayan Jaebeom görmek dayanamayacağı tek şeydi. 








üzerimde parlıyor o ışık,

karanlığımı açığa vuruyor,

üzgünüm ama değilmiş gibi davranıyorum,

acıyor ama acımıyormuş gibi yapıyorum,

neden dünya sürekli bana,

bunu ya da şunu yapmamı söylüyor,

insanların dırdırları,

sabahları gözlerimi açmak için bile çok yorgunum,

bilmiyorum,

neden ışığın iyi olduğunu söylerler ki,

çok göz kamaştırıcı olduğunda,

çatılıyor kaşlarım,

bir kez alışırsan karanlığa,

tüm yolu görmeye başlarsın,

neden bir kalıba sokmaya çalışıyorsun beni,

ben benim işte,

parlayan gökyüzü beni gizliyor,

göremiyorum, kapatıyorum gözlerimi,

hayat durmaksızın devam ediyor,

nereye gitmek istersem,

planlanmış bir yolum yok,

kalbimi takip ediyorum,

durmaksızın devam ediyor hayat,

canımın istediği yere doğru,

kendimi açıklayacağım,

eğer sen de aynı hissediyorsan,

tak gözlüğünü,

bırak devam etsin hayat,

tahtalarından biri eksikse ne olmuş

sen x derken insanlar o demişse ne olmuş

bildiğim halde bilmediğimi söylüyorlar,

yetişkin olduğumu söylüyorlar,

ama neden beni baskılıyorlar,

tek ve eşsiz olmak istiyorum,

başarının standartı ne,

benim sonum farklı bir yerde,

biraz korkuyorum ama yapabilirim,

bilmiyorum,

gittiğim yol doğruysa,

yolun sonunda her şeyi bulacağım,

bir kez alışırsan karanlığa,

görebilirsin tüm yolu,

bir cevap yok ama,

neden aynı yere bakmamı istiyorsun,

kaybolduktan sonra,

kırmızı güneşin ufku altında saklanıyorum

durmaksızın devam ediyor hayat,

durmadan.

//jj project, on&on//


verse ● jjpWhere stories live. Discover now