13."arka bahçe"

974 124 169
                                    

"Pas at! Boştayım!" deyip üçlük çizgisine koştum hızla.

Jaemin beni duyup topu bana attıktan saniyeler sonra kendimi yerde buldum.

Omzumu asfalt yere çarpınca canımın yanmasıyla refleks olarak bağırmıştım. 

"Jeno!" diye bağırdığını duydum Renjun'un. "Neden bu kadar sert oynuyorsun, biz bizeyiz farkında mısın?" diye çıkışmıştı ardından topu beni umursamadan potaya yollayan Jeno'ya.

"Donghyuck, iyi misin?" diye koşarak gelen Mark'ı izledim doğrulurken. Beden eğitimi derslerimiz Mark'ın sınıfıyla ortaktı ve vakit geçirmek için öylesine maç yapıyorduk. Spor salonu dolu olduğu için okulun bahçesindeki sahadaydık.

"İyiyim iyiyim, bir şey olmadı." dedim omzumu ovuşturduktan sonra.

"Bu çocuğun derdi ne?" diye söylediğini duydum Mark'ın kendi kendine.

Tişörtüne asılarak Jeno'nun yanına gitmesine engel oldum. "Önemli değil, cidden."

Mark derin bir nefes vererek kalkmam için elini uzattı. Elini tutup kalktıktan sonra Jeno'ya adım atan kişi ben oldum.

"Jeno!" diye seslendim bana dönmesini sağlayarak. Yüzünde put gibi bir ifade vardı. "Biraz konuşabilir miyiz?"

Mark afallamış şekilde bir bana bir Jeno'ya bakarken Renjun da Jeno'yu azarlamayı bırakmıştı.

Jeno benimle bir haftadır konuşmuyordu. Yetmezmiş gibi kantinde, kapıdan çıkarken, kısaca gördüğü her yerden omzuma çarparak yanımdan gidiyordu.

"Ne konuşacağız?" diye sordu topu Jaemin'e yuvarladıktan sonra.

"Neden böyle davrandığını konuşabiliriz mesela?" dedim sinirlerime hakim olmaya çalışırken. Ufak ufak şeyler hafta boyunca içimde birikmişti ve dışarı taşmaya başlıyordu.

Canı sıkkındır, sinirlidir diye diye hepsini sineye çekmiştim. Ama kişisel olduğunu anlayabiliyordum artık. Benimle bir sorunu vardı.

"Konuşmasak senin için daha iyi olur bence." deyip arkasını döndü ve potanın altına bıraktığı şişeyi alıp suyu kafasına dikti.  

"Ne demek istiyorsun?" diye sordum sinirle. Jeno'yla aramız daha önce hiç böyle olmamıştı. Bu kadar sinir bozucu olabileceğini bilmiyordum. 

Derin bir nefes vererek tekrar bana döndü. Ardından bakışlarını merakla bizi izleyen Jaemin ve Renjun'da gezdirdi. En son Mark'a baktıktan sonra kaşlarını kaldırarak konuştu. 

"Öğrensinler mi?" diye sordu kendi kendine gülerek. Daha çok sinir olmuş bir gülüştü bu. 

Neyden bahsettiğini anladığım gibi onu kolundan tutarak okulun arka bahçesine sürüklemeye başladım. 

"Yayılmasından korkuyor musun?" diye sordu bana karşı koymadan yürüyerek. Kolunu benden kurtarmamıştı. 

Arkama dönüp Mark'ın tepkisine bakmaya korkuyordum. Ya da Jaemin'in. Bir şeyler olduğunu onlar da anlamıştı ama bu sorunu görmezden gelmeye çalışmak için yeterince uğraşmışlardı. Jeno'yla konuştuktan sonra onlara da bir açıklama yapmak zorundaydım. Sıkıntıyla bir nefes verdim. 

"Öğretmenlerin kulağına giderse hiç hoş şeyler olmaz." dedim ona bakmadan. Moralim bozulmuştu. Jeno neden böyle yapıyordu? 

"Haklısın." diyerek onayladı beni. 

Okulun otoparkına geldiğimizde kolunu bırakarak kendimi kenardaki ağaçlardan birine yasladım. 

"Ee ne konuşacağız?" diye sordu yüzüme bakmadan. Ayağıyla yerdeki taşlarla oynuyordu. 

friendzone/markhyuck ♡Where stories live. Discover now