9."sigara"

1K 138 145
                                    

"Tamam da bizim ne işimiz var onu anlamıyorum." dedim bulunduğum ortamdan huzursuzluk duyarak. 

"Çünkü herkes burada ve reddetsek pek hoş olmazdı." dedi Johnny hyung elimdeki bira bardağını alıp benden uzağa koyarken. 

"Mark için hava hoştur tabii." deyip başımı oturduğumuz puflardan salonun köşesinde konuşan Mark ve Mina'ya çevirdim. Bir şey hakkında tartıştıklarını anlamamak için salak olmak gerekirdi.

Plajdayken Mina arayıp bizzat Johnny'yi ortak arkadaşlarından birinin doğum günü partisine çağırmıştı. Okuldan bir sürü kişi gelmişti ve Johnny reddedemeyecek kadar kibar olduğu için kurban olarak bizi de peşinden sürüklemişti. İki katlı bu eve tıkılıp kalmıştık, şarkılar başımı ağrıtıyordu. Herkesin gizli gizli birbirini süzmesi de midemi bulandırıyordu. 

"Ben biraz hava alacağım." dedim yanımdaki pufta oturarak arkadaşlarıyla konuşan Jaehyun'a. 

Cevabını beklemeden oturduğum yerden kalktım ve arka bahçeye açılan kapıdan kendimi dışarı attım. 

Burası da boş sayılmazdı ama şarkıların sesi daha azdı, herkesin kokusu birbirine karışmamıştı ve ışıklar insanın gözüne gözüne batmıyordu. 

Daha geleli bir saat bile olmamasına rağmen ölümcül sıkılmıştım ve aklıma eğlenebileceğim hiçbir aktivite gelmiyordu. Mark'ın yine Mina'yla yüz yüze gelmesi de canımı sıkmıştı.

Aklıma birden bu sabah Mark'ın bana demek üzere olduğu ama Johnny'nin yarıda kestiği şey geldi. Önemli bir şey diyecekmiş gibi gözüküyordu halbuki.

Omzuma biri çarptığında düşüncelerimden sıyrılıp bana özür dileyen sınıf arkadaşım Renjun'a ve elindeki bardaklara baktım. 

"Sorun değil, kapının önünde duran bendim." deyip güldüm. 

"Cidden ne yapıyorsun tek başına? Yanımıza gelsene." dedi ve başıyla ağaçların altındaki minderlerde oturan Jaemin, Jisung ve Chenle'yı işaret etti. 

Camlardan içeri baktığımda Jaehyun ve Johnny'yi üst sınıflardan birkaç kişiyle gülüşürken görmüştüm, Mark ise ortalarda görünmüyordu. Omuz silkip başka yapabileceğim bir şey olmadığını hatırladığımda onu onayladım. "Olur, sıkılmıştım zaten." 

Renjun da bana gülümsedikten sonra ona yardım etmek adına elindeki bardaklardan ikisini aldım ve diğerlerinin yanına gittik. 

Herkesle kısaca selamlaştıktan sonra Jaemin'le Jisung'un arasına oturmuştum. 

"Jeno yok mu?" diye sordum merakla. 

"Lavaboya gitmişti ama merdivenlerden düşüp orada uyuyakalmış olabilir." dedi Jaemin gülerek. 

"Beş dakika içinde gelmezse kontrol ederiz." dedi Jisung da ona karşılık. 

"Ben daha yeni geldim kılımı kıpırdatamam." deyip getirdiği bardaklardan birini aldı ve sırtını ağaca yasladı Renjun. 

"Yok öyle. Taş, kağıt, makas." dedi Chenle herkese ortadaki bardakları dağıttıktan sonra. 

Daha oynamadan kaybedeceğimi biliyordum bu yüzden elimi sallayıp onları susturdum. "Gerek yok gelmezse ben bakarım." 

Sonra bir kahraman edasına bürünüp ellerimi belimin iki yanına koydum ve elleri bulaşıklı anne duruşu yaptım.

Chenle baş parmağını cipsin sosuna batırdıktan sonra alnıma sürüp bağırdı. "Sinba!" 

Bu yaptığına hepimiz kahkaha atmıştık. Sonra Jisung onaylamaz bakışlar atıp alnımdaki sosu yaladı. "Niye ziyan ediyorsunuz?" diye de çıkıştı. 

friendzone/markhyuck ♡Where stories live. Discover now