8."dondurma"

1K 130 125
                                    

"Hayır, ben böyle iyiyim." dedim yattığım şezlongta biraz doğrularak.

"Neden gelmiyorsun?" diye ısrarla sordu Mark yanımdaki şezlonga oturduktan sonra.

"Balıklardan korkuyorum." diye yalan söyledim ve çantamdan güneş kremini çıkarıp biraz elime döktüm.

Mark dediğime inanmadığını belli edercesine gülerken elimdeki kremden parmak uçlarıma alıp Mark'ın iki yanağına şeritler çektim.

Mark'ın gülüşü yüzünde donmuştu, tepkisini çok tatlı bulduğum için bu sefer ben gülmeye başlamıştım.

Burnunun ucuna da biraz krem bıraktıktan sonra elimde kalan kremi iki omzuna sürdüm.

"Ben kendim de yapabilirdim." dedi hareketlerimi izlemeye devam ederken.

Konuyu unutması içimi rahatlatınca koyduğum yerdeki kremleri ellerimle yedirmeye başladım.

Omuzlarındakini yaydıktan sonra iki elimle yanaklarından kavrayıp kremi yedirmeye devam ettim.

Mark gözlerini kapatıp bitirmemi beklerken onun yüzünü daha yakından inceleme fırsatı bulmuştum. Cidden heykel gibiydi. Yüzündeki her şey santimlerle ölçülerek özenle yerleştirilmiş gibiydi.

"Gözlerini açabilirsin." dedim oturduğum yerden kalktıktan sonra.

Şezlongun etrafında dolanarak Mark'ın arkasına geçip bacaklarımı iki yanından sarkıtarak oturdum.

"Güneşten kamaştılar ya." deyip gözlerini ovuşturdu. Dediği beni güldürürken bu sefer kremi sırtına sürmeye başladım.

"Şemsiyenin altındayız, güneş vurmuyor bile buraya." dedim ve elimi bel çizgisinden aşağıya kaydırdım.

Sırtı arkaya yay gibi gerilince bir anda arkasına döndü.

Ellerimi teslim oluyormuş gibi havaya kaldırıp gülümsedim. "Huylandığını bilmiyordum."

Bir şey demeden önüne döndükten sonra ben de oturduğum yerden kalktım. Tekrar kendi şezlonguma oturdum.

"Bitti, git hadi." dedim elimde kalan son kremleri de karnına sürerken.

"Beni ellemek için yapıyorsun bunları hep, bilmiyorum sanma." deyip güldü.

Ben de kahkaha attıktan sonra güneş kremini çantama attım.

"Sen sürmeyecek misin?" diye sordu ve ayağa kalktı.

"Gelmeden önce sürmüştüm." dedim ve telefonumu şortumun cebinden çıkartıp çantama attım.

Sıcak hava beni hep mayıştırırdı. Zaten dün uyuyamamıştım, biraz kestirsem güzel olurdu.

"İyi o zaman." dedikten sonra üzerime eğilip hızlıca belimden kavradı ve beni omzundan baş aşağı sarkıtarak taşımaya başladı.

"Mark!" diye bağırdım panikle. "İndir beni, istemiyorum!"

Omzunda korkuyla çırpınmaya devam ediyordum ama o kahkaha atıyordu.

Dizlerine kadar suya girdiğinde başım dönmeye başlamıştı bile.

"Mark ciddiyim, geri götür beni." dedim dinlemesini umarak. "Lütfen!"

Mark hâlâ sadist gibi gülüyordu. Su onun boyuna geldiğinde bağırarak saymaya başladı.

"1..2..3!" dedikten sonra beni tekrar karnımdan kavrayıp havaya atmıştı.

Bütün vücudum suyun içine girdiğinde panikle çırpınmaya başladım.

Ayağımı yere basmaya çalıştım ama bir türlü kuma değemedim. Sanki hareket ettikçe daha çok dibe batıyordum, bir şey beni aşağıya doğru çekiyordu.

friendzone/markhyuck ♡Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin