Yuhwa Jeong'dan ayrılmayı istemese de yine de gülümseyip 'Haklısınız' dedi. Ona sarılmak çok güzel, sıcacık bir histi.

O sırada ikilinin birbirlerine dalmış gözlerini Bayan Shin'in sözleri ayırdı 'Yüzünüzdeki güzel gülümseme hiç solmaz umarım gençler' dedi onların yanına gelip ve Yuhwa'nın omzuna dokunup 'Sanırım eviniz sadece bahçeden ibaret değil' dedi. Yuhwa hemen toparlanıp 'Tabiki hayır anne, hadi gel içeri gidelim' deyip eliyle kapıyı işaret etti.

Onlar içeri girecekken Jeong, Yuhwa'yı belinden yakaladığı gibi kendine çekti 'Benim şirkete geçmem lazım, akşam erken gelmeye çalışırım'

Yuhwa bir iki adım uzaklaşıp 'Peki anladım, bu arada her şey için çok teşekkür ederim. Siz olmadan işim zordu gerçekten'

Jeong samimi bir hisle gülümseyip 'Teşekkürünü annen memnun ayrıldığında kullanmalısın şimdi değil' dedi. O arabasına binip uzaklaşırken Yuhwa'da arkasından bakıyordu. Kapıda kendisine bakan annesini fark etmeden gözlerini devirip "Tanrım, parfümü çok güzel" diye söylendi ona bu kadar yakın olmak kendine itiraf edemese de hoşuna gitmişti.

Sonraki birkaç saat içinde annesine evini, evliliğini, Seul'deki hayatını anlattı. Akşam olduğunda tam sofrayı kuracakken annesinin "Önce kocanı ara, yemeğe yetişecek mi onu sor" uyarısıyla eline telefonu alıp Jeong'u aradı.

-Şey... Merhaba
-Evet?
-Yemeğe gelecek misin?
-Yuhwa kusura bakmayın ama birkaç işim daha var yetişemem gibi görünüyor.
-Tamam anladım, görüşürüz.

Yuhwa telefonu kapattıktan annesinin yanına koltuğa oturup 'Özür diliyor, gelemeyecekmiş' dedi pek de enerjik olmayan bir sesle

'Çok yoğun olmalı'

Yuhwa derin bir nefes alıp 'Evet anne, gerçekten çok yoğun Başında olduğu holding Kore'de nerdeyse her alanda iş yapıyor ve dünyada da çok büyük işlerle uğraşıyor' dedi ve gözlerini kapatıp 'Bu yüzden her konuda uzman olması gerekiyor'

Bayan Shin kızının bu haline gülümseyip 'Ona hayranlık duyuyor olmalısın' dedi ellerini tutarken

Yuhwa ise annesinin bu doğru tahmini üstüne aynı şekilde gülümseyip 'Haklısın anne, onun gibi güçlü olabilmeyi çok isterdim' dedi ve başını annesinin dizlerine koyup 'Jeong bana o kadar ulaşılmaz geliyorki ne yapacağımı bilemiyorum. Ne kadar uğraşsam da asla onun gibi olamayacak ve asla onun yanında kalıcı bir yer edinemeyeceğim gibi geliyor. Hani yıldızlara bakarsın da hep sanki uzansan tutacakmışsın gibi gelir ama bir yandan da ne kadar uzakta ve büyük olduklarını bilirsin ya, işte öyle Jeong'u hep yanımda ve bir o kadar da uzak hissediyorum. Gerçi bazen öyle anlar geliyorki anne, onun gözlerine bakınca bu dünyaya beraber gözlerimizi açmışız, aynı şeye gülüp aynı şey için üzülmüşüz gibi geliyor... Bu normal değil anne, gözlerinin bana bu kadar yakınken kendisinin böylesine uzak olması... Kesinlikle normal değil. Ve ne yapacağımı bilmiyorum'

Annesi elini Yuhwa'nın alnına koyup aşağı, saçlarına doğru kaydırıyordu bu hareketi birkaç kez tekrarlayıp rahatlamasını saglamaya çalıştı 'Belki de bu kadar düşünmemelisin.' Yuhwa'nın bakışlarından açıklama gereği duyan Bayan Shin devam etti 'Her şeyi bu kadar derinlemesine düşünme, bırak da hayat karşına beklemediğin şeyler çıkarsın. Arada bir şaşır, sevin hatta üzül. Yani diğerlerinin yaşadığı duyguları sen de yaşa'

'Anne biliyorsun, diğerleri gibi olmayı istemiyorum'

'Biliyorum ama yinede bir düşün, ulaşılmaz dediğin adamla evlisin ve harika biri, gözleri ışıl ışıl, geldiği yere hayat veriyor. Durum böyleyken senin de ona ayak uydurman gerekmez mi?'

Buz İçindeki Aşk [Tamamlandı]Kde žijí příběhy. Začni objevovat