Unaware of what

58 5 1
                                    

Son zamanlarda yapmayı en sevdiğimiz şey, zilzurna sarhoş olup sokaklarda aylak aylak dolanmak.

Bir yıl ve beş ay.

Dile kolay.

Bana göre, Jongin ile doğduğumdan beri beraberim.

Hislerim ve Jongin'in iyi olmadığı zamanlar dışında ilişkimiz mükemmel.

Güçlü, esmer elini sıkıca tutup dudaklarıma götürdüm ve nazik bir öpücük kondurdum, kocaman gülümsedi.

"Şimdi ne yapalım?"

Dedi, içinde fil şeklinde heykeller bulunan çeşmenin mermerine oturdum çünkü çok yorulmuştum.

"Eve gitmeyecek miyiz?"

"Eve gidecek miyiz?"

Dedi ve yanıma oturdu.

"Yoruldum ben."

İç çekip telefonunun ekranını açıp baktı.

"Saat 3 olmuş."

Güldü ve devam etti.

"Bana 12 gibi geliyor."

"Hm... demek öyle."

Benimle otursun diye Jongin'in bileğinden tutup kendine doğru çektim.

Planladığım gibi gitmedi.

Jongin'i çekerken yeteri kadar güç uygulamadığım için geriye düştüm.

Hem düşmenin etkisi, hem su birleşince panikledim.

Yerde o şekilde kaldım, suyun boyu bacaklarımı aşmıyor olsa da donup kaldım.

Jongin gülmeye başladı.

Nefes alamıyorum.

"Jongin kaldır beni."

Nefes almaya çalışınca gözlerim doldu.

"Tamam tamam."

Kendi göğsünü tutup nefeslenmeye çalıştı, beni kaldırmak için hareketlenmedi.

Sinirlendim.

"Sikeyim Jongin, neden gülüyorsun?"

Kalbim yerimden çıkacak gibi atıyor.

Sanırım sesimi haddinden fazla yükselttim, gülüşü soldu ve sinirle bana baktı.

"Tamam."

Kalkabilmem için kolumu tutup beni çekti.

Ondan destek alıp ayağa kalktım, hala daha titriyordum.

"Ben eve gidiyorum."

Önden yürümeye başladı.

"Jongin, özür dilerim."

Neredeyse her yerim ıslak bir şekilde Jongin'in peşinden yürümeye başladım, adımlarını hızlandırdı.

"Jongin dur."

"Cehenneme kadar yolun var Chanyeol."

"Jongin.."

Adımlarımı hızlandırıp bileğinden tuttum ve durmasını sağladım.

"Korktuğumu biliyorsun..."

"O kadarcık sudan mı?"

"Kendimde değildim sevgilim."

Bileğini kendine doğru çekip benden uzaklaştı.

"Bu kadar basit bir şey yüzünden bana bağıracaksan seninle olmamın bir anlamı yok."

Duyduklarım bende şok etkisi yarattı tabii ki, birkaç kez konuşmaya çalıştım ama ne diyeceğimi bilemedim, devam etti;

"Ayrılıyorum senden."

"Bu yüzden mi?"

Sakin kalmaya çalıştım, sesim titriyordu.

"Evet."

"Senin için bu kadar basit mi?"

Ellerim hızlı ve rahatsız edici bir şekilde titriyordu.

"Değil ama senin için öyle."

"Ne dediğini sanıyorsun?"

"Senden ayrılıyorum Yeol, olay bu."

Sesimi yükseltmek için sert bir nefes aldım ama son anda kendimi durdurdum.

Neden uğraşıyorum ki? İkimiz de içkiliyiz.

"İyi, senin için bu kadat kolaysa..."

geri geri yürümeye başladım.

"Değil!"

Peşimden gelmek için hareketlenmeyince kalbimin hiç olmadığı kadar kırıldığını hissettim.

Ona cevap bile vermeden evime doğru yürüdüm.

İşin garip yanı, ıslandığımla kaldım.

fear of the water, chankaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin