14. BÖLÜM

318 10 0
                                    

   Kendimi hiç çekmek istemiyordum. Elimde fırça ve palet olduğundan ellerim yanlara açıktı. Semih ise iki eliyle de belimden beni kendine çekiyordu. Hayattaki en huzurlu an bu benim için. Sadece ona olan aşkımı düşündüğüm, özel bir an.

   Yaklaşık bir yada bir buçuk dakika kadar düşüncelerimizden arındık. Ellerime bulaşan boyaların kurumaya başladığını hissediyordum. Ayrılınca hâlâ belimden tutuyordu. Beni elimden tutup döndürdü ve bir şarkı söylemeye başladı.  En sevdiğim şarkılardan birisiydi bu. Birbirimize sıkıca sarılırken bir yandan da şarkıyı dinliyordum.
"Aşk dağıtır gibisin ya hani bana
Gel bu gece sakın kalmasın yarına
Sar beni sarmala verme başkasına
Kördüğüm ol benimle sakın açma"

   "Semih?" dedim. Yatağında yatıp telefonuyla uğraşırken, kitaplardan birini kurcalayan bana baktı. "Efendim aşkım." dedi.  "Şimdi sen üniversite sınavına gireceksin ya, hangi üniversiteyi istiyorsun?" Telefonunu kapatıp yanına koydu. "Bilmiyorum. Babam Fransa'ya gitmemi istiyor, ama ben burada kalmak istiyorum. Belki Boğaziçi Üniversitesi olabilir." Kitabı kapatıp rafa koydum. "Peki, hangi mesleği istiyorsun?" "Biliyorsun ki, ben sayısalcıyım. O yüzden hedefim kalp cerrahlığı." dedi. "Vay! Cerrah bir sevgilim olacak demek." Yatağa gidip yanına oturdum. Saat on iki olmuştu.

   "Peki, benim sevgilim ne olacak." dedi. Yanıma sokularak. "Senin sevgilin, çok iyi bir haber spiker olacak." "Hımm." dedi başını omuzuma koyarken.

   "Allah kahretsin!" diye bağırdım bir an. Semih yerinden fırladı. "Ne oldu?" "Esma'yı aramayı unuttum. Ya annem onu aradıysa. Kafası güzelken anlatmışmıdır herşeyi?" Ben odanın içinde volta atarken kollarımdan tutup durdurdu beni. "Sakin ol. Söylemiş olsa arardı annen seni. Ayrıca çoktan gelmiştir onun kafası yerine." Doğru. Derin bir nefes aldım. Rahatlamıştım resmen.

   Telefonumda "Annem arıyor" yazısını görünce elim ayağıma dolandı. "Annem arıyor. Sakın konuşma."
"Efendim anne."
"Anneciğim ne yaptınız, ne zaman geliyorsun eve?"
"Biraz dışarı çıkıp dolanacağız biz, ondan sonra gelirim, tamam mı?"
"Tamam. Haber ver ara sıra, merak ediyorum."
"Tamam anneciğim, görüşürüz."

   Telefonu kapatınca bir 'oh' çektim. Neyse ki gerginliğimi belli etmemiştim. Çok şükür atlattık bunu da.

   Mutfağa indiğimizde Semih oturuyordu. Bense dolaptan meyve suyunu çıkartırken dilime dolanan bir şarkı söylüyordum.
"Je veux d'l'amour, d'la joie, de la bonne humeur
Ce n'est pas votre argent qui f'ra mon bonheur
Moi j'veux crever la main sur le cœur, papalapapapala
Allons ensemble, découvrir ma liberté
Oubliez donc tous vos clichés, bienvenue dans ma réalité."

   "Anlamını biliyor musun?" dedi. "Fransızca olduğunu biliyorum ama, anlamını bilmiyorum." O da anlamını söylemeye başladı.
"Aşk isterim, eğlence, iyi huy
Beni mutlu edecek olan paran değildir
Ölürken kalbimde bir el olsun istiyorum
Haydi birleşelim, özgürlüğümü keşfedelim
Tüm önyargını unut
Buyur benim gerçekliğime, demek." "Ne kadar güzelmiş. Çok anlamlı bence. Ama artık benim eve gitmem lazım."

   Tezgaha yaslanmış, ellerimi arkama götürüp tezgaha koymuştum. Semih oturduğu yerden kalktı. "O zaman yürüyelim mi istersin, yoksa seni arabama mı atayım?" Ufak bir kahkaha attım. "Yürüyelim. Yürüyünce daha çok vakit geçirmiş oluyoruz."

   Yolda el ele yürürken bana ani bir dönüş yaptı. "Bade, sana birşey söyleyeceğim. Aslında daha önce söyleyecektim ama, unuttum." dedi. "Tamam, ne söyleyeceksin." Derin bir nefes aldı. "Bir haftalığına Fransa'ya gidiyorum." Yüzümün düştüğünü hissettim. "Neden?" "Hani sana demiştim ya, babam Fransa'da okumamı istiyor diye. Beni ikna etmek için oraya götürüyor. Burada okumak istediğimi söylememe rağmen, hâlâ ısrarcı. Ama merak etme, çünkü bende ısrarcıyım."

   Kapımın önüne geldiğimizde, beni öpmek için eğildi. Ben ona yanağımı dönünce, yanağımı öpüp suratıma baktı. "Mahallenin ortasındayız." dedim. Bende onun yanağından öpüp apartmana girdim. O kadar uykum vardı ki, eve girer girmez banyo yapıp yatacağım.

   Eve girip hemen banyoya gittim. Sıcak su vucuduma vururken üstüme daha çok ağırlık çöküyordu. Çıkıp üstümü giyindim. Hemen yatağımın içine attım kendimi. Yatmamla uyumam bir oldu zaten.

   Kalktığımda hava kararmıştı. Annem akşam yemeği için sofrayı hazırlıyordu. Elimi yüzümü yıkayıp. Sofraya oturdum. "Hiç uyumadınız herhalde. Bayağı yorgun gözüküyorsun." dedi annem. "Evet ya, laf lafı açınca fark etmemişiz saati." Aslında nerede, kiminle olduğumu ve ne yaptığımı bilse, bu kadar sakin olacağını düşünmüyorum.

   Sofradan kalkıp yine yattım. Yarın okul olduğu için düzgün bir uyku uyumam gerekiyor. Ortalıkta şiş gözlerimle gezmek istemiyorum.

İLK GÖRÜŞTE AŞK MI? (TAMAMLANDI)Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang