Bölüm 32

116 24 8
                                    

Aysar'dan
Ablamı görmenin verdiği şaşkınlık hala üzerimdeydi ve masaya doğru ilerlerken beni fark etmişti. Yani bir yabancıymışım gibi yüzüme bakıp acımıştı muhtemelen. Çünkü moraran sağ gözüm gözlerimin kapanmasını sağlamış ve  sol yanağım ise hafif şişmişti. Yüzüm şişti.

Ablam arkamda bulunan masaya geçmiş, annemin karşısına oturmuştu. Annem ve ablam; kuru, samimiyetsiz bir selamlaşmadan sonra birer kahve sipariş etmişlerdi. Neden buradaydılar? Tamam, sadece oturup havadan sudan da sohbet etmek için olabilirdi ama içimdeki bir ses bunun için olmadığını söylüyordu. Çünkü ses tonları birbirlerine karşı o kadar katıydı ki. Özellikle ablamın ses tonu çok ciddi ve sert çıkmıştı ve ablam normalde, katiyen bu ses tonunu kullanmazdı. Her zaman tatlı, yumuşak bir ses tonu vardı. Ama bu sefer ki ses tonu beni ürpertiyordu. İlk söze annem girdi.

"Sen mi söyledin?"

Almanya'ya gittiğimiz ilk gün geldi aklıma. Ablam beni arayıp katilin annem olabileceğini söylemişti. Onun için de çok zordu tabi ki. Bana emin olduğunu değil sadece şüphelendiğini söylemişti. Demek ki katilin annem olabileceği kabul edemediği için benim de araştırmamı istemişti.

"Ne yapmamı bekliyordun? Öğrendikten sonra susmamı mı? Aysar'a ihanet etmemi mi? O benim kardeşim anne. O benim tek kardeşim. Tabii ki de senin Burcu'yu öldürdüğünü öğrendikten sonra -hatta bunu öğrendiğim ve emin olduğum ilk an- Aysar'ı arayıp söyleyecektim."

Ablamın sözleri, ablamdan ve Nazenin'den sakladığım o büyük sırrı aklıma getirdi. İkisi de kardeş olduğunu bilmiyordu. Ah, ne kadar da isterdim ablama senin benden başka da kardeşin var diyebilmeyi. Ablam çok büyük bir şok yaşamazdı. Ama Nazenin babasının yaptığı sorumsuzluktan ve yaptığı ihanetten dolayı yıkılırdı. Çünkü ailesine karşı anlaşılmayacak kadar büyük bir güveni vardı. Hayatını onların mutluluğuna adamıştı ve öğrendikleri omu ailesine karşı hayal kırıklığına uğratabilirdi. Annem konuşmaya devam etti.

"Sen kardeşine bunları söyleyerek bana ihanet etmiş olduğunu farkında mısın Esma?"

"Anne yaptığın şey arkanda durmamı gerektirseydi arkanda olurdum zaten. Ama yaptığın şeyin bir mantığı yok. Hayır neden bir anne bunu neden yapar ki? Bir anne neden oğlunu tehlikeye atar?"

"Anlatamayacağım şeyler var Esma. Senin... senin benim yanımda olduğunu sanırdım. Sana ilk defa içimi açıp yaptığım bir şeyi söylemiştim. Oysa kızım köstebeğin tekiymiş."

"Gram pişman değilsin değil mi? Burcu'yu öldürdüğün için, oğlunun başını derde soktuğun için, gram pişman değilsin!"

"Pişman olmam gereken tek şey Burcu'yu öldürmem. Bunun dışında hiç bir şeyden pişman değilim. Ama sen bana arkanı dönmekle çok büyük hata yaptın kızım. Ben...ben seni herkesten farklı büyütmüştüm. Her şeyi istediğine göre yapmıştım. Her zaman arkanda durmuştum."

"İşte annelik böyle olmuyor. Annelik çocuğuna her istediğini vermek değil, çocuğun hafızasında gülümseten anılar bırakmaktır ama ben senin bulunduğun hiç bir anıda gülümseyemiyorum. Ben sana çoktan arkamı dönmeliymişim Merve Veren!"

Ablam son sözünü söyledikten sonra ayağa kalkıp kafeden bir hışımla çıkacakken annem bir şeyi yere fırlattı. Yere düşen cisim parçalanmış olmalıydı. Ablamın arkasından bağırdı.

"Bu burada bitmedi Esma!"

Almanya'da ki ilk gün (Yaklaşık bir buçuk ay öncesi)

Onları Almanya'ya getirmenin bir paniği vardı üzerimde. Onlara bir şey olacağı korkusuydu belki de bu ve biraz da Mete Asaf ile Nazenin'in uçakta olan konuşmaları germişti beni. Nazenin'in hala onu sevebileceği düşüncesi...

ALIŞMAK ZORUNDAYIZ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin