Bölüm 5

469 174 50
                                    

Aysar'dan

Israrla çalan telefonumun sesi yataktan kalkmama sebep olmuştu. Sinirle telefonumu elime aldım. Arayan babamın yardımcısı Murattı. Derin bir nefes alarak aramayı yanıtladım. Açar açmaz Murat'ın hızlı, ciddi ve telaşlı konuşması ona odaklanmamı sağlamıştı.

"Merhaba Aysar Bey. Babanızın durumu bu gece ciddi bir seviyede ilerledi. Babanız sizinle konuşmam için bana çok ısrar etti. Babanız iş yerinin başına geçtiğinizi ve en azından hayatınızı teslim ettiğiniz insanı gözleriyle görmeden ölürse gözlerinin açık gideceği konusunda bana çok dert yandı. Aslında biliyor olmalısınız ki Burcu Hanım ile bir an önce evlenmenizi çok istiyor."

"Anlıyorum Murat. Ben ne kadar evlenme konusunu reddetsem bile babam hala ısrar etmekte kararlı görünüyor. Özellikle kendini acıtarak bunu yapıyor. Bu akşam sözleneceğimi ve telaştan dolayı haber veremediğimi söyle. Sanırım bundan başka çok da yapabileceğim bir şey kalmadı.Ona fotoğraflarımızı atacağım."

"Sizi anlıyorum. Bu müjdeli haberi babanıza ulaştıracağım, iyi günler."

Telefonu kapattım. Hayır yani neden babam bir kızın kalbini kırmam konusunda ısrar ediyordu ki? O kızı sevmiyordum daha doğrusu sevmeyi çok denemiştim ama olmuyordu işte. Kalbimdeki çocuk ona karşı hep bir katıydı. Hep ısrarla ona ellerini uzatmamak konusunda direniyordu. Fakat babamın bu isteği son isteği olabilirdi. Bundan dolayı sanırım artık bir kaç adım atmak zorundaydım. Burcu' yu arayıp bu akşam bir kaç arkadaş ve yakın akrabalarımız arasında küçük bir söz töreni yapacağımızı söyledim. İlk başta bu ani tavrıma aşırı şaşırsa da zaten dünden hevesli olduğundan direkt alışverişe gitmesi gerektiğini söyleyerek kapattı. Kalkıp kendime kahve alıp, kendimi verdiğim ani karara alıştırmaya çalıştım.  Daha sonra Mert'i arayıp onunla konuştum.

"Alo, Mert"

"Efendim kardeşim. Beni mi özledin? Daha bir saat önce çıktım lan evinden."

"İki tane yüzük al. Sanırım artık bu bekar tavırlarımdan kurtulma zamanı ve bu demek oluyor ki bundan sonra her an evime istediğin gibi girip çıkmazsın."

"Ne diyorsun lan, sen beni mi aldatıyorsun?" diyerek bir kahkaha patlattı. 

"Mert sus bir de, beni dinle. Babamın durumu ağırlaşmış son isteği bu. İsteyip istemememin bir önemi kalmadı. Anlıyorsun değil mi?"

"Anlıyorum kardeşim, o iş ben de. Sen o kızı sevmiyorsun. Şimdi o kızla sözlenmek o kızın kalbindeki duyguları alevlendirmez mi? Yani ya daha sonra gerçekten birine aşık olursan ve Burcu'yu bırakmak zorunda kalırsan? Kızın psikolojik olarak geçireceği tramvayı düşünsene. Kızın sığınabileceği ne annesi var ne de babası var."

"Kardeşim yapabileceğim her şeyi denedim kendimden nefret ettirmek için yapmadığım hiç bir şey kalmadı. Daha ne yapabilirim ki? Tek yapabileceğim aşık olsam dahi o kişinin Burcu'dan başkasının olmasını engellemek."

"Öyle de kardeşim, ne bileyim. Yavru kuşumu da çağırıyım mı sözünüze?"

"E yani Mert."

"Tamam."

Tabiki konuşmamız yavru kuş ile bitince telefonu yine yüzme kapanmış buldum. Elimdeki kahve ile beraber balkona çıktım. Mert'in söylediklerini düşündüm. Eğer Burcu ile evlendikten sonra doğru aşkı Burcu'dan başkasında bulursam ne yapardım? İçime mi gömerdim? Veyahut Burcu'yu bırakır mıydı vicdanım?  Eğer bırakırsam Burcu ne yapardı? Onu maddi açıdan sıkıntıya elbette sokmazdım ama ihtiyacı olan sevgiyi ya da aşkı ona verebilir miydim? Asıl ihtiyaç bu değil miydi zaten? Aşk ve sevgi... Belki biraz merhamet ve biraz da güven... 

ALIŞMAK ZORUNDAYIZ (TAMAMLANDI)Où les histoires vivent. Découvrez maintenant