Bölüm 17

268 96 82
                                    

Aysar'dan devam
İçeriye endişe ve Nazenin'e bir şey olduğunun korkusu ile girdiğimde yere kapaklanmış olan bir adet Nazenin ile karşılaştım. Her ne kadar kendimi gülmemek için zor tutsam da kendimi alay etmekten alıkoyamadım. 

"Ya Allah'ın sopası yok Nazenin Hanım... Bakıyorum da zeminle büyük bir aşk yaşıyorsunuz. Yalnız bırakayım sizi istersen."

Nazenin sesimle bana döndüğü an acıdan buruşmuş yüzündeki kaşları aniden çatıldı. Yerden destek alarak ayağa kalktığında bir yandan da söyleniyordu.

"Aysar ne pislik bir adamsın be! Allah'ın odunusun resmen! Burada benim canım yanıyor. Sen resmen gülmemek için kendini tutuyorsun. İnsan ilk olarak bir şeyin var mı, iyi misin, der. Ama doğru ya, bunu bekleyen ben de problem var. Aysar kim..." yüzüme bakarak "....centilmenlik kim?" dedi. 

"Tamam kabulleniyorum da sen bana nasıl düştüğünü söyle. Durup dururken yerle öpüşmek istemedin herhalde."

"Saçımın suyu yere akmış beyefendi. Sizde de halı diye bir adet yok heralde. Kaydım düştüm işte."

"Nazenin Hanım, burası çok kullanılmıyor farkındaysan. Gördüğüme göre bir şeyin yok. Neyse bugün uyuyalım yarın Burcu'nun cinayeti hakkında detaylı bir şekilde konuşacağız zaten. Ertesi günde yolculuğumuz var. Merak ediyorsan diye söylüyorum, okulunu bir süre erteleyeceksin. Hasta olarak rapor çıkardık ve annenler de evde dinlendiğini biliyor. Pot kırma."

"Ya öyle mi? Abi öldürün gömün beni, valla bak. Hayatımdan benim haberim yok resmen. Hayırdır yani ne ara ipler sizin elinize geçti?"

"Bahar'ın cinayeti olduğu an canım! Uyuyacağım artık izninizle..."

"Hı hı tabi..."

Yatağa yatıp bedenimi bir kaç gündür ilk defa uykuya teslim ettim...

Nazenin'den

Aysar'ın kendisini yatağa atıp uyumasıyla elime telefonumu alıp hırkamı giyip bahçeye çıktım. Hemen acilen annemi arayıp konuşmalıydım. Telefondaki rehberden "Senem Sultan" yazısını bulup üzerine tıkladım. Telefon çaldı, çaldıkça içimde biriken özlemi daha çok farkına vardım. Telefon çalarken geniş bahçede bulunan salıncağa oturup bekledim annemin telefonu açmasını.

"Alo kızım"

"Alo anneciğim."

"Güzel kızım benim. Allah'a şükürler olsun sesini duydum. Kaç gündür ateşliymişsin. Neyin vardı kızım? İçim hiç rahat etmedi. Oraya gelmek istedim ama arkadaşların sana çok iyi baktıklarını gelmeme gerek olmadığını söylediler. Ah bebeğim benim..."

"Güzel annem benim... Ne kadar çok özlemişim seni. Ateşliydim çok da kendimde değildim sanırım. İyi yapmışsın gelmene gerek yok. Hem her hasta olduğumda sen gelecek olursan ohooo ben sürekli hasta olurum o zaman."

Ah Aysar ah! Senin yüzünden söylediğim yalanlara bak!

"Ben ve baban da seni çok özledik kızım. Seni görmeye geleceğiz en yakın zamanda."

"Yok yok gelmeyin."

"Bir sorun mu var tatlım? Annene anlatsana her şeyi."

"Yok olur mu öyle şey anneciğim. Sadece tam alışamamışken bir de siz gelirseniz alışmam daha zor olur diye şey ettiydim."

İçimden Aysar'a en nadide küfürlerimi bağışladım. Onun yüzünden anneme ve babama gelme demiştim resmen. Oysa ne kadar çok özlemiştim, ne kadar çok isterdim gelmelerini...

"Tamam kızım. Derslerini boşlama, tamam mı? Biz ileride senin çok iyi yerlerde olacağını biliyoruz ve sana güveniyoruz birtanem."

Gözümden süzülen bir damla yaşa engel olamadım. Onlar beni ne için buraya göndermişti ama ben neler ile uğraşıyordum? İçten içe vicdan yaptım. Hayatımdaki tek gayem onların bana yaşattıklarının karşılığını vermekken şimdi neler ile uğraşıyordum? Peki, onlar bunu mu hak ediyorlardı? Kızlarının katil olarak suçlanmasını gerçekten hak ediyorlar mıydı? Ben neyin içindeydim böyle? Hiç tanımadığım ayrıca adam akıllı tanışma fırsatı bile bulamadığım insanlarla aynı evde kalacaktım. Dahası sadece iki tane yatak odası bulunduğu için ( Bunu yukarıya çıktığımda yalnızca üç kapının durması ile odalara teker teker girerek anlamıştım. Birinde Ceren ve Mert atışıyordu, diğeri ortak kullanılan bir balkona açılıyordu, son kapı ise Aysar ve benim kalacağım odaya...) hiç tanımadığım bir adamla aynı odayı paylaşacaktım. Annemin telefondan bana seslenmesi ile kendime gelip gözümdeki yaşı sildim ve geçiştiren bir cevap verdim. "Tabi annem tabi. Hiç boşlar mıyım? Neyse anneciğim ben biraz daha dinleneceğim. Bir kaç hafta daha gitmem muhtemelen okula. Babama onu çok sevdiğimi ve selamımı söyle."

ALIŞMAK ZORUNDAYIZ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin