"Ay! Otur bir yerine. Başım döndü." Sevtap patates kızartması dolu tabakla masaya gelip boştaki eliyle ayaktaki kızın omzuna dokundu, sonra büyük kıza döndü.

"Sen de uğraşma şununla."

Kıvırcık saçlı kız omuz silkmekle yetindi. Larende ailesi krem örtülü masada kahvaltıya başladığında ortalık nihayet duruldu. Televizyonda müzik yayını sona ererken yerini haberler aldı.

"Günaydın sayın seyirciler." dedi mavi ceketli spiker. "Günü yine çarpıcı bir haberle açıyoruz. Kızıl Elma Partisi başkanı Yaz Larende'nin on beş yaşındaki karde..."

"Çıt" sesiyle haber kesiliverdi. Alihan kumandanın kapatma tuşuna basmıştı.

Evin büyük kızı çayını yudumlarken sessizce annesiyle babasını gözlemledi. Onların koyu bir sohbete daldığını görünce kardeşine doğru eğilip fısıldadı.

"Biliyor musun?"

"Neyi?" dedi küçük kız, heyecan ve ciddiyetle.

"Uysal Ferman'dan daha yakışıklı."

Ferman, Bahar'ın gözde müzik grubunun solistiydi. Bu yüzden iri gözlü kız bu yargıdan hiç memnun kalmamıştı.

"Hayır, Ferman daha yakışıklı." dedi hararetle ve hâlâ fısıltıyla. "Uysal eniştenin kaşları otoyola benziyor."

Yaz gülme isteğini zorlukla bastırarak "Yoo..." dedi. "Ferman yakışıklı değil."

Bahar ağlamaklı ve epey sesli bir şekilde "Ya!" dedi. "Anne."

Sevtap uyaran bir sesle. "Yaz, kızım." dedi.

"Bir şey demedim ki." dedi kıvırcık saçlı, yavru kedi masumiyeti takınarak.

Bahar öfkesini alamamıştı. "Hayır..." dedi sesli olarak. "Uysal enişte çok çirkin!"

Yaz fırsatı kaçırmadı. "Anne," dedi şikâyet ediyormuş gibi bir ses tonuyla. "Erkek arkadaşıma çirkin dedi."

"Bahar!" dedi Sevtap bu kez. Kaşları iki yay gibi kalktı.

"Ablam başlattı! Önce o Ferman'a çirkin dedi."

"Yalan söyleme." Büyük kız artık kendini tutamıyor, gülüyordu. "Ferman çirkin demedim. Uysal daha yakışıklı dedim."

"Göz var izan var." dedi çilleri pencereden vuran ışıkta belirginleşen Bahar. "Uysal eniştem olabilir ama objektif bakarsak elbette Ferman daha yakışıklı."

Alihan çatalı bıraktı. "Kızım siz kedi köpek gibi dalaşmadan beş dakika geçiremez misiniz?"

Ardından büyük kızın gözlerinin içine baktı, yalvarırcasına "Yaz," dedi. Kız geri kalan kelimeleri babasının gözlerinden okudu. Bahar zaten çok yorgun. Hayati tehlikeyi yeni atlattı. Yorma onu.

"Bu arada kahvaltıdan sonra seninle özel konuşalım."

Yaz'ın suratı ilk kez gerçekten asıldı. "Ama baba sadece şaka..."

"Tabii ki şakalaşacaksınız kızım, onunla ilgili değil. Başka bir konu." dedi saçları hafifçe ağarmış, gözlük takan Alihan Larende ve çayını içmeye devam etti. Kıvırcık saçlı kız ise mavi gözlerini bahçe cücesi desenli yumurtalığa çevirerek düşünceye daldı.

Kahvaltının ardından masadaki bulaşıklar el birliğiyle toplandı. Yaz kalan ekmeği poşete koydu. Peynir ve zeytinlerini koyduğu tabağı, çatalını ve yumurtalığı makineye yerleştirmesi için Bahar'a verdi. Masa örtüsünü kenarlarından toplayıp bohça şeklinde balkona çıkardı ve gider deliğine silkelemek üzere köşeye geçti.

Avarya OyunlarıWhere stories live. Discover now