I - XVII

18 7 14
                                    

K A T Y A

10 Ağustos 2005
Çarşamba
Varnata, Avarya

Devrim, bir tepsi dolusu taze nar suyunu salona getirirken evde makul düzeyde bir gürültü olmasının ne kadar değerli olduğunu düşünüyordu. İki aydır evi ele geçiren o bitimsiz, delirten, boğucu sessizlik; annesinin parti binasında kapandığı ofisten eğitim programlarıyla çıktığı gün sona ermişti.

Katya halka yönelik beşten fazla program hazırlamıştı. Tamamı ücretsizdi. Bunlardan ilki "Temel Düzeyde Marksizm-Leninizm" başlığını taşıyordu. Programa katılanların bir dizi kitabı temin edip sırayla ve dikkatlice belirlenmiş süreler içerisinde okuması gerekiyordu. Her kitaba verilen süre sonunda Katya'nın evinde toplanıp ilgili kitabı tartışıyorlardı ve bir sonrakine geçiliyordu. Diğer programlara katılabilmek için temel eğitimi tamamlamak zorunluydu.

Bir diğeri "Dünyada Sosyalizm Uygulamaları" adındaydı. Çeşitli ülkelerin sosyalizm uygulamaları üzerinde tartışılıyor ve eleştiriliyordu. Bu programda kitap okumayla birlikte Lenin, Tito, Castro gibi liderlerin söylevleri de izleniyordu. Felsefe, edebiyat, ekonomi okuryazarlığı odaklı programlar da vardı.

"Başlangıçtan İleri Düzeye: Saranizm" adlı son program en önemlisiydi. Katya, burada kendi kurduğu ve ilk soyadıyla adlandırdığı ideolojiyi seçtiği öğrencilere anlatıyordu. Önceki kurslardan en az beşini tamamlamak yetmez, bir de çiçeği burnunda liderin gözüne girmiş olanlar, ancak bu programa davet alabiliyordu. Diğerleri gibi kitap okuyup tartışma biçiminde değil, doğrudan Katya'dan özel ders alarak ilerlenen bu programı tamamlayanlar, Katya'nın hayali olan devrimin çekirdeğinde yer alacaktı.

Henüz hayata geçmemişti bu programlar. Kenarda, listeler ve planlar halinde bekliyordu. Sadece temel eğitim veriliyordu. Çoğunluğu lise ve üniversite öğrencisi olan kursiyerler hafta içleri beşer, onar kişi olarak eve geliyor ve Katya'yla okudukları kitap hakkında konuşuyorlardı. Eğitim alanlar gruplara ayrılmış ve kitaplara ayrılan süreler de grupların isteğine göre belirlenmişti. Liseliler çok daha çabuk okuyordu. Yetişkinler ise işin gücün arasında daha fazla zamana ihtiyaç duyuyordu.

Devrim meşgaleden çok hoşlanmıştı. Annesine yardım ediyor, yoklama yapıyor, kâğıt kalem dağıtıyor, mutfakta tatlı tarifleri deneyip tutarsa gelenlere dağıtıyor, eğer canı isterse kursiyerlerle sohbet ediyor, bazen odasına çekilip okul derslerini tekrar ediyordu. İdil ve Bahar'la sıkça buluşup geziyor ya da oyun oynuyorlardı.

Çocukluğundan beri süren kâbus bitmişti. Annesiyle babası bağrışırken yastıklarla kulağını kapatmaya çalışmak, her akşamı kavga korkusuyla beklemek, 'Yine birbirlerine laf sokacaklar, güzelim gün ya da gece zehir olacak' diye ailecek yapılan etkinliklerin tadını bir türlü tam alamamak bitmişti. 2005 yazı, 16 yıllık hayatının en parlak yazı olarak sürüyordu.

Katya da değişmişti. Dışarıda sakin, evde hırçın bir kadından aslına dönmüş; çalışkan, yeri geldiğinde hırslı ama daima kibar bir kadın olmuştu. Devrim'e, giydiklerine, dinlediği müziklere karışmıyor, kızına hiç baskı yapmıyordu. Eski halinin sebebi mutsuzluktu. O halini aşmak için bir şeyleri değiştirmek istiyor ama kendisini huzursuz eden şeyleri değiştirme cesaretini bulamadığı için en kolay hedefe, evladına yöneliyordu.

Boşandı boşanalı yalnızca bir kez sinir krizi geçirmişti, o da Yılmaz'ın sekreteriyle evlendiğini öğrendiği zamandı. Neyse ki onlar Felke'ye taşınmıştı ve Katya'nın yolda kazara Yılmaz'ı ve yeni karısını görüp de canının sıkılma ihtimali yoktu. "Benden uzak olsunlar da isterlerse cehenneme gitsinler," diye düşündü.

Kitap tartışmadığı ya da siyasal teoriler üzerinde çalışmadığı zamanlarda biten evliliği üzerinde düşünüyor, özdeğersizlik hissinin çamurunda parlaklığını yitirmiş genç haline üzülüyor ve onu iyileştirmeye söz veriyordu.

Avarya OyunlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin