I - XIV

22 7 10
                                    

E M R E

7 Ağustos 2005
Pazar
Varnata, Avarya

"Bana bir isim gerek," deyiverdi Uysal.

Emre, Zek'in başını okşarken "Bahar'ın zehirlenme olayını üstlenmemi istiyorsun." dedi. Komiserin kutu gibi evinde eski çekyatta bağdaş kurmuş, yan yana oturuyorlardı. "Oğlum, açık açık soracağım, sen çıldırdın mı?"

"Çıldırmamak için çabalamaktayım." dedi Uysal, boğuluyormuş gibi çabuk çabuk nefes alarak. "Ben iyi bir adam değilim ama göz göre göre de birine iftira atamam. Şu meseleyi kapatmaya razı olacak birini bul bana komiser."

"Mesele kapansın da ertesi gün bir başkası zehirlensin." Zek'i serbest bıraktı. Hayvan halıyı koklayarak gezinmeye başladı. "Belki Aslan'ın oğlu olur yeni kurban, belki Doğdu'nun kızı. Suça en büyük teşvik, cezasız kalan suçtur, bunu bilmiyor musun?"

"Faili bulmak zorunda mıyız? Herkesi birinin fail olduğuna inandırmamız yetmez mi?"

"Herkes gözünü kapatırsa güneş ışık saçmaya devam etmez mi?" dedi Emre.

Uysal alt dudağını ısırdı, oturuşunu değiştirdi. "O güneş beni yakıyor," dedi. "Yerime birini bulamazsam bedeli ben ödeyeceğim."

"Gerçeğin gücüne inanırsan yalanlar sana zarar veremez. Tabii bu kadar korkmak için anlamlı bir nedenin yoksa." Polis, misafirinin yüzüne şüpheyle baktı. "Bana bak, doğruyu söyle. Sen mi yaptın?"

"Asla," dedi kalın kaşlarını kaldıran adam. Alnında çizgiler oluşmuş, gözleri de bir an için ağlamaklı olmuştu.

"Anlatsana sen, tam olarak ne ayaksın?" dedi Emre. "Vult'la görüşüyorsun, Larende'yle ilişkin var ve onun danışmanısın. Larende'yle sınıf arkadaşı değil misiniz?"

"Evet hem lisede hem üniversitede."

"Aynı eğitimi almışsınız. Danışman dediğinin üstün olması gerekmez mi? Nasıl bir yetkinliğin var da danışman oldun? Baban Kerem Türker, zamanında önemli insanların davalarını alırmış. Her davası medyatikmiş. Geçmiş yıllarda AVİS babanı soruşturdu ama bir sonuç elde edemedi. İş adamlarıyla, politikacılarla garip bağlantılarınız var. Siz ailecek sağlam ayakkabı değilsiniz."

"Aslında oldukça sadık ve güvenilir insanlarız."

Emre ciğeri kaynıyormuş gülmeye başladı.

Ciddiyetle "Evet," dedi misafir. "Güce sadığız."

"Güce kim sadık değildir ki?" dedi kahkahayı yavaşça bitiren polis.

"Herkes gücü sever ama sadık olamaz ona, her daim gücün peşinden gidemez. Çünkü güncel durumu okuyamaz. Babam bu konuda tutarlı olmayı başarmıştır. Konjonktürü iyi gözlemler ve güç neredeyse oraya yaklaşır. Güç sahibinin düşünce sisteminin bizim için hiç önemi yoktur. Burada milliyetçiliği överiz, ötede beynelmilelciliği; ön sokakta toplumculuktan bahsederiz, arka sokakta bireycilikten. Sonuçta hepsinin haklı yanları, savunulası yönleri var. Neden herkese 'haklısın' diyemeyelim? Fikri şurandan çıkarıp parmaklarının arasında hissedemezsin." İşaret parmağını şakağına dayadı. "Gücü ise bütün bedeninde hissedersin."

"Omurgayı da sırtında, kürek kemiklerinin arasında hissedersin." dedi Emre. "Bilmediğin bir his olduğu için tarif etmek istedim."

"İşte sorunun cevabı bu. Vult için çalışıyoruz, çünkü bugün iktidar ona ait. Alkanların tarafıyla da iletişimdeyiz çünkü Yaz'ın gelecekte iktidar olacağını öngörüyoruz."

Avarya OyunlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin