I - XXV

26 4 8
                                    

27 Kasım 2005
Pazar
Varnata, Avarya

Sonbaharın ilk deminden çalınmış gibi güneşli bir sabahtı, oyunu kullanıp bir an önce Pazar'ın tadını çıkarmak isteyenler okulların önünde kuyruğa girmişti. Birçoklarının içinde önceki seçimde yaşanan olayın tekrarlanacağına dair ince bir telaş vardı. Halk gösterisine katılacak olanlar şimdiden Bakilik Meydanı'na toplanmaya başlamıştı, keza polis arabaları da. Birkaç muhabir ve kameraman da ortalıkta dolaşıyordu. Sabahın erken saatleri olmasına rağmen meydan şimdiden kalabalıktı.

Saat öğleden sonra 2'ye yaklaştıkça insanlar meydanı biraz daha doldurdu. İğne atılsa yere düşmez oldu. Katya'nın arkadaşları uygun bir yere kürsü ve mikrofon kurarken, konuşmaya yakından şahit olmak isteyen izleyiciler öne yığılmaya başladı. Ne belirli bir slogan vardı ne dövizler. İnsanlar ellerine, yüzlerine, tişörtlerine iskambil sembolleri çiziyor; kimisi alkış tutuyor, kimisi dans ediyordu; şarkı söyleyen, şiir okuyan, sesli kitap okuyanlar vardı, sokak müzisyenleri sanatını icra ediyordu; ortamdaki ciddi gürültü garip bir ahenk taşıyor, kaostan düzen doğuyordu. Meydan tuzdan büyü çemberi gibi kameralar ve muhabirlerle çevriliydi, bu özel anları ve geniş katılımlı gösteriyi kayıt altına alıyorlardı. Televizyon ekranları ise Bakilik'e gelmek için müsait olmayan vatandaşları buraya taşıyan bir geçit görevi görüyordu.

Meydana gelenler sadece bu seçimi boykot eden Ekin Başak Partisi seçmenleri değildi. Diğer partileri destekleyenlerden ve apolitiklerden de gelenler vardı. Ciddiyet ve eğlencenin tam ortasındaydılar, günü burada geçirmek ve birlik duygusunu hissetmek üzere katılmışlardı. Kimisi Katya'nın konuşmasını merakla bekliyor, kimi umursamıyordu ama hepsi ortak bir coşkuyu taşıyordu.

֎

H A K A N

Aynı gün
Varnata

Başbakan, seçimi kurmaylarıyla birlikte parti binasından takip ediyordu. Birinci olacağından her ne kadar eminse de altı ay önceki lakaytlığı yoktu çünkü siyasi ortamın gelecekteki huzuru diğer partilerin alacağı oylara da bağlıydı. İç işleri bakanına tembih etmişti, polislerin izinleri iptal edilecek, böylece bugün görevde olan polis sayısı bütün şehirlerde iki katına çıkarılacak ve bilhassa Ana Seçim Kurulu çevresinde kuş uçurulmayacaktı. Avarya, başka bir iskambil skandalını daha kaldıramazdı.

Başta Bakilik'teki kalabalığı dağıtmayı düşünmüşler fakat kitlelerin enerjisini atmasına izin vermenin daha doğru olduğuna karar vermişlerdi. Ayrıca çağrı sadece başkentte yaşayanlara yönelik yapılmasına rağmen, diğer şehirlerin parkları ya da meydanlarında da Katya'ya destek için bir araya gelenler; maçayı, sineği, kupayı, karoyu pankartlarında sergileyenler vardı. Vult'a göre bütün bunlar küstahlıktan başka bir şey değildi. Eylemcilere müdahale edecek olursa onlara verilen desteğin artmasından çekiniyor olmasaydı, çoktan hepsini gözaltına aldırırdı.

Hakan'ın öncelikli dertleri başkaydı; Katya ve etkisiz olacağına inandığı sokak eylemleri değil. İlk sırada menşeini hâlâ tam olarak çözemediği İskambil Çetesi vardı. İkinci sırada geri dönüş sinyalleri veren Sındırlı, üçüncü sırada ise şu an iş birliği yapsa bile ileride karşısına çıkacak Yaz Larende vardı. Hakan'a göre Yaz, şu anki pozisyonunda çok iyiydi fakat ileride mutlaka yükselmeye çalışacaktı.

Kurtuluş ise Yaz'dan daha fazla oyu olmasına rağmen başbakan için bir tehdit değildi. Bunun sebebi ikisinin siyaset dışında dost olmaları değil, ana muhalefet başkanının iradesini kısıtlayan bazı etkenlerin oluşuydu. Her istediğini söyleyemez, her kararı alamazdı. Vult'un elinde onun adını siyasetten de saygın çevrelerden de silme gücü vardı ve bu gücü zamanında ona Kurtuluş kendi elleriyle vermişti. Bundan dolayı başbakan altı ay önceki seçim sırasında eşi İda'ya oyca en yakın rakibinden "O benim kuklam," diye bahsetmişti.

Avarya OyunlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin