「❛1.0|❝emin ol, rol yapmıyorum.❞」

Start from the beginning
                                    

Genelde kafasını koparmak istediğim kişi sevmediğim insanlardan biri olur ama bazen anlaşabildiğim insanlar bile ben de bu 'kafa koparma' isteğini uyandırabiliyor.

"Duydum ama Pettigrew'u tanımıyorum." dedi Rabastan Lestrange omuz silkip parşömene birkaç şey daha çiziktirirken. 

Ben Rigél Wallace'ı tanımadığını düşünüp Evan'ı denerken meğer burnundan bir metre öteyi göremeyen kişi Rabastan'mış.

Ben onu insanları gözlemleyip her zaman plan yapan biri sanırdım halbuki. Tamam, hala öyle ama salak bir tarafı da varmış.

"Hani şu Gryffindorlu olan... Ufak tefek çocuk... Sirius Black ve arkadaşlarıyla gezen." dedi Evan, Rabastan çocuğuymuş gibi sabırla Peter Pettigrew'u tanıması için ona anlatırken.

Evan ona böyle anlatınca Rabastan tanıdığını belirten sesler çıkardı. Evan sırıtırak bana döndü ve "Rabastan'a anlayacağı gibi anlat, Callista. Sanki o beş yaşında düşüp dizi kanadığı için ağlayan ve sen de sabırla onu yatıştırmaya çalışan bir anne gibi." dedi alayla.

Onun bu dediğine gülerken Rabastan "Ha evet. Mesela senin gibi değil mi?" dedi alayla. O bunu der demez Evan'ın gülen ifadesi değişti ve somurtur bir hal aldı.

"O bir kere senin yüzündendi." dedi Evan geçmişte yaşadığı anılara dönerken. Yani, beş yaşındayken ne yaşamış olabilirdi ki? 

En fazla elinden meyan kökün alındı diye ağlarsın, Evan.

Sen de daha on bir yaşında iki insanı hastanelik edip bu işten yırttın, Callista.

"Farkında mısınız, bilmiyorum ama ben olayı bilmiyorum ve sadece boş boş sizi dinliyorum." dedim ellerimi iki yana açarak. "Merak etme, pek de bir şey kaçırmadın." dedi Rabastan elini havada sallarken.

"O olayın başka insanlara aktarılmasını istemiyorum, Rabastan. Hem o senin için daha kalıcı bir şey" dedi Evan kafasını işaret ederken ama Rabastan ağzını açıp anlatacağını gösterdi. 

Rabastan olayı anlatmaya başlayacakken Evan iki elini masaya koyup masada yükselirken "Onu dinleme Callista." dedi. Ben ona 'ciddi misin' der gibi bakıp ofladım. "Evan tamam, dinlemeyeceğim. Şimdi yerine otur." dedikten sonra Evan beni dinledi ve yerine oturdu. Aferin, sen iyice uslandın, uzun çocuk.

Ama ben uslu durduğunu içimden geçirir geçirmez Evan durur mu?

Kesinlikle hayır.

Asasını ışık hızında çıkarıp Rabastan'a doğrulttu ve Rabastan ona karşı hiçbir şey yapamadan sorunu kendisini rahatlatacak şekilde çözecek büyüyü söyledi. "Dilkilit."

O yetmez Evan, 'Dilkilit Kompiyano' deseydin. Belki şimdi birisi açar da senin 'beş yaşında' yaşadığın 'acı' hatırayı ortaya döküverir. Eğer sona 'kompiyano' ekleseyip dilini yok etseydin daha 'kalıcı' bir çözüm olurdu.

Rabastan dilinin damağına bir anda tutturulmasının şokuyla 'tek kelime' edemedi.

İroniye gel.

"Yani geçenlerde arkadaşlığımızı sorgulayıp 'mükemmel' adıyla hitap etmemi isteyen birinin şimdi benden bir şey gizlemesi çok komik." dedim göz devirirken. 

Evan ise "Zaten anlatacaktım." dedi sandalyesine geri oturmuş kollarını ensesinde birleştirirken. "Sadece Rabastan'ı böyle görmek istediğim için böyle davrandım. Şimdi Rabastan'ı izlerken olayı zevk alarak anlatabilirim." dedi pişkince.

Evan seni 'deli kral' ilan ediyorum. Tacını al ve tahtına otur.

Rabastan muhtemelen içinden Evan'a sövüyordu. -Hoş, dışından da sövemez zaten.-

𝐭𝐡𝐞 𝐨𝐫𝐝𝐢𝐧𝐚𝐫𝐲 𝐥𝐢𝐟𝐞 𝐨𝐟 𝐜𝐚𝐥𝐥𝐢𝐬𝐭𝐚┃𝐫𝐞𝐠𝐮𝐥𝐮𝐬Where stories live. Discover now