「❛0.2|❝cevabını aldığım şeyleri neden sorayım?❞」

1.9K 148 267
                                    

•düzenlendi•

iyi okumalar ♡

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

iyi okumalar ♡

「❝cevabını aldığım şeyleri neden sorayım?❞」

13 Ağustos 1972 | Pazar

"Nasıl bir histi?"

Bir an ne cevap vereceğimi bilemedim. Çünkü kendime açıklayamadığım bir şeyi kardeşime açıklayamazdım ama hızlıca toparlandım ve ne diyeceğimi düşündüm. Bunlar en fazla iki saniye sürmüştü. Beynim uygun kelimeleri toparlamak için benden daha hızlı çalışıyordu.

"Aslında sevildiğini hissetmek -bu kişi annen bile olsa- insanı rahatlatıyor ve sadece 5 saniye için bile olsa huzura eriyorsun. Tıpkı göl kenarında suyun sesini dinlemek gibi." dedim sessizce. Konuya olan ilgisini başka yöne çekmek için bu hafta Diagon Yolu'na gideceğimizi söyledim. Konu değiştirme hızıma göz devirirken "Ve ben hala Hogwarts'a gidemiyorum." dedi.

Ona "Sence benim asam nasıl olur? Mesela çekirdeği hangisinden olur? Babam Mr.Ollivander'ın biraz tuhaf biri olduğunu söyledi ama kötü değilmiş. Hem asa konusunda en iyisiymiş." dedim daldan dala atlayarak.

Ceres beni ölçüp tartar gibi baktı. "Hangi çekirdek olacağını bilemem. Ama tek boynuzlu at kılı olmayacağı -düzeltiyim olamayacağı - kesin." dedi iğneleyici bir şekilde.

Açıkçası ileride asalarla ilgili planlarım vardı ama bunun şu an konusunu açacak değilim. Aslında asam pek de umrumda değildi. Sadece büyüleri güçlü ve etkili yapsın yeter. Ben bunları düşünürken Ceres'in sesi düşüncelerimi bıçak gibi böldü.

Ceres acıklı bir tonda "Sen de gidiyorsun, dokuz ay ben burada ne yapıcağım? Bu aileye sahipken hayatta kalamam. Geri döndüğünüzde beni keçileri kaçırmış veya nalları dikmiş olarak bulursanız şaşırmayın." dediğinde göz devirdim fakat sonra ciddi olduğunu fark ettiğimde şaşırdım.

Beni şaşırtan küçük kardeşimin haklı olmasıydı.

Burada onu tek başına bırakıp Hogwarts'a gidiyorduk. Bu tıpkı kurtun önüne ceylanı atmak gibi bir şeydi. Babam hiç değilse işe gidiyordu ama annem. Annem işini evden hallediyordu.

Bu da tek kişi evde kalarak annemin 8/25 gözetiminde olacağını gösteriyordu. Ben olsam yedinci aydan sonra keçilerimi kaçırdığımı farkedip nalları dikmeye karar verirdim. Ceres'e bir öneri veya çözüm sunmak istiyordum ama durum içler acısıydı. Umarım annem fazla eziyet etmez diye geçirdim içimden.

"Bence böylesi daha iyi olacak... Hem... Tüm ev sana kaldı. Bütün gün evde yatağında yatıp uyuyabilirsin veya... patlayana kadar yemek yiyebilirsin... Ayrıca kitap okumalısın. Kafanı dağıtır." dedim ağır ağır doğru kelimeleri seçmeye çalışarak. Gerçekten tüm gün kafasına yorganını çekip uyursa annem onu rahatsız etmezdi. Tabii canı sıkılıp birine bağırmak isterse o ayrı konu.

𝐭𝐡𝐞 𝐨𝐫𝐝𝐢𝐧𝐚𝐫𝐲 𝐥𝐢𝐟𝐞 𝐨𝐟 𝐜𝐚𝐥𝐥𝐢𝐬𝐭𝐚┃𝐫𝐞𝐠𝐮𝐥𝐮𝐬Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin