Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
☾_Lizzo | boys
❝I like big boys, itty bitty boys
Mississippi boys, inner city boys
I like the pretty boys with the bow tie
Get your nails did, let it blow dry
I like a big beard, I like a clean face
I don't discriminate, come and get a taste
From the playboys to the gay boys
Go and slay, boys, you my fave boys❞
iyi okumalar ♡
「❝belki bir gün ama o gün, çok uzak bir gün.❞」
❦
【7 Şubat 1973 | Çarşamba】
'Arkadaşlarınız hakkında küçük detaylar bilmek sizi bir adım öne çıkarır.'
"Biz arkadaşız değil mi?" dedi Evan bir şeyi sorgular gibi.
Ciddi misin, uzun çocuk?..
"Hayır, değiliz." dedim soğukça. Aslında arkadaş değil daha çok dost gibiydik.
Evan dediğim şeyi anlamış gibi gülümserken "Evet değiliz, çünkü dostuz. Hatta neredeyse en iyisinden sayılır." dedi tokuşturmam için yumruğunu uzatırken. Yumruğumu tam tokuşturacakken duraksadım.
'Neredeyse sayılır' derken?..
"Neredeyse?" dedim doğru duyup duymadığımı sorgulamak için ama duymasam neredeyse deyip demediğini kontrol etmezdim, değil mi?
"Evet, sen bana 'Rosier' demeyi bıraktığın an en iyi dostlardan olabiliriz." dedi. Sanırım bu konuşmayı önceden planlamıştı. Çünkü yüzünde oyununa gelmişim gibi bir ifade vardı.
"Eee, ne zaman bana benim mükemmel adımla sesleniceksin, Callista." dedi eliyle havada bir şeyi tutuyormuş gibi yapıyorken.
"Belki bir gün ama o gün, çok uzak bir gün." dedim onun felsefe yaptığında uzaklara bakıp takındığı havayı taklit ederken.
Yaşlı bir büyükbaba gibi "Ah, sen yapma. Benim gibi yapamıyorsun, evlat." dedi. Onun bu dediğine gülerken suda güzel seken bir taş bulmak için etrafa bakıyordum. O ise bir anda yanımdan avını bulunca harekete geçen bir yırtıcı hayvan gibi ayağa kalktı.
