fifteen

2.9K 382 26
                                    

Sırtı bir anda kapı ile buluştuğunda Jungkook'a üstünlük kurabileceğini düşünmüş müydü sahiden? Parmakları küçük olanın ensesinde ve saçları arasında gezinirken dudaklarını daha da araladı ve dilleri birbirine çarptığında ikisi de soğuk koridora i...

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Sırtı bir anda kapı ile buluştuğunda Jungkook'a üstünlük kurabileceğini düşünmüş müydü sahiden? Parmakları küçük olanın ensesinde ve saçları arasında gezinirken dudaklarını daha da araladı ve dilleri birbirine çarptığında ikisi de soğuk koridora inlemelerini bıraktı. Taehyung'un bir bacağı yukarı doğru yavaşça kıvrılırken Jungkook'un alt dudağını dişleri arasına alıp çekiştirirken ısırdı, kan tadı kendi dudaklarına dolduğunda dilleri yeniden çarpıştı ve Jungkook kendini nefes nefese geri çektikten sonra alınlarını birbirine yasladı. Gözleri kapalı, kirpikleri yanağına düşmüş, esmer teni parıltılar saçan çocuğu izlerken kanamaya başlamış alt dudağında dilini gezdirmenin ardından dudaklarını burnundaki bene bastırdı, geri çekildiğinde, ''Daha güzel bir karşılama olacağını sanmıyorum.'' Diye mırıldandı, Taehyung gözlerini açtığında kararmaya başlamış irisler ile iç çekti. Dudakları son kez karşısındaki çocuğun alnını bulduktan sonra geri çekildi Jungkook. Sevdiği çocuğa ait bir alanın içinde olmayı sevmişti, onun yönlendirmesi ile salona ilerlerken Taehyung mutfağa girerek onu yalnız bırakmış, hemen geleceğini söylemişti.

Üç kişilik siyah geniş bir koltuk, camın kenarında ahşap küçük bir yemek masasının iki ucunda sandalyeler ve bir duvarın komple kapladığı kitaplık dışında boş olan salonda hoş bir koku vardı ve Jungkook, yıllarını burada geçirebilirmiş gibi hissediyordu. Gözleri kitapların arasında geziyor, ahşap kitaplığın içine yerleştirilmiş kitapların üzerine parmağını dolandırıyordu. Bir sarmaşık kitaplığın en üst rafından aşağıya doğru sarkarken hoş kokunun ona ait olduğunu fark etti. Duyduğu ayak sesleri ile arkasını döndü, Taehyung, üzerine giydiği salaş tişörtü ve dağınık saçları içinde dağılmış görünüyordu. Elindeki bardakları koltuğun hemen önündeki sehpaya bırakırken yanına gitti, ceketini çıkarmayı bile akıl edememişti. Onu koltuğun kenarına bıraktıktan sonra öpülmekten şişmiş dudakları, az uyuduğunu belli eden gözaltları ve buna rağmen tamamen kusursuz görünen Taehyung'a dönerek gülümsedi, uzanıp dudaklarını onun yanağına değdirdiğinde bu küçük temas bile tüm vücudunun karıncalanmasına sebep oldu.

Taehyung'un yediği en büyük darbe Jungkook'un sesini duymak olmuştu, son dakikalarda hazırlanırken aklı sürekli bugs bunny ile yaptığı yayın sırasındaki görüşmedeydi ve öpüşmelerinin ardından Jungkook'un alaylı sesini duymak, zihninde iki sesi birleştirmişti. Ne kadar telefonun etkisi ile sesi daha boğuk olsa da bunu geç anlayabildiği için kendini aptal hissediyordu. Jungkook'un kolları beline dolandığında ve sırtının onun göğsüne yaslanmasını sağlayacak şekilde kendine çektiğinde başını hafif yukarı, arkaya doğru çevirerek ona baktı, dudaklarını alnında hissettiğinde gülümsedi. Uzanarak sehpadan aldığı kupalardan birini Taehyung'un avuçlarına bıraktı, ''Seol'den kaçmak benim için hiç kolay olmadı.'' Dedi Jungkook, kendisi için yapılmış çayı içerken. İlk aldığı yasemin, papatya ve tarçın tadı ile gülümsedi, asla kahve içemeyen sevgilisinin evinde kahve bulunacağını düşünmediği için gelmeden önce bir bardak içmişti evde. Taehyung'un yorgun sesi adını fısıldadığında ona baktı, bir eli parmaklarını hapsetmiş ve onlarla oynarken oldukça küçük göründü gözüne Taehyung, kendisinden büyük olmasına rağmen. ''Efendim?'' diye mırıldanırken elindeki kupayı sehpaya bıraktı, büyük eli kendi ellerinin arasına hapsettikten sonra olduğu yerde daha fazla yayılarak Taehyung'a daha rahat olması için alan tanıdı.

nighttime walk | taekookWhere stories live. Discover now