twelve

3K 414 50
                                    

Kalabalık caddede ilerlerken düşüncelerini engelleyemiyordu Jungkook, bacakları ağrımaya başlamıştı ve şirketin olduğu plazaya girmeden önce elinde bulunan karton kahve bardağını çöpe attı

К сожалению, это изображение не соответствует нашим правилам. Чтобы продолжить публикацию, пожалуйста, удалите изображение или загрузите другое.

Kalabalık caddede ilerlerken düşüncelerini engelleyemiyordu Jungkook, bacakları ağrımaya başlamıştı ve şirketin olduğu plazaya girmeden önce elinde bulunan karton kahve bardağını çöpe attı. Saat neredeyse öğleni bulmuştu, dışarıdaki tüm işlerini bitirmiş olduğu için bir yandan iyi hissediyor diğer yandan ise bu binaya dönmüş olmaktan nefret ediyordu. Taehyung aradığında Bay Park denen adamın ona bağırmış olması kendisini küçük ve rezil hissetmesine sebep olmuştu, işini en iyi şekilde yapıyor olmasına rağmen bu şekilde davranılmasına katlanamadığı zamanlar oluyordu. Gözleri yaşlardan dolayı yanmaya başladığında yumruğunu sıktı, asansörden inerken herkes öğle yemeği için hazırlanmaya başlamıştı. Masasına ilerliyorken muhasebe departmanından biri onu durdurdu, ''Yemeğe gidiyoruz, gelmek ister misin?'' Çalışma arkadaşları o kadar da kötü olmasa bile, kendini asla onların yanındayken rahat ve iyi hissetmiyor oluyordu. ''Yeni yedim, çalışacağım.'' Dedi, masasına oturduğunda elindeki çantasını kenara koydu ve içinden imzaları alınmış belgeleri çıkararak masanın üzerine bıraktı.

Telefonunu çıkararak belki de tek yakın arkadaşı olan Yugyeom'a hazırlıkların nasıl gittiğini sorduktan sonra önündeki belgeyi açtı, tarayıcıya koymadan önce her şeyi kontrol etti, arkadaşından her şeyin yolunda olduğuna dair bir mesaj geldiğinde rahatladı. Tüm her şeyi burada bırakmak, kapıdan çıktığı anda sadece bu gece için düşüncelerinin sadece Taehyung'a odaklı olmasını istiyordu. Kıyafetlerini Seol'e seçtirmişti, küçük olan o kadar kurabiyeye sahip olmasına rağmen annesine ağzından kaçırmıştı ve onunla oturup bu konu hakkında konuşmamış olmaları daha da canını sıkıyordu. Annesi yalnızca buruk bir şekilde gülümserken Seol'ün Taehyung hakkında anlattıklarını dinlemişti ve onun dudakları arasından tek bir iyi kelime dökülmemiş olması da korkutuyordu Jungkook'u. Yutkunmayı denediğinde taranmış olan kâğıtları makineden aldı, dosyaya geri koyarken bilgisayar ekranında dosyaları açtı ve tüm şirketin ortak kullandığı klasöre yüklemeye başladı.

Başlamış olan yağmurun sesini duyduğunda bakışlarını önündeki kâğıtlardan çekerek arkasındaki cama çevirdi, meteorolojinin söylediğine göre sadece birkaç saat sürecekti. Gerekli tüm önlemleri almış olsa da gittikçe hızlanmış olan yağmur içini huzursuz ediyordu, yağmuru severdi ama şu an hiç sırası değildi ona göre. Aklında ikinci bir plan kurarken iş arkadaşları yemekten dönmeye başlamış, yerlerine yerleşiyorlardı. Bay Park ile göz göze geldiğinde bakışlarını çekmemek için zor tuttu kendini, son dönemde asistanlara karşı daha kaba davranıyor ve sonu gelmez şekilde ağır işler veriyordu. Jungkook onun gazabın uğrayan tek asistan olmadığını biliyordu ama onun departmanında çalışan tek asistan olması durumu daha beter yapıyordu, kendisini koruyabilecek bir üstü yoktu Bay Park denen adama karşı. ''Jeon, tüm işlerinizi bitirdiniz sanırım.'' Diye mırıldandı yanına gelen adam, bakışlarını çektiğinde ''Birkaç dosya daha kaldı.'' Dedi, Park Hyunmin'in söylediği aklına geldiğinde. Karşısındaki adamın durumdan pek memnun olmadığı açık olsa da ona bakan bakışlarından yapacak bir şey olmadığı da açıktı, işini bitirdiğinde yanına gelmesini söyleyerek ayrıldı yanından.

nighttime walk | taekookМесто, где живут истории. Откройте их для себя