two

4.4K 543 83
                                    

Hiç olmadığı kadar gergin hissediyordu Taehyung, bugün her ay yaptıkları yayına telefonla seyirci alma günüydü ve kendini nasıl rahatlatabileceğini bilmiyordu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Hiç olmadığı kadar gergin hissediyordu Taehyung, bugün her ay yaptıkları yayına telefonla seyirci alma günüydü ve kendini nasıl rahatlatabileceğini bilmiyordu. Telefonda birileri ile konuşmak yeterince gergin bir mesele değilmiş gibi tanımadığı insanlarla konuşuyor, dertlerini dinliyor ve onlara hemen yanıt vermesi gerekiyordu. Bu düşünce karnının kasılmasına ve midesinde bir bükülmenin meydana gelmesine sebep oluyordu; terasta kulaklıklarını takmış bir şekilde şarkı dinliyorken bile aklına geldikçe yüzü buruşuyor, başını geriye atarak sakinleşmeye çabalıyordu. Yayına bir saatten az kalmış olmasına rağmen kalkıp stüdyoya gidecek kadar güçlü hissetmiyordu kendini. Son üç günün aksine Seul bugün sakin bir havaya sahipti, bulutlar yıldızları ve dolunayın yarısını kapatmış olsa bile hüzünlü hissetmiyordu, yalnızca gergindi.

Stüdyoya geri döndüğünde koltuğuna oturdu, on dakikadan az kalmıştı ve herkes koşturuyordu. Saerom onun için bitki çayı dolu fincanı bırakırken gülümsedi, sıcak çayın kokusu stüdyoya yayılmıştı bile. Önündeki notları son kez kontrol ederken bugün masa boştu, telefon bağlantıları sırasında mektup ya da kart bulunmuyordu, onları okumaya zamanı kalmıyordu çünkü. Arkasına yaslanarak son kontrolleri gerginliğini atmak için izlerken kulaklığını taktı ve Yoonha'nın ses kontrollerine yardım etti, her şey yolundaydı. Derin bir nefes alıp vererek üzerindeki krem rengi kazağı düzeltti, koltuğunu öne doğru çekti ve yanına gelmiş olan Mingi'nin saçlarını kontrol etmesine izin verdi. Saçları arasında dolanan parmaklar onu mayıştırıyor, gözlerini kapatıp uyuma isteğini körüklüyordu. Yayın odasında tamamen yalnız bırakıldığında herkes camın arkasına geçmişti ve başlıyordu, yönetmek Kim orada durmuş parmakları ile geri sayım yaparken tuttuğu nefesini bıraktı ve yüzüne gülümseme koymaya çalıştı.

''Aşk daima benden kaçtı.

Onu, yani sevdiğim kişiyi, hiçbir zaman uzun süre kollarımın arasında tutamadım.
Her defasında tam hayatımın adamını buldum sandığımda, her şey mahvoldu.
Ve ben bir kez daha yalnız kaldım.''

Tüm ekip mest olmuş şekilde onu izlerken döndü tekrar ve devam etti.

''Edith Piaf'ın Hayatım kitabı elinde olup da bu satırların altını çizmeyen biri olduğunu düşünmüyorum... Kabul edelim, hepimiz yalnız kaldık, hepimiz kollarımızın arasında tuttuğumuz insanları kaybettik ve hepimiz, bir gün aşkın bizi sonsuza kadar kucaklayacağı günü bekledik. Bugün sizin sesinizden aşkı duymak isteyen ben, sizi ilk telefonu almadan önce 'seni sevmeme izin ver'' diye mırıldanan Park Jimin'in Serendipity'si ile baş başa bırakıyorum.''

Arkasına yaslandı, kendini şarkının sözlerine bırakırken üç ay önce tanışmalarına rağmen çok iyi arkadaş olan Park Jimin'in kelimelerinin kime olduğunu düşündü. Onunla tanışalı çok fazla olmamasına rağmen birbirleri hakkında çok fazla bilgiye sahiptiler ve son buluşmalarında Jimin ona ''Ah, sonunda ruh eşimi buldum.'' Diyerek onu güldürmüş, omzuna vurduğunda da kıkırtılar çıkararak kolunu Taehyung'un omzuna atmıştı. Arkadaşının özlemi ile iç çekerken şarkı sonlara yaklaşmıştı, telefon için mikrofonunu son kez kontrol etti, şarkının bitmesi ile bakışlarını kameraya çıkararak gülümsedi.

nighttime walk | taekookWhere stories live. Discover now