24. BÖLÜM: "Hisler"

17.6K 1.6K 800
                                    


Düğünün bitimine doğru herkes kendini masalara atmıştı. Ve sonra damat ve gelin neşeli bir uğurlamayla balayı için yola çıktılar.

Düğünde kalanlar olarak yuvarlak bir masaya oturmuştuk. Herkes gülüşüyordu, çoğu insan çakırkeyf gibiydi. Gittikçe sayımız eksildi. Şu an, Emily ve Paul dışında tüm sürüdekiler ve birkaç tanımadığım yaşlı insan vardı masada.

Yaşlı bir adam masaya oturmadan önce yanıma gelmişti. "Sen Kayla olmalısın. Ben Hank." Bana kocaman bir gülümsemeyle bakıyordu. Sanki beni tanıyormuş gibi. "Tanıştığımıza çok memnun oldum." dedi ve elimi kocaman bir sevecenlikle sıktı.

"Ben de çok memnun oldum."

Alec yan sandalyeme oturdu. "Kayla, bu Hank Gomez. Marcus ve Paul'un büyük amcası." dedi ve Hank'a gülümsedi.

Hank sonradan Alec'in yanına oturmuştu. Onun yanına da yaşlı bir kadın oturdu. Galiba eşi olmalıydı.

Bu sırada masanın altında ayakkabılarımı çıkarıp yavaşça ayaklarımı oynatmaya çalışıyordum. Emily'nin süper güçleri falan olmalıydı, yoksa böyle topuklulara nasıl dayanılırdı?

"Sen yeni-dönüşen olmalısın. Leo'ydu değil mi? Senin haberini aldık ve yeni birinin gelmesine çok sevindik!" dedi Hank. Yaşlı görünüyordu, en az altmışlarında olmalıydı. Belki de yetmişlerinde. Beyaz saçlarını atkuyruğu olarak toplamıştı. Leo'ya kocaman gülümsüyordu.

Leo yavaşça başını salladı. "Evet, teşekkür ederim Bay Gomez."

"Aa o ne biçim laf! Bana direk Hank de oğlum." dedi yaşlı adam gülerek.

Leo da güldü.

"Alışıyor musun?" dedi Hank.

Alec kulağıma, sadece benim duyabileceğim bir sesle fısıldadı. "Hank, kurtadam değil ama yıllarca büyü kitapları okuyup bunun üzerinde çalıştı." Ardından Leo'ya baktı. "O yetenekli biri. Hemen her şeye alıştı." dedi gülümseyerek.

Masada oturan Bruce ve Teresa gururle Leo'ya bakıyordu. Bu sırada masada karşımda duran orta yaşlı bir adam konuştu.

"Karanlık Savaştan bu yana sürümüz gittikçe büyüyor. Bu çok iyi..."

Masada bir sessizlik oldu. Bu cümleyi duyan herkes gerilmişti. "Stephen..." dedi konuşan adamın yanındaki kadın, ona uyarıcı bir şekilde bakarak.

Bu, masada oturan herkesin susmasına yol açmıştı. Letty ile ikimiz orada kurt adamlar hakkında en az bilgili olan kişilerdik ve birbirimize kafa karışıklığı ile bakıyorduk. Emily yanımızda değildi, Paul ile biraz önce gitmişlerdi. Alec'e baktım. Sadece, düz ve keskin bir şekilde ellerine bakıyordu.

Kafa karışıklığı ile Jake'e baktım; Mason'ın sandalyesine dayanmış, ayakta duruyordu. Ona bu da ne? dermiş gibi sorarcasına baktım. O ise sadece kafasını iki yana salladı.

Birkaç dakika sonra sohbet başka konulara dönmüştü. Vera ve Ed hakkındaki eski anıları konuşuyordu herkes. Sonra da yavaş yavaş herkes evine dönmek için ayaklandı. Ben de ayakkabılarıma daha fazla nasıl dayanabileceğimi düşünüyordum.

Alec, adlarını yeni öğrendiğim iki orta yaşlı adamla konuşuyordu, bu sırada Jake ve amcam da yanımda duruyorlardı.

"Amca?" diye fısıldadım yavaşça. "Bir şey sorabilir miyim?"

"Tabiki." dedi amcam gülümseyerek.

"Alec'e ne zaman geçmişiyle ilgili bir şey sorsam taş kesiliyor sanki." dedim. "Bu... bu o kadar kötü mü?"

ŞEKİL DEĞİŞTİRENLER: MühürWhere stories live. Discover now