19. bölüm: Alec'ten...

22.7K 1.5K 937
                                    

Arkadaşlar işte size küçük bir sürprizzz! Ahahah şaşırdınız dimi???? Bayrama özel, Alec'ten bir bölüm yazıp size sürpriz yapmak istedim!! Bir daha olmaz diyordum ama herkes çok istemişti...
Umarım bu bölümü çok beğenirsinizzzz❤️❤️❤️ (not: yanlışlıkla yüklediğim bölümün ismini değiştirmemiştim. O sonraki bölüm olacak 😂🤪)

Vee bjkkkkkkkkkkk 'ya yaptığı kapak ve video için teşekkür ederim!!!

~


Her şey yeniydi. Tüm hissettiklerim. Hareket edişim. Nefes alışım. O günden sonra yeni gibiydim. Buna alışmak zordu. Çok zor. Ama bir yandan da heyecan veriyordu insana. Artık bir amacım vardı çünkü. Sabah uyandığımda düşündüğüm biri vardı.

Bu ne kadar acı verse de, sonunda bir amacım vardı.

Gözlerimi açtığımda ormandaydım. Kurt halimde. Çimlere uzanmıştım. Uyuya kalmış olmalıydım. Bu insan halinde, normal bir uyku kadar iyiydi aslında. Hatta daha bile etkiliydi. Çok az uyuduğuma emindim, onun hiçbir lafını kaçırmak istemiyordum çünkü. Ama buna rağmen uzun uzun uyumuş gibi, enerjik hissediyordum kendimi. Uyumak istemiyordum çünkü o, uykusunda konuşuyordu. Ve bilmiyorum... onun söylediği bir kelimeyi bile kaçırmak istemiyordum.

Ama bazen... bazen kabus görüyordu. Ve bu çok can sıkıcı oluyordu. Çok.

Ayaklanıp bacaklarımı esnettim.  Ardından evime doğru koştum. Rüzgar tüm vücüdumun üzerinden akarken, rahatlamış hissediyordum. Kurt olmayı seviyordum. Hızı ve gücü seviyordum.

Evimin önüne geldiğimde insana dönüştüm. Şu an beni biri görür diye endişenmiyordum çünkü kimse bu saatte burada olmazdı. Evim çok ücra bir yerdeydi. Ve kumsala bakıyordu. Bu, burası hakkında en sevdiğim şeydi; çünkü canım istediğinde çıkıp sörf yapabiliyordum. Ve tabiki bir de manzara vardı... Evimin önündeki denizin ucundan yeni yeni görünen o güneşe baktım. Yeni doğuyordu. Saat büyük ihtimalle 6 civarında olmalıydı.

İçeri girdim. Burayı seviyordum. Denizin kokusunu ve penceredeki görüntüsünü seviyordum.

Burası iki katlıydı ama üst kat sadece bir odaydı. Yatak odam. Oraya doğru çıktım. Üstüme bir şeyler giyerken askıya asılı olan o elbiseye bakıyordum.

O altın renkli elbiseye. Onun üzerinde gördüğüm zamanı hatırladım.

Aklımdaki yüzü tüm dikkatimi dağıtıyordu. Olağandışı bir güzelliği vardı. Öyle göze batan, anında anladığınız bir türden değil. Ona baktıkça, onu izledikçe anladığınız bir güzellikti. Her şeyinde. Hareketlerinde, gülüşünde... Her şeyinde saklı olan o güzellik, ona ne kadar bakarsam bakıyim gittikçe daha da belirgin oluyordu.

O elbiseyi beğendiğini biliyordum. Bu; aynada kendine bakarken, gözlerinin o parıltısından belliydi. Ama almamıştı. Ve bunu yapmamayı düşünsem de ertesi gün gidip o elbiseyi almıştım. Ve şimdide orada, askılığımda asılı duruyordu öylece. Gözlerimi elbiseden çektim hızla.

Acınası durumdaydım.

Ve evden çıkarken yine istemeden tedirgin oluyordum. Bu hiç benlik değildi.

Ama bugün onu ben alacaktım.

Ve onun evinin önünde, arabama yaslanmış beklerken her zamankinden çok daha kötü hissediyordum. Aklıma ona mühürlendikten sonra buraya ilk gelişim geliyordu. Ve bana bakışı. Benden nefret eder gibi. Ona doğru yaklaştığım anda benden uzaklaştığı o an... O an, beynimi her saniye avlıyordu. Kalbime saplanan bir mızraktı o an.

ŞEKİL DEĞİŞTİRENLER: MühürWhere stories live. Discover now