55 - Çare Arayışı

2.3K 206 26
                                    

55 - Çare Arayışı

"Bunu yapmak istediğinden emin misin Mehir?"

"Eminim anne." dedim sırt çantama yedek tişört atarken. "Bunu da denemeden pes edemem."

Aklımdan bir yol olarak geçirmeye cürret bile etmediğim şeye başvurmaya karar vermiştim. Davetiyeyi gördüğüm an bunu da yapmadan vazgeçersem kendimi asla affetmem demiştim. Her ne kadar bana boşa kürek çekmek gibi gözükmüş olsa da bu sefer beni kamçılayacak bir şey vardı: Tolga'nın gözleri, Tolga'nın sesi, Tolga'nın dokunuşları, Tolga'nın öpücükleri...

"Çok tehlikeli bu biliyorsun değil mi?" Göz devirdim. "Anne, bunu bana ilk siz önerdiniz. Her şeyi göze aldık sanıyordum."

"Biz aldık ama... Senin için korkuyorum. Biz kalan son zümrütleriz Mehir ve soyu devam ettirebilecek kadar genç bir tek sen varsın. Olur da başımıza bir şey gelirse bu felaket olur."

"Ben antrenmanlıyım anneciğim, bugüne kadar çok kez öldürülmek istedim." Sonra çantamın fermuarını çekerek "Hazır mısınız, bir an önce gidelim." dedim.

"Hazırız."

Aşağı indiğimde babamın asasını cilaladığını gördüm. "Hadi!" dediğimde cilasını tamamlayıp asasını askısına yerleştirdi.

"Hazır mısın Mehir?" Başımı salladım. "Hem de hiç olmadığım kadar."

"Bir dakika!" Annem telefonunu çıkarıp bir şeyler yaptı ve cebine koydu. "Deniz'e haber vereyim ki endişelenmesin."

Annem ve babam bir yandan elimi tuttu. Üçümüz de düşündüğümüz yere ışınlanırken geçen sefer de keşke böyle gelebilseydik diye düşündüm ama gelemezdik. Bu bölgede özel koruma büyüleri vardı ve yalnızca yeşil asa sahipleri ışınlanabilyordu, diğer renk asa sahipleri farklı yollarla gelmek zorundaydı.

Kendimi aylar önce geldiğimiz kurak bölgede bulduğumda derin bir nefes verdim. Bu sefer başarmak istiyordum, onlara hiç olmadığım kadar çok ihtiyacım vardı.

"Hazır mısın canım?" Başımı salladım. Önceki gelişimizde yaptığımız gibi koruma büyülerini kaldırdık ve ilerlemeye başladık.

"Tertemiz kalple saklı olanı görmek istiyorum." diye mırıldanıp asamı etrafa tuttum. Evler meydana çıkarken annem "Şu Cihan akıllı adam." dedi.

Kimse dışarı çıkmamıştı. "Eee, şimdi ne yapacağız?" diye sordum annemlere bakarak. "Bence bir kapıyı çalalım."

"Direkt suratımıza uğursuzluk yeriz. Başka bir şey düşünelim."

Babam sırıttı. "Ben buldum." Merakla ona baktığımda sesini yükseltti. "Umudun rengi ve temsil ettiği şey adına!"

Afallayarak babamı izlerken annem "Bu yeşil asalıların sloganı." diye açıklama yaptı. Bundan hiç haberim yoktu, kimse bana söyleme zahmetine girişmemişti anlaşılan.

Kapılardan biri açıldı yavaşça. İçeriden yaşlı bir kadın çıktığında ona gülümsedim. "Merhaba!" dediğimde arkasındaki amca da gözüktü.

"Burada ne arıyorsunuz? Siz kimsiniz?"

"Ben birkaç ay önce gelmiştim. Mehir Güzduman." dediğimde kadın şaşırdı. "Mehir Güzduman mı? Sahi mi?"

Başımı sallayıp asamı gösterdim. Zümrütün koyu rengini gördüklerinde amca ve teyzenin yüzü aydınlandı. Tamamen dışarı çıkıp yanımıza yaklaştılar.

"Bu da annem Irmak Güzduman ve babam Bahadır Güzduman." Kadın annemle babama baktı. "Ama Güzdumanlar- Ölmemiş miydi yavrum?"

"Uzun hikaye teyzeciğim ama öncelikle hepinizle konuşmak istiyoruz." dedi annem nazikçe.

𝐒𝐎𝐘𝐋𝐔 𝐀𝐕𝐈Where stories live. Discover now