36 - Saldırı

3.3K 259 53
                                    

36 - Saldırı

Medya: Tolga💚

"Tarık'la konuştum. Nişan olayı hakkında bir bilgisi yok ama aileler tanışmış, istihbarat için elbette. Kızın babası Tolga'yı beğenmiş ve nişanlamak istiyor olabilir."

Annemi dinlerken yüzümü astım ve suları ayağımla ittim. "Nişanlar mı peki? Tarık Bey izin verir mi?"

"Bu iznin Tarık'tan çok Tolga'ya kaldığını düşünüyorum canım." Gözlerimi devirdim. Denize ayaklarımı sokmak bile beni rahatlatmıyorsa daha ne yapabilirdim keyfimi yerine getirmek için?

"İyi de durum böyleyken, yani onların durumu, Tolga'yı ikna edebilir."

"Bilmiyorum canım ama ben sanmıyorum. Zaten kırmızı asalılar arasında Tarık Özkan'ın yeri çok değerli, her bilgiye rahat erişimi var, nişan gibi bir şeye girişeceğini sanmıyorum."

"Umarım haklısındır anne." dedim.

"Sen üzülme, bir bilgi gelirse sana haber veririm." dedi.

Telefonu kapattığımızda kıyıya yaklaşmış bir balık ayağımın etrafında dolanarak beni gıdıkladı. Onu hafifçe derin bölgelere geri ittim ve suyla oynamaya devam ettim.

"Mehir!" Cesur'un sesini duyduğumda arkamı dönüp ona gülümsedim. Gözleri güneşten kısılmış, bana doğru geliyordu tüm yakışıklılığıyla.

"Merhaba." dedim yanıma vardığında. Denizin içindeki çıplak ayaklarıma baktı. "Daha marttayız hasta edeceksin kendini." dedi.

"Bir şey olmaz." Bir süre sessizce suyu izledik. Sonra Cesur derin bir nefes verdi. "Şey diyecektim... Sen Küçük Uğursuzluklarda benden daha iyisin, bana son işlediğimiz yerleri gösterir misin?"

"Tabii." dedim. "Harika, ben asamı alıp gelsem olur mu o zaman?" Başımı salladım.

Cesur gözden kayboldu. Bir şarkı mırıldanıp Cesur'u beklerken "Aslında sesin epey güzelmiş." diye bir ses geldi.

Bir adamla göz göze geldiğimizde gerildim. Göz korkutma için kırmızı asasını ortalığa çıkarmıştı. Elim pançomun altındaki asama gitti.

Okula girmeyi nasıl başarmıştı?

"Teşekkürler." dedim asamı sıkıca kavrarken.

"Bir daha kimsenin o sesi duymayacak olması ne yazık." Dudaklarını büktü alayla. Evet, niyeti belli olmuştu.

"Buna kim karar verdi? Sen mi?" İçten bir kahkaha attı sözlerime. "Bana senin epey yürekli olduğunu söylemişlerdi, haklılarmış. Yerinde başka bir yeşil olsa çoktan tabanları yağlardı."

"Eh, ben sıradan bir yeşil asalı değilim. Bir zümrütüm."

Ve o an asamı çıkarıp sözsüz bir uğursuzluk fırlattım. Sözsüz büyülerde iyileştiğim için mutlu olmuştum şu anda.

Kırmızı asalı büyümü def edip başka bir büyü attı. "Birinci sınıfa göre gayet iyisin." dediğinde "Beni övmeye mi geldin öldürmeye mi? Bir karar ver." dedim.

"Ölmeden güzel sözler duy istedim, iyilik de yaramıyor." Gözlerimi devirdim. Bir büyü daha attım. Büyüm omzuna çarpıp sakatladığında yüzü buruştu ama bana mavi bir büyü yolladı. Kalkanla kurtuldum büyüden.

Arkamdan gelen bir büyü kulağımın yanından geçtiğinde arkama döndüm. Başka bir kırmızı asalı daha gelmişti. Biri önümde biri arkamda dururken kapana kısılmıştım.

"Ne o, güvenin bir anda buz oldu?" dedi ilk kapıştığım büyücü. "Ben onu alev alev yakmayı da bilirim." dedim ve alev toplarımı ikisine gönderdim.

𝐒𝐎𝐘𝐋𝐔 𝐀𝐕𝐈Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin