22 - Misafir

4.4K 313 127
                                    

22 - Misafir

Okula gidecek arabaya özlemle bakarken Demir bana dönüp gülümsedi. Artık ela gözleri benim için boş değildi, kendimi görüyordum orada. Annesini. Annemi. Kanımı. Karşılık olarak ona gülümsediğimi görünce gülümsemesi tüm yüzünü kaplayacak kadar büyümüştü.

"Özledin mi?" diye sordu otobüse bakışlarımı kast ederek. "Çok." dedim. Annemler birazdan burada olacaklarını söylemişlerdi ve ben onları bekliyordum. Tabii bizim çocukları da arıyordu gözlerim.

Teyzem kolunu omzuma dolayarak "Aramayı unutma, arada haber ver." dedi. Başımla onayladım.

"Mini mini bir kuş donmuştur pencereme konmuştur. Aldım onu içeriye cik cik cik cik ötsün diye." diye tekerleme söyleyerek arkamdan belime sarılan kolları hissettiğimde bu kişinin kim olduğunu çok iyi anlamıştım.

Başımı yanıma çevirip mavi gözlerle karşı karşıya geldiğimde birbirimize sırıttık. "Atlas ne haber bebeğim?" dediğimde kıkırdayıp kollarını benden çekti. "Harika! İhtiyacım olanın iki haftalık bir tatil olduğunu biliyordum. Sen nasılsın?"

"Uykulu." Güldük. "Az önce kızları gördüm, birazdan bizi bulurlar muhtemelen." dedi.

Demir "Ben de yavaştan kaçayım bizimkilerin yanına, okulda görüşürüz." dedikten sonra eğilip yanağımı öptü ve gözden kayboldu.

"Demek kuzen ha?" dedi Atlas sırıtarak. Onlara mesaj atarak her şeyi anlatmıştım ve grup yıkılmıştı adeta. "İlginç değil mi?"

"Aslında ilginç değil, düşününce birbirinize benziyorsunuz tip olarak. Eh ikiniz de yeşil asalı olduğunuza göre..."

"Of, Cesur'u gördün mü?" diye sordum etrafa bakınarak. Demir'den ve akrabalığımızdan bahsetmektense onun adını anmayı tercih ederdim. Atlas "Sen cidden bakar körsün. Karşına baksana." dediğinde gözlerim bize doğru gelen sevgilimi gördü ve kalbim durdu.

Yanımıza gelince kollarımı açtım. Beni kollarının arasına alıp yerle bağlantımı kesti ve yüzümü öpücüklere boğmaya başladı. Kıkırdamalarım arasında Atlas'ın "Öğğ, ölmeyi hiç bu kadar yoğun arzulamamıştım." sözlerini duydum ama sevdiğimin öpücüklerine öpücüklerle karşılık vermekle meşguldüm.

En sonunda dudaklarımız birleştiğinde Cesur beni yere indirdi ama belimdeki ellerinin baskısını hissedebiliyordum. Dudaklarımı aralayıp beni tutkuyla öptüğünde iç çekme ihtiyacı duydum. Ne kadar birbirimize dolanmış bir şekilde öpüştük bilmiyorum ama ayrıldığımızda Cesur'un dudakları kıpkırmızıydı ve derin nefesler alıyordu. Dudaklarını başıma bastırıp bir süre durdu.

Etrafa bakındım. Atlas gitmişti. "Aaa, bizim çılgın nerede?" dediğimde "Yalnızlığına ağlamaya gitmiştir belki." dedi Cesur. Kıkırdadım.

Merve tiz çığlıklar atarak kollarıma atıldığında gülümseyerek ona sımsıkı sarıldım. Sonra Sude'ye, sonra da Lara'ya. Cesur kızlara başıyla selam verdi.

"Tatiliniz nasıldı?" diye sordum. Merve iç çekti. "Çok sıkıcıydı. Keşke okulda olsam dedim devamlı."

Lara omuz silkti, Sude "Yattım." dedi açıkça. "Sizin tatil nasıldı?" dedi Merve imayla.

Cesur bana sırıtarak baktı. "Mükemmeldi." dedi. Ben de ona sırıttım.

"Haydi çocuklar! Herkes arabalara!" diye bağıran sesleri duyunca otobüslerimize ilerledik. Arkama bakıp "Annemleri görmedim." dedim hüzünle.

"Arabaya binince ararsın, üzülme." diyerek itti beni Merve. Otobüste kendimize yer bulup oturduk. İlk günkü gibi Lara ile yan yana oturuyordum.

𝐒𝐎𝐘𝐋𝐔 𝐀𝐕𝐈Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum