18 - Evim Güzel Evim

4.9K 346 68
                                    

18 - Evim Güzel Evim

Eve dönmek.

Kulağa Cennet'te söylenen yumuşak bir melodi gibi geliyordu. Evim. Ailem. Barış, annem, babam, uzun zamandır ders temposundan göremediğim Beril ve tatile gitme günü yaklaştıkça yüzündeki sırıtış büyüyen Cesur. Eve dönüyordum.

Otobüse bineceğimiz günden önceki akşam yemeğine mutfak çalışanları daha da özenmişti sanki veya buradan kısa süreliğine ayrılacak olmanın verdiği buruk his bize yemeklerin olduğundan da güzel gelmesini sağlıyordu.

Erkekler sandalyelerini çekip masaya oturdular. Atlas "Miniminicik kuşum, duyumlarıma göre Cesur'u eve atıyormuşsun." dedi.

"Miniminicik kuşum?" dedi Cesur yüzü buruşmuş bir şekilde. "Nesin sen, Mehir'in sevgilisi mi?"

"Hayır kardeşim, o şeref sana ait. Maalesef ben Mehir'i tavlayamadan arkadaş bölgesinde kaldım." dediğinde kahkaha attık. Cesur kaşlarını çatarak ona baktı. "Şaka yaptığını bilmek bile beni nasıl geriyor anlatamam Atlascığım. Gerildiğimde hoş olmaz biliyorsun."

Atlas umursamazca omzunu silkti ve mercimek çorbasının tenceresinden kepçeyi alıp kasesine döktü. "Eee, Beytürklerin evinde Cesur'u neler bekliyor?" diye sordu Efe.

"Korku, vahşet, dehşet, felaket, kıyamet." diye sıralamaya başladığımda Cesur "Sen geriliyor musun?" diye sordu.

"Yoo, yalnızca senin adına biraz endişeliyim. Evde seni neler bekliyor benim hayal gücüm bile yetmiyor." diyerek ağzıma ekmek attım.

"Ölecek değilim ya."

"Ölmek için yalvartmazlar umarım." dediğimde "Ben kolay pes etmem." dedi ve göz kırptı.

"Adam haklı, Nilsu'yla öpüşen adamı hiçbir şey yıldıramaz." Ve bu sözlerden sonra gözler bana döndü. Merve "Özür dilerim!" dedi can havliyle ama sessiz kalıp yutkundum. Her ne kadar haklı gerekçeleri olsa da bu gerçeği gözden gelmek anlamsızdı.

Gülümseyerek başımı kaldırdım. "Doğru, bir balığın ona yapışmasına dayanabilen adam on altı yaşındaki bir çocuğa da dayanabilir." dediğimde herkes derin bir nefes alarak güldü.

"Bir şey olmaz. Eee ben nerede yatacağım?" dediğinde "Koynumda." dedim. Heyecanla bana baktı. "Sahiden mi?"

"Aynen Cesur, hatta babam gelip seni çıplak elle boğsun diye gerekçe vermeye çalışıyoruz adama." Şaka yaptığımı anladığında dik dik baktı. "Evde misafir odası var, orada yatacaksın."

Atlas "Siz şimdiden laf dalaşına girdiniz. Tatilden döndüğümüzde ayrılmış olmayasınız?" dediğinde "Gerçekten Mehir'de gözün olduğunu düşünmeye başlıyorum artık." dedi Cesur.

Atlas bana çapkınca göz kırptı ve ben de ona gülümsedim. Maviş gözleri muzip pırıltılarla yanıp sönüyordu.

"Eve gitmek için sabırsızlanıyorum!" dedi Sude neşeli bir sesle. "Ben de." dedi Merve ona katılarak.

"Valla sabırsızlandığım tek şey istediğim saatte uyanacak olmak. Her sabah altı buçukta kaldırılmaktan yıldım." dedi Efe. Bu konuda o kadar haklıydı ki. Göz pınarlarımda yaş kalmamıştı her sabah ağlayarak kalkmaktan.

Lara "Ufuk geldi!" dedi Merve'ye heyecanla. Merve bir anda ayağa fırlayıp bir yöne ilerlediğinde arkamı dönüp onu izledim. Ufuk Merve'yi görünce olduğu yerde durup onun gelmesini bekledi.

Merakla ne olacağını bekliyorduk. Merve kıpkırmızı bir yüzle Ufuk'a bir şeyler söylediğini gördüm. Biraz konuştular sonra Ufuk hafifçe güldü ve birbirlerine veda edip ayrıldılar.

𝐒𝐎𝐘𝐋𝐔 𝐀𝐕𝐈Where stories live. Discover now