4 - Ceza Sürprizi

8K 612 124
                                    

4 - Ceza Sürprizi

"Kalkma vakti! Kalkma vakti!" diye bağıran bir ses odada yankılanmaya başladığında ellerimi gözlerime bastırıp iç çektim. Daha uykumu tam alamamıştım ki! Ancak bize uyanmamızı söyleyen ses gittikçe arttığı için gözlerimi açıp yatakta doğrulmak zorunda kaldım. Etrafa bakınıp "Bu ses nereden geliyor?" diye sorduğum an ses kesildi. Gözlerimi devirip tekrar başımı yastığa koyduğum an "Kalkma vakti! Kalkma vakti!" sesi tekrar odayı doldurdu. Hırsla ayağa kalktığımda giyinmekte olan Merve ve Sude gülmekten kırılıyordu.

"Bu bir büyü. Bir çeşit alarm görevi görüyor ama normal alarmdan tek farkı senin kalktığından kesinlikle emin olana kadar susmuyor." dedi Sude. Yüzümü asarak dolabıma gittim ve formamı çıkarıp üzerime geçirdim. Asamı elbiseme takıp düşmeyeceğinden emin olmak için aşağı yukarı çekeledim ama sağlam duruyordu. Düz saçlarımı hızlıca tararken "Ders programı gelmiş!" dedi Merve. Toplaşıp baktık. İlk dersimiz Temel Büyüler'di. "En alt kattaki dersliklere inmemiz gerekiyor." dedi Lara. Ders programının altına not olarak yazmışlardı.

"İnelim o zaman, bir an önce kahvaltı edip ilk derse geç kalmayalım. Hocaları tanımıyoruz sonuçta. İyi yerler de bulmalıyız anladığım kadarıyla altmış kişiyi alacak kocaman bir sınıf olması gerekiyor ve uzaktan hiçbir şey duyulmaz." Aşağı inip dün gece girdiğimiz odaya girdik. Masalar dolmuştu. Dört kişilik boşluk olan birine oturup tabaklarımıza masadaki kahvaltılıklardan doldurmaya başladık. "Acaba bu yılki öğrenciler nasıl? Geçen yılkiler felaketmiş." dedi Lara.

"Nereden biliyorsun?" diye sordu Sude.

Lara omuz silkti. "Babam Yönetim Kurulu'nda üst düzey çalışan. Başlarını çok ağrıtmış geçen yılki öğrenciler, sürekli evde şikâyet ediyordu." dedi. Hevesle "Baban üst düzey çalışan mı?" diye sordum. Başıyla onayladı. Gülümsedim. Çok mutlu olmuştum, babası da muhtemelen beyaz asa kullanıyordu ve buna rağmen çok iyi bir yerdeydi. Her şeyin asa rengi olmadığını öğrenmek hoşuma gitmişti.

"Ne yapıyorlarmış ki?"

"Sürekli şaka yapıyorlarmış, dersleri kaynatıyorlarmış, kopya zaten gırla, birbirleriyle çatışıyorlarmış falan filan." dedi Lara. "Bu yılkiler fena değil gibi." dedi Merve. Başımla onu onayladım. "Bir tek şu Batuhan mıdır nedir o ve onun küçük çetesi arızalı gibi duruyor ama çürükler hep olur." dedim.

Kahvaltı edip gülüşürken etrafa göz attım. Masamızda oturan diğer gruba gözüm döndüğünde dün gece gördüğüm çocukla göz göze geldik tekrardan. Kahverengi gözlerine ışık vuruyordu ve ışıl ışıl gözüküyordu. Bana anlayamadığım bir bakış atıp önüne döndüğünde ben de kızların konuşmasına tekrar daldım.

"Of ben en çok Temel Sağlık'tan korkuyorum. Hiç bakamıyorum böyle şeylere. Kan görünce bile içim fena oluyor hatta görmeyi bırak biri omurga sisteminden bahsedince kendi omurgam kırılıyormuş gibi hissediyorum." dedi Lara omuzlarını gevşeterek.

"Sakin ol, elimi tutarsın." dedim şakayla karışık, o da güldü.

Merve kolundaki saate bakıp "Hadi gidelim, anca gideriz." dedi. Kahvaltıdan kalkıp sınıfa giderken ablamla karşılaştık. Yanındaki arkadaşları da bana el sallarken gülümseyerek sınıfa girdim. Sınıf amfi gibiydi. Birkaç kişi gelmişti. En önde oturanlardan biri de Batuhan'la Nilsu denen kızdı. Onların oturduğu yerin biraz uzağına oturduk. Nilsu "Hıh." diye duyabileceğimiz şekilde ses çıkardığında umursamamaya çalıştım.

Kızlarla gülüp konuşurken bir ses aramıza sessizlik soktu. "Bayan Soylu, bakıyorum da kendine pek soylu arkadaşlar edinememişsin ha?" Dönüp baktığımda Nilsu'nun büyük ve neredeyse tamamen yuvarlak gözlerini bana dikmiş, balık dudaklarıyla konuştuğunu gördüm. "Bizim soylu anlayışlarımız seninle farklı. Benim için soyluluk zekâdan geçiyor, yani o yüzden seninle arkadaş değilim." dediğimde kızlar kıkırdadı.

𝐒𝐎𝐘𝐋𝐔 𝐀𝐕𝐈Where stories live. Discover now