BEAUTİFUL MEMORİES-4

369 24 1
                                    

Vampir kadının adının Elsa olduğnu öğrenen ben Elsa ile reflekslerimi ölçüyorduk. Karnıma bir kaç yumruk yedikten sonra yere yığıldım ,bu işi istemiyordum. Elsa beni süzdükten sonra "dinlenmeniz ,yemek yemeniz ve üzerinizi değiştirebilmeniz için size zaman tanıyacağım ,daha çok acemisiniz" dedi. Kadına 'ne demeye çalışıyorsun' diye bakıyordum ki aramıza Kevin girdi ,bana gülümseyip elini uzattı. Bir eline bir suratı arasında gidip gelirken kendim kalktım yerden. Evime doğru ilerlerken arkamdan Kevin'ın sesini işittim "bu iş bitene kadar burada kalacağım". Arkama hızla dönüp ona baktım ,ciddiydi. Hemen yanına gidip bağırdım "SEN BURADA FALAN KALAMASSIN ,BIRBİRİMİZDEN NEFRET EDİYORUZ VE AYNI EVDE KALACAĞIZ HAH ÇOK KOMİK ,HEMEN EVİMDEN GİDİYORSUN SENİ ADİ PİSLİK" . Kevin sırıttıktan sonra sakin ses tonuyla "evet diyen sensin aptal ,sonuçlarına katlanacaksın" dedi ,sinirlerimi tavan yapan bu söze karşı sinirden çığlık attım. Kevin donduğunda sinirle olduğum yerde tepindim. Arkamdan gelen Elsa'nın sesini takmayarak odama çıktım ,kapıyı açmamla odamın dağılmış ,bazı eşyalar parçalanmış ve kırılmış bir şekilde gördüm. Bunu kim yapabilirdi? Tabiki de Kevin yapacak başka kim yapabilir ki. Aşağı sinirle inip Kevin'ın yanına ilerledim ,bir tekme attıktan sonra donan Kevin yere düştü , "SENDEN NEFRET EDİYORUM" diye ona karşı bağırdığımda ,tabiki hiç bir tepki alamamıştım ,sinirden çığlık attığımda Elsa yanıma gelip beni tuttu. İçeri zorla sürüklemeye çalıştığında ,onu ittirip yeri boylamasını sağladıktan sonra Kevin'a döndüm ,yerde kıpırdamadan yatıyordu. Elsa yanıma gelerek konuştu "eğer fazla çığlık atarsanız bir kişiye karşı ,onun yavaş yavaş ölümüne yol açarsınız kraliçem". Kevin'a doğru eğilerek nabzına baktım ,atıyordu ,demek sadece bayılmıştı. Karnına tekme attıktan sonra bedeninin her bir yanına tekme attım. Nefret ediyordim ondan. Pislik piçin tekiydi. Son tekmemi yüzüne geçirdiğimde Elsa kolumdan tutarak "ne kadar vurursanız vurun ,hiç bir şey olmaz çünkü bedeni iki dakilada bir yenileniyor ,yani ne yara ne de başka bir şey olmayacak boşuna yapıyorsunuz bunları ,kendinizi yormayın kraliçem" dediğinde çığlık attım. Kevin gözlerini hızla açıp bana baktığında ,tırsmıştım. Kevin'a son bir kez baktıktan sonra yüzüne tükürdüm ve arkama bakmadan eve girdim. Odamın kapısını açıp içeri girdikten sonra ardımdan kapıyı kapatıp kilitledim. Nevresimleri yırtılmış yatağıma giderek oturdum ,sinirim üzerimdeydi. Yatağımın yanındaki küçük fiskosun üzerinde duran çerçevede annem ile babamın tek fotoğrafı bulunuyordu ama şimdi ise annem ile babamın fotoğrafı yarısına kadar yanıktı. Yanmış fotoğrafı elime aldım ,yakılan yer sıcaktı daha. Bu sıcaklığın gelmesi normal değildi yani bu oda biraz önce herkes bahçedeyken yapılmıştı ,ama bu nasıl olur?, neredeyse ortalama bir havuz büyüklüğünde olan odam iki dakika içinde nasıl böyle bir hal alabilirki ?. Hemen ayağa kalkıp odaya göz attım ,yırtıklar pek makas veya el aleti vb. bir şey ile kesilmemişti. Dolabım açıp içine baktım ,hiç bir kıyafetim ellenmemişti. Yatağıma ilerleyip yırtıklara baktım bunlar kesik kesikti ve sıralıydı aynı bir hayvanın pençesinde bulunan keskin tırnakların bir yeri kesmesi gibiydi. Kevin'a bir özür borçluydum galiba ,evet kesinlikle bir özürü hakediyor. Cildime işleyen soğuk ile cama ilerledim ,odam ikinci kattaydı ve ev dört katlıydı ,camı kapatmak için camın kulbunu tuttup dışarı baktığım daduvarda pençe izleri vardı ,boyayı kaldırmıştı. Hızla odanın kilidini açıp dışarı çıktığımda Kevin'a çarptım ,ikimizde yere yığıldığımızda inledim. Tekrar ayağa kalkıp gidecekken Kevin'ın bileğimi tutmasıyla ne diyeceğini bekledim. Kevin ayağa kalkıp "konuşmamız lazım ,acil" dedi. Ona karşı çıkıp konuştum "benim söyleyeceğim şey tam şurada ve burası benim evim beni bir yerden bir yere sürükleyemezsin. Burada benim hükmüm geçerli !" ,Kevin sakin bir şekilde odama girdiğinde donup kaldı ,hemen bana dönüp sinirle "bunu bana sinirlendiğin için mi yaptın? Sen koca bir aptalsın kızım ,KOCAMAN ,AKLISIZ BİR APTAL" diyip sonlara doğru sesini yükselttiğinde bende istemsiz olarak bir burukluk uyandırdı ,fısıltı şeklinde çıkan sesimle "hayır ,bunu bir vampir ya da kurt adam yapmış olamalı ,ben sen yaptın sanmıştım ama ikimizde bu yapılırken aşağıdaydık ,sanırım annem ile babamdan kalan son fotoğrafı yaktılar" dediğimde Kevin bana sinirle bakıp "yalan söyleyecek kadar düştün ha sürtük" dedi. Önümden geçerken onun duymayacağı bi şekilde içimdeki buruklukla fısıldadım "hayatım boyunca bana inan kimse yoktu ve şimdide olmayacak". Kevin benden bir adım uzaklıktayken durdu ,herhalde benim dediğimi duymuştu ,bana dönecekken hızla odama girip kapıyı kilitledim. Kapıdan uzaklaşıp camıma gittiğimde ,annem ile babamın fotoğrafını elime alıp okşadım ,bir ucu yakılmıştı ama bütün fotoğrafın sadece annemin bel kısmı siyahlamamıştı. Sessizce ağlamaya başladım. Annem ile babamın fotoğrafının yakılnasına üzülmüştüm sadece ,kapımın tıklatılması ile kendimi toparlayabildiğim kadar topladiktan sonra sesimi düzelttim ve "kim o?" diye soru yönelttim kapının arkasındaki kişiye. Kapının arkasındaki kişi "illa söylemem gerekiyorsa ,ben Kevin" dediğinde o kişinin Kevin olduğunu anlayıp ses çıkartmadan kapıya yaklaştım ve "üzgünüm ama buraya boş yere suç atanlar giremez ,niye üzgünüm ki ,üzgün falan değilim ben ,bunu hakettin" dedim. Kevin bir iç çektikten sonra konuştu "tamam biliyorum haksızım ama ilk gördüğünde bunu bir insan yapmış diyorsun ve suçluyorsun ,sen beni suçladın ben seni suçladım ,ödeştik". Yalandan kahkaha attıktan sonra "ödeşmek ?,ben senin yanına özür dilemeye geliyordum ya. Sence ödeşmiş gibi mi gözüküyoruz. Ben pek sanmıyorum" dedim. Güçlü ve derinden bir iç çektikten sonra kapıyı tekrar tıklattıktan sonra "tamam ödeşmemişiz ,aç kapıyı bari öyle ödeşelim" dedi. Kapının kilidini yavaşça ve tereddütlü bir şekilde açtıktan sonra Kevin bana bakarak içeri girdi. Etrafa göz gezdirip konuştu "güzel dizayn etmişsin ,yazık olmuş ,annen ve babanın fotoğrafına bakabilirmiyim?". Hafif kafamı sallayıp odanın kapısını kapatarak fotoğrafa yöneldim ,Kevin arkamdan geldiği için fotoğrafı alıp olduğum yerde durdum ve Kevin'a döndüm ,Kevin fotoğrafı hemen alıp inceledi ,üzerinden siyah bir şeyi tutup kaldırdığında fotoğraf eski haline geldi ,hey ne oluyor burada? ,o ne?. Kevin fotoğrafı bana gösterip "sanırım bir göz yanıltması yapmışlar yani şu küçük siyah çıkıntıyı görüyormusun işte o bir alet ,bu genellikle eskiden kullanılırdı ,bir şeyin üzerine koyarsın sonra çevirirsin ve bir dakika bekleyip onun bu şeyi simsayah yapmasını izlersin ,bunu yapanın bir acelesi varmış yani o sırada sen odaya geliyormuşsun. Peki bunu neden kullandı ki? Yani yakabilirdi de fotoğrafı ,veya dolabındaki kıyafetleri ,veya odanı. Sana yakın birisi olsa gerek veya seni tanıyan birisi ,bir düşün"dedi. Ama benim tek bir arkadaşım vardı o da zaten Amanda idi. O da böyle şeyler yapacak kadar akıllı bir insan değil yani. O da benim gibi birisi. Stres ve sinirden dolayı gözlerimden yaşlar süzülmeye başladığında ,kendimi alı koyamayıp yukarı doğru bakıp çığlık attım ,kafamı tekrar aşağı indirip Kevin'a baktığımda orda yoktu etrafıma bakındığımda yanımda durmuş kollarını açmış sarılmamı bekliyordu ,daha kuvvetli ağlamaya başladığımda geri geri gittim Kevin benimle beraber adımlarını bana attığı için sonunda beni duvara kadar getirerk sıkıştırdı. Hızla yanıma gelip sarıldığında nedensize mutlu olmuş ve ağlamam kesilmişti. Hızlı nefes alıp verişlerim artık kendini sakin nefes alıp verişlerime bırakmıştı ,Kevin beni daha sıkı sardığında vücudumda kalan son enerjiyi ağlamaya harcadığım için uykum gelmeye başlamıştı bile. Başım istemsizce Kevin'ın omzuna düştüğünde uykuya kucak açarak bana gelmesini sağladım...

***

Gözlerimi araladığımda evin salonunda uyuyordum ve güneş yerini aya bırakmak üzere son hamlelerini yapıyordu. Yanıma gelen Kevin bana gülümseyip "uyandın mı aptal?" dediğinde kendimi tutamayıp "hayır daha uyuyorum" dedim. Kevin bir kahkaha patlattığında sırtıma ona dönüp uyumaya çalıştım. Kevin bir iki dakika sonra uyuyup uyumadığıma baktıktan sonra yanağımı öpüp "iyi geceler" dedi. Ben olayın şokundayken üzerime örtülen pike ile şoku atlatmaya çalışıp uyumaya çalıştım. Ne yazık ki uyuyamayan ben aklımdaki sorular ve açık gözlerle koltukta diğer tarafa döndüm. Karşımda bana bakan ve dibimde duran iki çift gözü görünce çığlık attım. Donan adam ben koltukta doğrulunca yere düştü ,sesten salona yeni giriş yapan Elsa ,Kevin ve Kevin'ın eğitmeni olan Dylan'a bakıp korkudan titreyen bedenimi üstümde duran pikeye sardım. Kevin yanımdaki boşluğa gelip oturduktan sonra bana sarıldı ,titreyen bedenim artık dayanamayıp Kevin'a sarılmamı sağladı. Görüş açımda bize bakan Elsa ve Dylan'ı görünce onları izledim ,ikiside bize bakıp gülümsedikten sonra birbirlerine dönüp sarıldılar. Dostça bir sarılma gibi gözüküyordu ama Elsa'nın gözlerini kapatmasıyla anlaşılan gizli şeylere burukça gülümsedim. Kulağıma gelen fısıltıdan öte çok sesiz bir ses şöyle diyordu; "tek isteğim seninle ve çocuklarımızla mutlu olmak". Bu ses kimden gelmişti? Kime aitti? Bemimle mi mutlu olacaktı? Bu öylesine bir sesmiydi acaba?...

BEAUTİFUL MEMORİES (Jelena)Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt