BEATİFUL MEMORİES-8

114 11 2
                                    

Kevin'ın dediğine şaşırmıştım ,sorusuna cevap olarakta "Kediler ,kedileri takip ettim bir şey istiyor gibiydiler bende onları takip ettim sonra bu kolyeyi buldum" dedim. Kevin ifadesiz suratıyla bana baktıktan sonra konuştu "Bak bu kolye sahibini bulmazsa eğer bulan kişiye uğursuzluk getirir". Aklıma gelen fikirle "Parçalayalım bizde" dedim. Kevin soğuk bir sırıtma yolladıktan sonra "O kadar kolaymı sanıyorsun ,bunu herkes denedi" diyip yatağa iyice yayıldı ve "Gelip yatacakmısın? Benim uykum geldi" dedi. Yanına geçip yattım ,sırtım ona dönüktü ,artık ne kadar yorulmuşsam hemen uyuverdim...

Sabah

Bazı sesler ile gözlerimi açtığımda Kevin dik dik bana bakıyordu ,Elsa odaya aceleyle girdi ve "O kolyeden nasıl kurtulacağımızı bulduk ama bu bir şifre şeklinde yani çözülmesi gereken bir söz ,söz aynen şöyle 'ağaçlar var ardında ,koyu mavi gökyüzü altında ,sarılar seni yönlendirecek beyaz taşın altına. Melektir onun sahibi ,tek bir işareti açar gizli madeni ,gözler görmez lacivertin öfkesini' ". Saçma bir kaç sözden ibaretti ,Kevin düşünmeye başladı ve mırıldanarak sözü tekrarlıyordu ,birden aklına bir şey gelmiş olacak ki heyecanla konuştu "Koyu mavi gökyüzü ,bu geceyi simgeliyor ,sarılar seni yönlendirecek bu söz ise güneşi anlatıyor ,beyaz taşın ne olduğunu tam çözemedim ,doğumuzda ardında orman olan bir yer var mı?". Kimse bir şey söylemiyordu ben düşündüm. Bir orman vardı doğumuzda değildi ama bir orman vardı ,"Bir orman var ama doğuda değil batıda". Dylan'da odaya girmişti artık herkes bana odaklanmıştı "ormanın adını bilmiyorum sadece küçükken orada bir kulübemiz vardı". Yataktan kalktım ve dolabımdan pembe gömlek ,gök mavisi bir kot ,üzerine siyah bir ceket ,ayakkabı olarak yine siyah bir babet aldım. Herkes hazırlanmak için odalarına gittiler ,Kevin hala odadaydı ona dönüp "Üzerimi giyineceğim çıkarmısın" dedim. Kevin dediğimi takmayıp bana bakiyordu hala ,alttan alıp banyoya gordim ,üzerimi değiştirip odama döndüğümde üzerini değiştirmiş yatakta otururken buldum Kevin'ı. Biraz garipti bugün Kevin ,makyaj masama geçip hafif bir makyaj yaptım. Sonra Kevin'a dönüp "Neyin var?"dedim. Kevin sadece bana bakıyordu konuşmuyordu ,yanına gidip oturdum ,bu sefer beni takmamış gözlerini yere sabitlemişti. Sinirlenmeye başlayan ben sakin ses tonumla "Neler olduğunu anlatacak mısın?" diye sordum ama nafile hiç bir cevap alamıyordum. Sonunda artık bakışlarını bana çevirdiğinde ,gözleri doluydu. Şaşkınlıkla ona bakarken konuşmuştu sonunda "Kardeşim ,bizden bir yaş küçük ve bil bakalım ne olmuş ,TECEVÜZE UĞRAMIŞ" ,tecevüze uğramış kelimesinde bağırarak söylemişti ,gözlerimi kapattım ve kendime gelmeye çalıştım ,Kevin şuan derin derin nefesler alıyordu ,çok üzülmüştüm ,benimde gözlerim dolmuştu Kevin'ı iyice süzdükten sonra "Bak ne diyeceğimi bilmiyorum ama kardeşini yanımıza alamazmıyız?". Kevin kafasını iki yana sallayıp "Sadece biz gidene kadar burada bizimle kalabilir ,bizim gibi insanların eğitim yaşı 17-18" dedi. Ona sarıldım ve ağlamamaya çalışarak "Üzgünüm Kevin ,istersen yanımıza alalım en azından 4 ay boyunca gözünün önünde durur". Kevin "bu öğlen onu almaya gideceğim" dediğinde ondan ayrıldım ve ayağa kalkarak "kendini daha fazla üzme Kevin ,hadi bakalım bizi neler bekliyor" dedim. Kevin'ın koluna yapışıp çektim en sonunda kalktığında ,üzgün bir şekilde konuştu "hani sana aynı kız kardeşime benziyorsun demiştim ya ,belki onun başına gelen senin başınada gelir ,işte o zaman daha çok yıkılırım". Cümlesi beni şaşırtmıştı çünkü resmen beni önemsediğini itiraf etmişti. Bana sarldığında şaşkınlığımı üzerimden bir nebze olsun atmaya çalıştım ama nafile ,onun için önemliydim demek ki ama bu neyi temsil ediyordu ,düşündüğüm şeylere birer küfür saydım. Sarılmasına karşılık vermediğim Kevin benden bir iki adım uzaklaşmış kuşkuyla bakıyordu. Şaşkınlığımı biraz olsun geçiremiyordum ve bu benide ,Kevin'ı da deli ediyor gibi görünüyordu. Kollarımı açıp ona doğru bir adım attım ,Kevin rahatlayarak bana sarıldığından bir kaç dakika sonra ayrıldık. Masada duran gök mavisi çantamı aldım ve Kevin'a dönerek "Aşağıdakilerde bize yardıma gelecek mi? Gelseler çok iyi olur"dedim. Kevin cebinden telefonunu çıkartıp birisini aradı ,konuşmalara göre aradığı kişi Jack idi. Aşağı indiğimizde herkes hazırdı ,Melinda ve Belinda siyah'a bürünmüşlerdi ,Becca rengarenk giyinmişti ,Scarlet pembe tatlı bir elnise giymişti ,Betty zümrüt yeşili bir elbise giymişti ,hepsinde babet vardı. Biz kızlar olarak çok akıllıydık ,Elsa kırmızı ve siyah bir elbise seçmişti. Erkekler Kevin'ın arabasına bindi ,bende garajdan ,geçen sene amcamın hediye ettiği range rover'ı aldım herkes yerleştikten sonra arabayı çalıştırdım ,arkamızda bizi takip eden erkekler'e karşı arkadaki kızlar ,arabanın üst kısmını açıp bir şeyler yapmaya başladı. Sonunda ormana geldiğimizde herkes arabalarından indi ,uzun bir yolculuk olmuştu ,öğlen olmuştu ve ben yemek yememiştim. Biraz ortalıkta gezindikten sonra herkes farklı bölgelere gidip bakınmaya başladı ,ben ormanın biraz derinliklerine gidip eski kulübemize vardım. Tahtaları çürümüş bir kaç yer hasar görmüştü ,küçük kulübenin önünde dikilirken arkamdan Kevin'ın bağırmasıyla irkildim "Kayla oradan acilen uzaklaş!". İçimde bir tedirginlik ile geri geri gitmeye başlamıştım ki birden ev yıkıldı ve içinden bir canavar çıktı. Yeşil canavarı gören ben korkuyla Kevin'ın yanına koştum ,canavar bizi fark etmemişti ,çığlık atmadığım iyi olmuştu. Bizim çocukların yanına geldiğimizde olayı kısaca özet geçtik. Jack alev adama dönüşüp canavarı gördüğümüz yere gitti ,bir kaç can çekişme sesinin sonunda Jack yanımıza gelip Dylan'a "bir ağacı sök ve canavarın beynine sapla" dedi. Dylan hiç zorlanmadan bir ağacı yerinden söküp canavarın bulunduğu yere gitti ,canavar ölmüş olacak ki Dylan geri geldi ,söyleniyordu "lanet olası canavar piçi bi uslu durmadı ,kanının tadı iğrençti". Zack telaşla "onu ısırmamalıydın dostum" dedi ,Dylan'a yaklaşıp alnına dokundu ,Dylan'ın gözlerinden ve ağzından ışık çıktığında Zack rahatlarcasına derin bir nefes verdi. Zack Dylan'dan uzaklaştığında Dylan derin nefesler alarak kendine geldi ,bu sefer Zack'e söylenmeye başladı. Ormanın diğer ucuna kadar gittiğimizde kilise karşılamıştı bizi ,beyaz taş bunu simgeliyordu demek ki ,sarılar sizi yönlendirecek derken güneşin battığı yön yani batıdan bahsediyordu. Geride burada ne saklı olduğunu bulmak kalmıştı. Biraz incelemeye başladık ,kilisenin arkasında güvenlikten eser yoktu ,bir kamera dahi yoktu. Beyaz sütunların üzerine işlenmiş bir şeyler yazıyordu sesli bir şekilde yazıyı okdum "melek göklerde gezer yerlerde değil" ,herkes anlamamış anlamamış bana bakarken ben kilisenin arkasındaki en yüksek yere baktım ,orada sütunun üzerine işlenmiş bir melek vardı ve gözleri elmastandı ,oraya doğru bir el feneri doğrulttuğumda gözlerindeki elmaslardan çıkan ince ışıklar tam olduğum noktayı gösteriyordu oradan çekilip yere baktım hiç bir şey yoktu ,yere eğilip dikkatle otları ve toprağı eşelememle ortaya çıkan demir bir kapı vardı ,bu beni heyecanlandırmıştı ,Betty'de yanıma gelip demir kapının üzerindeki toprağ tamamen çekmeme yardım etti. İnleyerek yeni gördüğüm şeyi dile getirdim "Bu demir kapı bir tür yıldız şeklindeki şeyle açılıyor" ,Kevin kolumda asılı duran çantadan kolyeyi çıkarttı ve oraya yerleştirdi ,doğru ya kolye yıldız şeklindeydi. Bir kaç kilit sesi geldi ve kapı açıldı aşağıya ilk Jack indi ve koca bir alev topuyla her yerdeki meşaleleri yaktı ,tamam kabul ediyorum bu güçler çok havalıydı. Aşağıya herkes indiğinde demir kapı sertçe kendiliğinden kapandı. Herkes etrafı süzerken ben tarih dersinden bildiğim şeyler yüzünden korku ile donup kalmıştım ,burası tamda tahmin ettiğim yerdi ,burası eski yunanlıların tapınağıydı (az sonra okuyacağınız bütün her şey uydurmadır) ,milattan önce tahta yeni geçen yunanlı kraliçe biraz tedirginmiş çünkü herkes ondan nefret edermiş ,herkes bir yerlere kraliçeyi öldürmek için tuzaklar koyuyormuş ve kraliçe bu tuzaklara hiç yakalanmıyormuş ,kraliçenin boynunda duran tılsımı söylentilere göre onu koruyormuş ,onun için yapılan heykeller hep tılsım ile yontulmuş fakat son heykel yontulurken tılsım yokmuş o akşam tılsımını kaybeden kraliçe odasına kurulan tuzağa yakalanarak ölmüş ,ölü vücudu taşlaşmış bu taşlanıp heykel olan vücudu bir yeri gösteriyormuş. Bu yer bir gezginci kişi tarafından keşfedilmiş fakat gezginci gördüğü her şeyi söyledikten sonra buranın nerede olduğunu söyleyemeden sağır olmuş. Bu korkunç yer sonra bir daha hiç bulunamamış ve lanetli olarak kabul edilmiş...

BEAUTİFUL MEMORİES (Jelena)Where stories live. Discover now