Geçmişinle Terbiye Olacaksın

4.9K 496 641
                                    


Bu benim ilk hikayem olacak. Büyük bir hevesle yazmaya başladım.Tek dileğim güzel yerlere gelmesi...
Lütfen oyunuzu ve yorumunuzu benden esirgemeyin
❤️❤️❤️

Sert bir şekilde kaldığım dört duvarlı çukurun metalik kapısının açılmasıyla yere düştüm. Soğuk beton tüm vücuduma işlerken, Bıçak lakabını taktıkları görevli elindeki beyaz deli gömleğini suratıma hızla fırlattı. Deliyim sonuçta dimi zorluk çıkarmadan gömleği giyeceğimi düşünmüyor herhalde. Olduğum yerde cenin pozisyonunu aldım ve ellerimi ensemde birleştirdim. Yüzümü tamamen kapatan gömleği umursamadan olacakları bekledim.

Kısa süreli sessizliği bozan botlarının çıkardığı tok ses bana doğru yaklaştığının habercisiydi. O an ödüm bir balon gibi şişerken patlamamak için hiçbir nedeni yoktu. Aniden saçlarıma sapladığı eliyle hissettiğim acı beni ayağa kaldırdı. Boyu bir dağı andırdığı için ayaklarımı yerden kesmişti.

Gözlerimi kollarında gezdirirken rastladığım kasları ve beraberinde görünen damarları adem elmasına kadar uzanıyordu. Boynunun sol kısmına işlenmiş Bıçak dövmesi lakabının hakkını veriyordu. Gözleri yeşil yeşil bana bakarken çatılan kaşlarıyla çenesini germişti. Saçları sarı arkadan ince siyah bir lastikle bağlanmış dağınıktı. Sanırım yeni traş olduğu için yüzü bir hayli pürüzsüzdü.
Deli gibi gülmeye başladım onu daha çok öfkelendirmek için. ''Seni öldürmemem için bir sebep söyle.''

Boş bir bakış attım ve ''Ölmek istiyorum.''

Zorla giydirdiği deli gömleğiyle bulunduğumuz yerin koridorlarında beni koşar adım sürüklemeye başladı. Duvarlara sinmiş rutubet kokusu ciğerlerime dolarken beyaz odunsu bir kapının önünde durduk. Üstünde kazıyarak yazılmış bir cümle vardı.

'Geçmişinle terbiye olacaksın'

Olanları idrak etmeye çalıştığım sırada içerden gelen sesle dağıldım.

''Yolla.''

Görevli kapıyı açıp sırtımdan ittirdi ve arkamdan geri kapattı. Artık odanın içindeyim. Olduğum yerden etrafı incelemeye başladım. Duvarlar duman grisi ve kirliydi. Tam önümde yerden bir hayli yüksek devasa bir masa ve başında siyah çerçeveli gözlükleriyle bir kaç kağıtla meşgul olan ciddi bir kadın.

Eliyle odanın ortasında duran sandalyeye oturmam için işaret etti. Bende tedirginlikle dediğini yaptım. Burda tam olarak neler döndüğünü bilmiyordum ama çok kötü şeyler hissediyordum.

Bakışlarımı yere doğru tek bir noktaya sabitledim. İçinde bulunduğum bu durumun ağırlığıyla gözlerimden bir damla yaş akmıştı. Düşüncelerime savaş açtığım esnada odayı dolduran sesiyle hafif irkildim.
''Anlat.''
Sesimi çıkarmadım. Daha sert ve acımasız bir ses tonuyla tekrarladı.

''ANLAT!''

Ne anlatmam gerektiğini bilmediğim için dudaklarımı araladım. ''Ne istiyorsun benden? Hiç bir şey anlamıyorum.''
Alaycı bakışlarıyla devam etti.
''Neden buradasın Toprak?''
Bunu zaten her saniye kendime soruyordum. Ben neden buradayım. Böyle bir yerde olmayı haketmiyordum. Deli değildim. Ne cevap vereceğimi düşünürken tekrar konuşmaya başladı.
''Bir şeyler söylemen için başına silah mı dayamam lazım? Burada sabaha kadar seni bekleyemem.''
''Tam olarak ne duymak istiyorsun?''
''En başından başla. Hayat seni buraya nasıl sürükledi?''

Dosyalarla ilgilenmeye devam ediyordu bir yandan. Saçları kıvırcık ve kızıldı. Dikkat çekici bir duruşu vardı. Bakışları soğuk ve acımasızdı. Siyah çerçeveli gözlüklerinin arasından ani bir bakış atmasıyla dikkatimi topladım ve anlatmaya başladım.

Islah OdasıNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ