BÖLÜM -37-

8.2K 807 136
                                    

RÜYA KUPASINA ADIM ADIM

Hüma yaşadığı şoktan sonra giyinirken oturdukları banka kendini bıraktı. Başı dönüyordu ama yine de  ayaklarının ucundaki kırmızıya boyanmış peri kanatlarına baktı. Bunlar küçük kızların kullandıkları kanatlardandı ama o an hiçte masum bir duruşları yoktu. Midesi bulanıyor, attığı vahşi çığlığı hala kulaklarında yankılanıyordu. Bunu ona kim yapardı? Ufak tefek notları, oraya buraya bırakılan kesik fotoğrafları umursamamıştı ama şimdi olan çok ürkütücüydü. Bu resmen işin boyutunu değiştiriyordu. Biri onun canını yakmak istiyordu. Hem de ciddi anlamda. Kan ve kesik kesik duran kanıtlar bir ölüm tehditi değil de neydi? Bir düşmanı yoktu, eğer Bulut ile beraber diye bunlar oluyorsa kızlardan biri psikopat olmalıydı ama kimse aklına gelmiyordu. Kendini koca salonda yalnız hissetti. Bedeni korkuyla ürperdi.

Oturduğu yerde kanatlara bakarken koridordan soyunma odasına yaklaşan ayak seslerini duydu ama ne hareket edecek gücü bulabildi kendinde ne de onları uyarmak için sebep. Kızlardan hangisi ilk önce içeri girmişti bilmiyordu ama öyle kuvvetli çığlık atmıştı ki kendi çığlığının yankısını kulaklarından silip atmıştı. 

Sonrası tam bir karmaşaydı. Olanları yarım yamalak hatırlıyordu. Hemen genç kadının yanına gelmişlerdi ve yara alıp almadığını sormuşlardı. Onlarda Hüma'nın ilk önce yaptığı hataya düşerek boyayı kan sanmışlardı. Sonra diğerlerinin arasından Nazlı'nın sesini duyuyordu. Arkadaşı o ufacık boyundan beklenilmeyecek çeviklikle onu oturduğu yerden kaldırmış lavabolara doğru götürmüştü. O ellerini ıslatana kadar ellerinde kırmızı boya olduğunu fark etmemişti. Yaşadığı şoktan bedeni uyuşmuştu.

Sonra olanlar ise tamamen bulanıktı. Hiçbir yarası olmadığı anlaşılınca kampüs güvenliği ve hocaları çağrılmış, Hüma'ya birkaç soru sorulmuş o da bunlara karşılık kısa kısa cevaplar vermişti. Bir düşmanı var mıydı? Birinin canını sıkmış mıydı? Daha önce birinden tehdit almış mıydı? Orada yabancı birini görmüş müydü? Hüma'nın bu sorulara cevabı hep hayırdı. Ondan bir bilgi alamayacağı anlaşılınca sonrasında gelen jandarmalar onun odasına gitmesinde bir mazur görmedi.

Odasına kadar onu Nazlı götürmüştü. Sonra duş almasını sağlamış ve ağır ağır giyinmesini sabırla beklemişti. O ara Hüma onun telefonda konuştuğunu duyabiliyordu.

"Odaya getirdim," diyordu kısık bir sesle. Hüma kendisi hakkında konuşulduğunu bu sayede anlamıştı.

"Hayır," diye itiraz etti Nazlı ve sonra fısıltıyla devam etti. "Olaydan bu yana benimle bile konuşmadı." 

Telefonda ki arkadaşlarından biri olabilirdi. Olayı bilen ve Hüma'nın nasıl olduğunu soran biri. Hüma bu olaydan neden böyle etkilendiğini anlamıyordu. Sanırım bunu yapan insanın bu kadar uğraşması ve görülme riskine rağmen soyunma odalarına kadar girmeye cüret etmesinden kaynaklanıyordu. Diğer bir seçenek ise bu insanın takımından biri olmasıydı ve bu daha da korkutucuydu.

"Sakin ol buraya gelmene neden olacak kadar yaralı değil. Kendisine gelsin o seni ar-" Nazlı'nın konuşması birden kesildi ve sert bir şekilde nefesini içine çektiği duyuldu. "Lanet olası Atmaca," diye konuştu kendi kendine. Bu sayede genç kadın arkadaşının kiminle konuştuğunu öğrenmiş oldu.

Dolapların olduğu yerden yatak kısmına gidip kendini yatağa bıraktığında Nazlı'nın dikkatle ona baktığını biliyordu. O da konuşup arkadaşını rahatlatmak istiyordu ama dudaklarını aralamaya her çalıştığında sanki tonlarca ağırlık bağlanmış gibi kımıldamıyordu. Gözlerini kapatıp kolunu gözlerine siper etti. Aciz olduğu her andan nefret ediyordu. En çokta erken saatte ya da geç satte salonda olmaktan korkacağı her andan nefret edecekti. Bunu yapan her kimse orada ki her anını şimdiden korkuyla kirletmişti. 

Sonsuz Rekabet (SAS-1) TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin