Bölüm -35-

10.8K 915 140
                                    

HAYATIN EN BÜYÜK İKİLEMİ

Bazen doğru geldiğini düşündüğümüz hareketi hayata geçirdiğimizde ne kadar da canımızı yaktığını görürüz. Bu her ne kadar mantıkla doğru olarak kabul edilse de kalbimizin haklı isyanını da görmezden gelemeyiz. Bu nedenledir ki kalp ve beyin her zaman bir mücadele içindedir. İkisinin ortak nokta bulması ise gökyüzünde çift gökkuşağı çıkması kadar nadir bir durumdur. 

Hüma sırtında çantası Kuzey Salonundan yurduna doğru yürürken kendini voleybol ile igili olmayan bir yorgunluğun içinde hissediyordu. Yaptıkları doğruydu. Bulut'un her an yanında bir kız olması gerçeğine yıllar boyunca alışmıştı ama o an işler oldukça farklıydı. O zamanlar genç adam ona karşı bir şeyler hissetmiyordu. Şimdi ise Hüma'ya hoşlandığını söylemiş ama ardından birçok genç kadınla karşısında belirmişti. Onlara dokunduğunu bilmek Hüma'nın nefesini kesiyor, canını yakıyordu ama hayır asıl sebebi bu da değildi. 

Ormanda o ikisini gördüğünde aklından geçen tek bir düşünce vardı. 

İkisi ne kadar da harika görünüyordu. Resmen filmlerdeki oyuncular gibi birbirlerini tamamlıyor, ortaya insanın göğsünü sevgi ile dolduracağı bir manzara ortaya çıkıyordu. Bu düşünce sadece ona özel değildi. Farklı insanlarda görse emindi aynısını düşünürlerdi. Tamam güzellik göreceli kavramdı ama bazı şeyler vardı ki herkes için güzeldi. Hüma bir an Bulut'un yanında ne kadar sırıtacağını düşündü. 

Ve karşılaşmaları kaybederken tutup da aşk meselelerine kafa yorduğu için kendine kızdı. Peri olmaya layık değildi belki de. Genç kadın durup başını gökyüzüne kaldırdı. Güneş çoktan batmış, yerini hafif hafif parlamaya başlayan yıldızlara bırakmıştı. Derin bir nefes aldı. Ekim ayına girdikleri o dönemde sonbaharın kokuları da etrafını çevirmişti. İnsanın huzura gerçekten ihtiyacı vardı dinlenebilmek için ama onu kaybedene kadar da değerini bilemiyordu. Hüma her derin nefes aldığında kalbinin acıdığını hissetti. Ayağını diğerinin önüne atıp ilerlerken derinlerden gelme Bulut'a koşma isteğini bastırdı. Onu kırmıştı biliyordu. Gözlerine dolan yaşları umursamadı. Ama yaşlarda onu dinlemeden yanaklarından süzülmeye başladı. Peri olduğundan bu yana Atmaca ile her zaman tartışır birbirlerini rahatsız ederlerdi. Şimdi onların olmayacağını bilmek bile canını acıtıyordu. 

Hüma tahmin ettiği gibi güçlü bir insan değildi, voleybolda yetenekli olsa karşılaşmaları neden kaybettiklerini de anlardı ama hiçbirini yapamıyordu. O zaman genç kadın tahmin ettiği gibi biri değilse o kimdi? Kendini artık tanıyamıyordu. 

Yurt binasına geldiğini fark ettiğinde gökyüzünde ki yıldızlar artık daha belirgindi. Güvenlik görevlisine başıyla selam vererek binaya adım attı. Yıllardır kaldığı bir yurttu  ama o zamana kadar etrafa dikkatli bir şekilde bakmamıştı. Ne kadar yazık insan kaybetmeye başladığında daha fazla dikkatli oluyordu. Asansöre binmek için döndü ama her zaman olduğu gibi asansör çalışmıyordu. Nefesini dışarı verirken gözlerini kapadı. Sporcu olabilirdi ama merdivenlerden çıkmaktan nefret ederdi. Çantasını omzunda sabitledikten sonra merdivenleri çıkmaya koyuldu. Şükür ki  odaları 2. kattaydı. 

Odasının kapısına geldiğinde içeriye girdi ve yatağında bağdaş kurup oturan Nazlı'ya baktı. Genç kadın ona baktığında  Hüma bakışlarını kaçırdı. Onunla yüzleşmek istemiyordu. Yine de arkadaşı bakışlarını ona dikmişti. Hüma dolabını açıp arkasına saklandığında istemsizce derin bir  nefes aldı. Arkadaşı ile yüzleşmekten bu kadar çekiniyorsa diğerleri ile nasıl bir araya gelecekti? 

"Fazla düşünüyorsun," dedi Nazlı sanki onun kafasının içini görmüş gibi. Hüma ona bakmadan eşyalarını alıp giyinmeye başladı. Arkadaşının sohbet başlatma girişimlerini elinden geldiğince yok saymaya çalışacaktı. 

Sonsuz Rekabet (SAS-1) TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin