Bölüm -20-

10.4K 979 87
                                    

PERİ VE ATMACA KARANLIKTA

"Bu hale gelecek kadar ne yaptın sen?" diye sordu revirde ki doktor. Kadın Bulut'un bileğini sarmak istemiş ama genç adam bunu kendi yapacağını söyleyerek kendisine dokunmasına karşı çıkmıştı. Mehmet ona bakarken sorunun daha büyük olmasından korkuyordu. Arkadaşı hiç kendi gibi davranmıyordu.

"Sadece servis atarken oldu," dedi kayıtsız bir ses tonuyla Bulut. Normalde sakatlanan biri değildi. Mehmet onun yerine bile panik olmuştu. Karşılaşmalar yakında başlayacaktı ve arkadaşının tuhaf rahatlığı canını sıkmaya yeterliydi.

Kadın masasına otururken gözlüğünü başının üzerinden alıp gözlerine taktı. O an da inanmadığını belli eden bakışlarla genç adamı süzüyordu. "Buna inanmamı bekliyorsan gerçekten kendinden çok eminsin Bulut Eroğlu ama ne yazık ki bileğin daha da kötüleşebilir. Daha iyi bir hastane de baktırmalısın," dedi ve masanın üzerinde ki kağıda birkaç kelime karalayıp genç adama uzattı.

"Burada milli takımın sakatlıkları ile ilgilenen doktorun adresi var. Oraya mutlaka git ve göster. Yoksa sezon maçlarına sensiz başlamaları gerekecek."

Bulut daha doktor konuşmasını bitirmeden revirden çıkmıştı. Mehmet'te hızlı bir şekilde söylenen doktora teşekkür edip arkadaşının peşinden dışarı süzüldü ve onun binanın girişinde ki çöp kovasına bir şey attığını gördü. Onun doktorun kağıdı olduğunu gördüğünde afalladı. Arkadaşına ne oluyordu böyle? Peri ile araları her zaman bozuk olurdu ama Bulut'un sanki bundan daha farklı derdi de var gibiydi. Yine de arkadaşına bir şey demeden kağıdı alıp cebine attı. Lazım olacaktı. Bulut o doktora görünmek istemese bile Mehmet onu buna mecbur etmenin bir yolunu bulacaktı. Ağır adımlarla arkadaşının peşinden ilerlerken en yakınında ki insanın bile her şeyini bilemeyeceğini düşündü. Bulut ise kesinlikle içinde başka şeyler saklıyordu. Bunu onunla ilk tanıştığı günden beri bilse de hiç bir zaman dile getirmemişti. Yurda doğru giderken Bulut'un içinde var olan savaşın bir an önce iyi bir şekilde sonlanmasını diledi.

*****

Olmuyordu. Kesinlikle olmuyordu. Servisi doğru düzgün bir şekilde çizgiden içeriye atamıyordu. Sanki yıllar öncesine voleybola ilk başladığı zamanlara dönmüştü. O zamanda servis atışlarında her zaman sorun yaşardı. Hatta bir keresinde maç esnasında servisi file hakeminin kafasına atmıştı. O zaman ki utanç hala hatırladıkça yanaklarının kızarmasına neden oluyordu. Alnında ki teri silerken kendi kendine lanet etti. İşte bu yüzden aşık olmayı yasakladıkları bir kural vardı. Ne kadar Bulut'u dert etmediğini söylese de onun performansını bir şekilde etkilemeyi başarıyordu lanet olsun! Kim bilir hangi kızla gönül eğlendiriyordu şimdi. Onunla öpüştükten sonra kadınların ellerini onun üzerinden neden çekemediklerini daha iyi anlamıştı. Düşünceleri yüzünden avuç içiyle kendine sert bir şekilde vurdu.

"Kendine gel Hüma alman gereken bir kupa var," dedi kendi kendine ve yanında ki sepetten bir top daha aldı. Derin bir nefes alıp topu vurabileceği en iyi yere doğru attı ve vurdu ama top yan çizgiden dışarı çıktı.

"Lanet, lanet olsun."

"Lanet okuyarak bu sorunu çözemezsin," dedi Nazlı elinde ki havlu ile saçlarını kurutuyordu. Herkes idmanı bitirmiş duşlarını bile almıştı ama Hüma bitirmeye hazır değildi. Boş kaldığı an o adamı daha çok düşünecekti. Hatta onu farkında olmadan bile düşünmeye başlıyordu. Kafayı yemek üzereydi ve buna en iyi ilaç kesinlikle yaptığı antremandı. Top ile ayrılmaya henüz hazır değildi.

"Sorunlarımı kendim çözerim Nazlı," dedi sert bir sesle ve sepetten top alırken arkadaşına bir an sert çıktığı için kendine kızdı. Ona dönerek derin bir nefes aldı. "Gerçekten üzgünüm. Ben kendim de değilim Nazlı. En azından biraz daha antrenman yapmak bana iyi gelecek."

Sonsuz Rekabet (SAS-1) TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin