Üzerindeki takım elbiseden şirketin dinlenme odasının kapısını kilitleyerek kurtulduktan sonra siyah kot pantolonunu geçirdi ayağına. Siyah postallarının bağcıklarını bağladıktan sonra gömleğinden kurtuldu, vücudunu ıslak bir havlu ile temizledikten sonra deodorant sıktı. Boy gri bir kazak giydikten sonra dağılmış olan saçlarını eliyle ortadan ikiye ayırarak düzeltti, Yugyeom şirketin önünde olduğuna dair mesaj attığında her şeyi tamamdı. Siyah bol ceketini de giydikten sonra telefonunu ve cüzdanını alarak dolabın kilidini taktı, odadan çıktı ve asansörlere ilerledi. Heyecandan bayılacak gibi hissediyordu, karşısındaki bagajı gri renkteki ticari araca baktı. ''Her şey hazır.'' Dedi Yugyeom, arabanın anahtarını ona uzatırken. Arkadaşına kısa bir teşekkür etti, ''Arka koltukları öne doğru yatırınca daha iyi oldu, bak istersen.'' Arabanın iki yana açılan bagaj kapılarını açtı, iki kat serilmiş battaniyeler, üzerine alınacaklar kenarda duruyordu ve çok fazla yastık vardı rahat etmeleri için. ''Yemek işini ne yapacaksın?'' Yugyeom'a döndü, ''Arabayı yarın abine getireceğim, yemek işini de giderken tavuk alırız, belki pizza.'' Dedi arkadaşına, onunla vedalaştıktan sonra sürücü koltuğuna oturdu ve arabayı çalıştırdı.

Bir hafta boyunca nasıl bir randevu ayarlaması gerektiğine dair çok fazla düşünmüştü Jungkook, ona layık olabilecek her seçenek geçmişti gözünün önünden. Basite kaçmak sorun değildi ama çok fazla tahmin edilebilir bir şey de yapmak istemiyordu aslında. Onunla geçirdiği her an özeldi ve bunu yalnızca ikisine saklamak istiyordu, arabayı Taehyung'un attığı konumda durduğunda arabanın birini randevuya götürmek için doğru olmadığını biliyordu ama Taehyung'un yaptıklarına bayılacağına da emindi. Kolları onu sormadan önce beyaz gömleğinin üzerine girdiği bordo kazağı ve yüzündeki gülümsemesi ile çok güzel görünüyordu. Taehyung'un kolları da yavaşça beline sarıldığında kokusunu içine çekti, çenesi ile boynunun birleştiği noktaya bir öpücük bıraktıktan sonra yavaşça ayrıldı ve arabanın ön kapısını onun için açtı. Taehyung yerine geçerken bakışları arkaya kaydığında gözleri büyümüştü, ''Sen ciddi misin?'' diye sordu yan koltuğa geçen Jungkook'a. Heyecanla ona dönmüştü ve gözleri doluydu, ''Bunu seveceğimi nereden bildin?'' diye sordu Taehyung. Arabayı çalıştırırken büyük olana döndü, ''Yayınlarını tahmin ettiğinden daha uzun süredir izliyor olabilirim.'' Taehyung onun yanıtı ile yavaşça uzandı ve dudaklarını Jungkook'un yanağına değdirdi.

Ona konumunu attığından beri heyecanla bekliyordu Taehyung ve ticari araba ile önünde durduğunda oldukça şaşırmıştı, en çok şaşırdığı ise Jungkook'un araba kullanıyor olduğuydu, neden bu hiç aklına gelmemişti? Özledi kokusu burnuna dolduğunda hayatındaki tüm eksiklikler tamamlanmış gibiydi, Jungkook'un açtığı kapıya gülerek baktıktan sonra yerine otururken görmüştü bagajı. Ne zaman olduğunu hatırlamıyordu bir ara radyo yayınında favori randevusu için yalnızca biraz battaniye, deniz ve sevdiği insan olmasının yeterli olduğuna dair bir şey demişti ve yayınlarını takip eden Jungkook, bunu unutmamıştı. Ona daha fazla ne kadar kapılabiliyordu, emin değildi. ''Tavuk mu alalım yoksa pizza mı?'' diye sordu Jungkook, dikkatini ona verdiğinde küçük olanın oldukça etkileyici olduğunu gördü. Siyah bir bomber ceket giymişti ve gri kazağı renkli ışıklar vurdukça parlıyordu. Kulağının kenarından sarkan gri küpeye uzandı, vidaya benzeyen küpe ile oynarken parmaklar kulak memesine kaymıştı. Olduğu yeri okşarken Jungkook'un nefeslerinin sıklaştığını ve parmaklarının direksiyonu daha sıkı kavradığını fark ettiğinde parmaklarının hareketini oldukça yavaşlatmış, hiçbir şeyi farkında değilmiş gibi ''Tavuk yiyelim.'' Demişti, gözlerini yoldan ayırmıyormuş gibi yaparak.

Parmakları bazen kulağının arkasını turluyor, küpeyi canını acıtmamaya dikkat ederek çekiştiriyor, kulak memesi ile oynuyordu ve Jungkook'un yalnızca bunlarla bile kontrolünü kaybetmemek için çabalaması hoşuna gidiyordu. ''İleride çok sevdiğim bir yer var, arabada soğutucunun içinde de şarap var.'' Dedi Jungkook, kelimeler dudakları arasından zorlukla çıkıyordu ve bu, yanındaki bedenin kıkırtılar çıkarmasını sağlıyordu. Jungkook arabayı sevdiği küçük tavuk restoranının önüne çekene kadar Taehyung onunla oynamaya devam etmişti küçük olan bir kez bile ona terslenmemiş, iradesi onu şaşırtmıştı. ''Tavukları ben almak istiyorum.'' Dese de Jungkook onu dinlememiş, arabadan inerek küçük restorana girmişti. Gözleri sürekli arka bagaja kaydığında içinde oluşan heyecana engel olamıyordu Taehyung, onunla randevuya çıkması bir yana onun sevdiği şekilde ayarlamış olması onu mutlu ediyordu. Jungkook geldiğinde tavukları onun kucağına bıraktı ve arabayı yeniden çalıştırmadan önce kemerini taktı. Sıcak tavukların kokusu arabaya yayıldığında iyice acıktığını hissediyordu Taehyung. Bu kez Jungkook ile uğraşmayı es geçerek arkasına yaslandı ve bedenini hafif döndürerek yola odaklanmış olan küçüğünü izlemeye başladı.

nighttime walk | taekookWhere stories live. Discover now