Birinci Bölüm"GEÇMİŞTEN GELEN✨"

181 37 3
                                    


Bölüm Fonu " Beethoven : Ay Işığı Sonatı.✨"



🌊✨
Ben Aymira, Aymira Karahan. 18 yaşındayım. Yine bir Aralık ayında pencerenin pervazına dayanmış sahlebimi yudumluyordum. Aynı zamanda yağan karı izliyor ve sessizce ağlıyordum. Annem çok severdi kar tanelerini, hatta çocukken bana kar tanesinin etrafında kar tanesine sarılmış bir kız figürü olan bir kolye hediye etmişti. Hala saklıyorum. Güzel annem... Nasılda güzel severdi beni. Ellerime göz yaşlarımı sildim ve tekrar kar tanelerini izlemeye koyuldum.
Geçmişimin tozlu yollarından geçerken hep böyle ağlayacak mıydım bilmiyorum.  Ben zaten hep ağlak bir kız olmuştum.  Sahi, en son ne zaman bir sorunum olduğunda ağlamak yerine konuşmayı seçmiştimki. Hatırladım , dört yaşında küçük bir kız çocuğuyken, yani annem daha hayattayken ve bana gülümsüyorken...



14 yıl önce...
"Anne bak! Sana top oynadığımız yerin yanındaki kırlardan papatya topl-"
Eve girdiğimde yine o korkunç yüzlü adamı gördüm. Beni o kadar korkutuyordu ki...  Sanki ağzıma hiç görünmeyen bir el yerleşiyordu ve konuşmama katiyen izin vermiyordu. Daha doğrusu anneme yaptıklarıydı beni en çok korkutan
. Benim sesimi duyduğunda elini annemin saçlarından çekip bana doğru döndü ve öfke dolu bakışları ile "defol odana çık!" Diye bağırdı.  Neye uğradığımı şaşırmıştım.Korkarak hemen odama koştum onun gitmesini sessiz hıçkırıklar ve göz yaşları ile bekledim. Kapı sesi duydum, gitmişti. Hemen oturduğum yerden kalkıp annemin yanına gitmek için hızla merdivenleri indim.  Annemin yanına ulaştığımdaysa dona kalmıştım.  O adam her ne kadar korkutucu olsa da hiçbir zaman anneme böyle zarar vermememişti ama bu sefer annemi öylesine incitmişti ki... Yüzünün sağ tarafında kıpkırmızı olmuş bir el izi vardı.  Burnu kanıyor, dudağı ve kaşı patlamıştı.  Saçları dağılmış, üstü başı perişan haldeydi.  Hemen gidip sandalyeyi tezgahın önüne çektim üzerine çıkıp annem için bir bardak su doldurdum ve ona içirdim. Elini yüzünü temizledik ardından annem akşama babam için yemek hazırlamaya koyuldu. Bazen anneme inanamıyordum. Ben bu kadar güçsüzken o nasıl oluyorda hiçbir şey olmamış gibi yaşamına devam ediyordu.  Sahi, babam ne diyordu bu duruma? Her akşam eve geldiğinde görüyordu annemin bu berbat halini. Nasıl oluyordu da izin veriyordu?



Diye düşünmeden edemezdim. Çünkü hepimiz bildiriz ki babalar ailelerini ne pahası olursa olsun koruyan pelerinsiz kahramanlardır. Her kız evlenirken ilk aşkının babası olduğunu söyler ya da ne bileyim babalar canımız sıkıldığında omzuna yatıp ağlayabileceğimiz, korkup kaçtığımızda sığınabileceğimiz bir limandır bizim için. Yani sizin için...
Öyle olmuyormuş. Bazı kızlar da babaları yüzünden evliliğe karşı bakar olmuş. Aşkın bir palavra olduğunu, arkasında kendinden başka kimsenin dağ gibi duramayacağını düşünüyormuş.  İşte bende o kızlardan biriyim. Hayata 1-0 mağlup başlamış küçük bir kız çocuğu...







4 yıl önce...
"Şşt dilsiz! Müdür seni odasına çağırıyor"
Sare! Oda arkadaşım.  Bazen gerçekten geceleri bu kızı neden yastıkla boğup öldürmediğimi düşünmüyor değilim.
Pencerenin önünden kalkıp odanın dışına doğru elimde sımsıkı tuttuğum kolyem ile birlikte ilerledim. Müdiremin kapısı az aralık kalmıştı ve " aman efendim o kız dilsiz, sizin ailenize daha çok yakışacağından emin olduğum nice kız çocuğu var burada, ben size onlardan birkaç tanesini getirteyim." Diye yine saçmalıyordu. Nasıl bu kadar gaddar olabiliyordu anlamıyorum. Kapıyı çaldım ve usulca içeriye girdim ve müdürenin masasının karşısındaki sandalyelerden birine ürkekçe oturdum. Müdürenin karşısında muhtemelen kırklarının sonunda yaşlı diyemeyeceğim fakat gençte sayılmayan bir adam ve bir kadın vardı. Adam ile göz göze geldiğimizde, önce yüzünde şefkat dolu bir gülümseme belirdi ardından ise gözleri dolmaya başladı. Fakat karısı! Tam bir Nemrut diyebilirim bana baktı ve sanki bir bokmuşum gibi tiksinerek önüne döndü. Sensin bok! Salak kadın. O an o kadının saçını başını yolmak istedim ama yapmadım. Çünkü o adamda bana feci şekilde tanıdık gelen şeyler vardı. İçim ısınmıştı bir kere ama yine de o nefislerine hakim olamayan hayvan sürüsünden hem tiksiniyor hem de it gibi tırsıyordum. Erkek değil miydi? Hepsi gözüme sanki bir sübyancı sapık gibi geliyordu. Ah! Elbette biliyordum hepsinin sapık olmadığını. "Merhaba Aymira! Benim adım Mehmet, Mehmet Karahan. Buraya geliş amacımızı müdüre hanım sana açıklayacaktı fakat ben seninle bu meseleleri yüz yüze konuşmak istedim." Karahan mı? Ne yani bir aile bağımız mı vardı? Elini uzatmıştı tanışmak için fakat hiçbir erkekle beş saniyeden fazla göz göze gelemediğim gibi mümkün olduğunca temaslardan da kaçınıyordum. Dümdüz bir şekilde suratına bakmaya devam ettiğimi gördüğünde çok mahçup bir şekilde elini geri indirdi. Ben ürkek bir şekilde müdürenin yanında duran Bahar ablaya baktığımda o hemen şefkatle birkaç kez gözlerini kırpıp yumuşak sesi ile söze girdi. "Mehmet bey bence Aymira ile ben konuşmalıyım. Çünkü duyduklarını sindirmesi ve sizi kabullenmesi zaten zaman alacak. Şu anda güven duyduğu birilerinin ona bu durumu açıklaması daha iyi olacaktır." Dedi. Gözlerimle ona ne kadar edilebiliyorsa o kadar teşekkür ettim. Mehmet bey kabul etti ve Nemrut bakışlı karısının " ben demiştim bu kız bizim ailemize layık değil." Söylenmeleri ile birlikte gittiler. Müdüre beni Mehmet beyin elini sıkmadığın için biraz! azarladıktan sonra Bahar Hanım ile onun odasına geçtik. Ve Bahar abla beni karşısına oturtup elimi elinin içine alarak konuşmaya başladı.

" Bak Aymira'cığım sana bu durumu nasıl anlatırım diye günlerdir düşünüyorum. Öncelikle sana sormak istediğim bir soru var. Bana güveniyorsun değil mi?" Dedi. Hemen kafamı salladım ve tabiki dermişçesine elini sıktım. Hüzünle gülümsedi ve " Bak güzelim ben senin buraya daha ilk geldiğin günü hatırlarım 6 yaşında küçük bir kız çocuğuydun ve ben o gün senin için her zaman en doğrusunu düşüneceğime söz vermiştim. Bu gelenler yani Mehmet bey ve makbule hanım senin öz amcan ve yengen." Bir an Bahar ablanın ne dediğini kavrayamamıştım. Nasıl yani o adam benim amcam mıydı? Peki beni bunca sene neden bu yetimhanede bırakmıştı? Şimdi mi gelmiştim yani aklına? Bahar hanımın ellerini bırakıp ağlayarak bahçeye çıktım. Biraz hava almaya ihtiyacım vardı. Tam o an suratımda bir top hissettim. Ve akabinde itici bir ses doldu kulaklarıma" aaaa bakın hele bizim dilsize yine ağlıyor. Şaşırdık mı? Hayır." Deyip gülmeye başladı. Kim mi? Tabikide Sare. O an nasıl gelişti bilmiyorum fakat saçlarından tutup kafasını defalarca kez duvara vurduğumu hatırlıyorum. Şimdi Sare hastanede ve bende müdürenin odasında müdüre ile birlikte Yanımda valizlerimle beni alıp götürmesi için Mehmet beyi bekliyordum. Sanırım amca demeye bir süre alışamayacağım. Açıkçası pekte umrumda değil hepsinden, herkesten nefret ediyorum.


🌊✨


Amcamın beni aldığı gün o kadar mutsuzdum ki. Bahar ablayla sımsıkı sarılıp ağladığımızı hatırlıyorum. Şimdi hala her hafta gider Bahar ablayı ziyaret ederim. Yurt müdiresi ölmüş ve yerine Bahar abla geçmiş. Seneler içinde değişen şeyler beni üzmedi, müdirenin ölümü bile... Aksine Bahar ablanın yeni müdire olmasına çok mutlu oldum. En azından Ahsen gibi (eski müdire) gelen insanlara çocukların en sağlıklı ve dış görünüş olarak güzel olanlarını gösterip aralarında ayrımcılık yapmıyordu. Kupamı tekrar ağzıma götürdüğümde sahlebimin bitmiş olduğunu farketmem ile hüzün dolu bir iç çekip göz yaşlarımı sildim ve odamdan çıktım. Ne vardı sanki geçmişi düşünecek Aymira salak mısın kızım sen diye düşünürken amcamın bana seslendiğini duydum ve kupamı ne zaman geldiğimi fark etmediğim mutfağa bırakıp oturma odasına yani amcamın yanına geldim. Amcamın yanına oturdum ve işaret dili ile "efendim amca" dedim. Amcam beni yetimhaneden aldıktan kısa bir süre sonra işaret dilini öğrenmişti kuzenime hatta ve hatta nemrut makbule' yi bile öğrenmesi için kursa gönderip öğrenmelerini sağlamıştı. " kuzum biliyorum herhangi bir erkek psikiyatrist hatta bir psikiyatrist istemiyorsun ama bu sefer senin için deneyimi çok yüksek, senin gibi rahatsızlığı olan birçok kişiyi iyileştirmiş bir psikiyatrist buldum." Amcam annem öldükten sonra konuşmayı kestiğimi iddia ediyor anneme dair birkaç şey hatırlasam da o zamanlar konuşabiliyor muydum hatırlayamıyorum. Bundan önce iki kadın ve bir erkek psikolog delirten bana hala yardım etmek isteyen amcama şöyle bir baktım ofladım ve ellerimle "amca seninde söylediğin gibi istemiyorum ama bundan sonra hiçkimseyi benim için araştırıp bulmayacağına söz verirsen düşünürüm." Dedim. Amcamın gözleri parladı ve hemen kafasını salladı "peki düşün o halde"dedi.

1 hafta sonra

Düşüneceğim mi demiştim. Hah! amcam varken kabul etmemek bir seçenekmiş gibi birde düşüneceğimi söylemiştim değil mi? Sonuç ne mi amcamın şoförlerinin biri beni şu an çaresiz bir şekilde iki katlı bir apartmanın önüne bırakıp gitmişti... ve bende yapmam gereken şeyi yapıp Dr. Karan Arslan yazan zilin üzerine bastım ve kapının açılmasını bekliyorum.

🌊

Bölüm sonu.
İlk bölüm ile karşınızdayım a dostlar. 💛
Allah'a emanet 🌹
12.05.20

AYA BENZERWhere stories live. Discover now