23- Yaşam Varisi

560 195 533
                                    

Selam! Medyaya eklediğim müzikle okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum! İyi okumalar!

 Chris, Jack'i gönderdikten hemen sonra kesilen nefesini düzene sokmaya çalışarak taş duvarın dibine oturdu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

 Chris, Jack'i gönderdikten hemen sonra kesilen nefesini düzene sokmaya çalışarak taş duvarın dibine oturdu.

Kesikler atılıyormuş gibi acıyan başını iki eliyle sıkı sıkı tutuyordu. Damarları patlıyor, kafası üstünde tonlarca ağırlık taşıyordu sanki.

Hissettiği acının sonunda yavaşça bilinci kapandı. Gözlerini tekrar açtığındaysa koyu lacivertin hükmü altındaki bir mekânda buldu kendini. Lacivert o kadar koyuydu ki siyahla karıştırdı ilk önce.

Ayağa kalkıp bedenini kontrol etti, sapasağlamdı. Nefes alışı normaldi. Ağrı ya da benzeri bir şey hissetmiyordu ve bu mekâna nasıl geldiğini de bilmiyordu.

Tek renkten oluşan bir boşlukta gibiydi, pervasız adımlarla yürüyordu etrafta. Bulunduğu alanın ucu bucağı yoktu. Garipti ama görmese de hissediyor ve bir şekilde buranın sonsuz bir boşluk olduğunu idrak edebiliyordu.

Derken, soluk sarı tonlarında parıldayan bir beden gördü ve korktu. Yalnızca ışıktan bir siluetti gördüğü.

Kısa boylu parlak siluet ürkütücü bir şey görmüş olacak ki hızlandı. Chris'in üzerine doğru koşuyordu. Genç adam anlık bir panikle kenara çekilmeye yeltendi ama ışıktan varlık bedeninin içinden geçip yoluna devam etti.

Işıktan bedenin kaçtığı noktaya baktığında başkalarının varlığını fark etti. Her biri parlak, onlarca ışık sureti ellerinde bir şey varmış gibi birbirlerine saldırıyorlardı.

Yukarıda, havada süzülen kocaman bir varlık değdi gözlerine. Kanatlarını savurarak geri püskürtüyordu diğerlerini.

Bu gördüklerinin ne anlama geldiğini bilmiyordu. Kafası karmakarışıktı. Yine de bulunduğu alanın ve ışıklı bedenlerin güzel olduğunu düşündü. Gün ışığı gibi berrak insanımsı bedenler ve havada yeşil yeşil süzülen kanatlı ışık gerçekten güzeldi.

Yüreğinde bir coşku hissetti, nedense buradayken sürekli yutkunası ve garip bir şekilde saygı duyası geliyordu. Neye saygı duymalıydı ya da neden baskı altında hissediyordu peki? Ve neden kalbi her şeye rağmen sevgi doluydu?

Sessiz bir boşluktaydı ama aynı zamanda da tamamen sessiz değildi alan. Bir şeyler duyuyor gibi hissediyordu ama somut bir şey duyamıyordu. Tuhaf bir histi. Düz bir zeminde yürüyor ama boşlukta sallanıyor gibi hissediyordu. Midesi bulandı.

Ayakları altında çok daha küçük, uzun yahut kısa ışık huzmeleri varken başını kaldırdığında havada süzülen büyük ışıklar ilişti yeşillerine. Havadakilerin kanatları varmış gibiydi.

Gözlerini ovuşturup kafasını salladı. Bir elini ense köküne attığı esnada her şeyin rüya olabileceğini düşünüyordu. Belki de zindanda kendinden geçmişti ve bütün bunlar da bir çeşit hayaldi?

Achernar 1: Üç Bilge'nin YoluWhere stories live. Discover now