27-Toplantı ve Yas

280 62 13
                                    

Selamm! Finale son üç bölüm kaldı! Hastaydım ve daha yeni iyileşiyorum. Perşembe günü bölüm atamamıştım, o nedenle telafi olarak bugün ve yarın finalden önceki iki bölümü yayınlamaya karar verdim. Düşüncelerinizi paylaşırsanız çok sevinirim. 💕

İyi okumalar! ✨✨

___________________

Sarışın, uyandığında bir yatakta uzandığını fark etti

Rất tiếc! Hình ảnh này không tuân theo hướng dẫn nội dung. Để tiếp tục đăng tải, vui lòng xóa hoặc tải lên một hình ảnh khác.

Sarışın, uyandığında bir yatakta uzandığını fark etti. Safir gözleri buğuluydu, uzerinde oyle bir ağırlık vardı ki nefes alırken hareketlenen göğsü dahi rahatsız ediyordu.

Kafasını yavaşça sağa çevirdiğinde yanı başında oturan Chris'in minik, resimli bir kitaba baktığını gördü. Yalnız olmadığını bilmek, egosunun rehavete düşmesini sağladı. Abisiyle yaşadığı zamanlardaki gibiydi; iyi hissettiriyordu.

Huzur, çehresinde uzun süre konaklamadı. Chris'in yüzünde her zamanki ifadeler yoktu, farklı görünüyordu. Ağır bir havaya sahipti. Bedeni yorgun, gür kaşlarının öfkeli anlamlar kattığı gözleri hüzünlüydü. Kolları ve çıplak göğsü sargı bezleriyle kaplıydı. 

Elindeki kitabın dilini dahi bilmiyordu, okumuyordu da zaten. Sayfalara dalmıştı, bakıyor ama görmüyordu.

Üst bedenindeki bazı morluklar öyle feciydi ki nasıl bu kadar sakin kalabildiğini ve acısını saklayabildiğini merak etti sarışın.

Gözlerini ondan alıp tavanı incelemeye başladı sonra. Bulanıktı etraf, başı ağrıyordu. Kendini biraz daha iyi hissetmeye başladığında ve görüşü nihayet netleştiğinde, "Neredeyiz?" diye sordu çatlamış dudaklarını aralayarak. Boğazı kurulduğundan birkaç defa öksürdü.

Chris, onu duymadı.  Elinde şifacıların birinden aldığı kitabı tutuyordu ama zihni bulunduğu ortamda değildi. Her şey öyle hızlı gerçekleşmişti ki! Müzeye gittikleri andan beri sürekli sürüklenip duruyorlardı. Bir savaşa katılmıştı! Bütün o çığlıklar, kesik bedenler, kan, küle dönmüş yahut erimiş cücelerin o nahoş görüntüsü ve kılıcın eti keserken ellerine verdiği hissiyat...

İki kişiyi öldürmüştü.

İki ölüm. Öldürmek! Katil miydi şimdi? Hayır, yapması gerekeni yapmıştı. Dòvüştüğü onlarca düsman... Hepsi de A-kiir'e tapan zalimlerdi. Kendisi Achernar'a savaşmak için getirilmişti zaten, görevi buydu. Bunun için doğmasına karar kılınmıştı.

Yine de bu kadar çabuk mu olması gerekiyordu? Acısız bir şekilde değil, yakarak öldürmüştü onları.

O ejderhanın cücelere yaptığı gibi.

Kendi içinde de bir canavar mı vardı bu durumda? Birilerinin yaşamını almak belirli şartlar içinde belirli bir kılıf uydurulduğunda normalleşebiliyordu demek.

Acı, bir acı duyumsuyordu bir yerlerde ve bu acı her ne ise, fiziksel  değildi. Sürekli olarak nefes alıyor ama aldığı solukları geri vermiyormuş, veremiyormuş gibi dolu ve bir o kadar da sıkışıktı göğsü. Dişlerini sıktı. Duygularıyla boğuşacak kadar bencil olmamalıydı. Olamazdı. Durumu değerlendirmesi gerekiyordu. Karman çorman olmuş zihnini hizaya getirmeliydi. 

Achernar 1: Üç Bilge'nin YoluNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ