15. "FENRİR"

2.4K 265 93
                                    

15. BÖLÜM
"FENRİR"

"Seni özledim kardeşim..."

Zaman durmuş gibiydi. Boğuk sesin özlem dolu tınısı tüylerimi diken diken etmişti. Yumduğum gözlerimi açtığımda karanlığı aydınlatan bir çift kehribar rengine sahip gözlerle karşı karşıya geldim.

Bedenini göremiyordum, fakat gözleri bile mağarayı aydınlatmaya yetecek kadar aydınlıktı.

''Değişmişsin,'' dedi ilk kez sesini duymama rağmen yabancı gelmeyen sesin sahibi. ''Hemde çok.''

Ne söyleyeceğimi kestiremiyordum. Sadece karşımda abim olduğunu bildiğim biri duruyordu ve ben sadece susmak zorunda hissediyordum kendimi.

"Gözlerin çok soğuk bakıyor. Bir yabancı gibi Hel..."

Ona bir yabancı gib hissettiğimi söylemek istiyordum ama konuşacak kadar güçlü değildim. Yanıma yaklaştıkça sıcaklığını hissediyordum. Alnını alnıma yaslayan bedenden ürkmek yerine öylece durdum. Boğazıma düğümlenen yumrular yüzünden tek kelime bile edemiyordum. Gözümden damlayan yaşlar yanaklarımdan çeneme doğru akıyordu.

Kirpiklerimin arasından gözlerine baktığımda yanaklarımı okşamaya başladı. Göz yaşlarım bu sefer onun parmaklarından aşağı doğru kayıyordu.

"Ağlama miniğim," dedi sessizce. "Ağlama..."

Dudaklarımı birbirine bastırıp hıçkırıklarımı bastırdım.

''Gitmeliyiz,'' dedi alnını başımdan çekerken. ''Try birazdan burada olur.''

Cevap vermek yerine usulca başımı salladım. Kendime gelmek için bir kaç kez derin nefesler aldım.

Boğazımı temizleyip karanlıktan dolayı sadece gözlerini gördüğüm bedenin etrafında dolandım. Ayağım yerde dolanan zincirlere çarpınca ayağım takıldı. Yere düşeceğim sırada kolumu kavrayan güçlü eller sayesinde yere düşmekten kurtulmuştum. Kendimi toparlayıp çekingen bir ses tonuyla konuştum.

''Zincirleri nasıl kırmam gerektiği hakkında hiçbir fikrim yok.''

Bileğimden kavradığında zincirlerin çıkardığı ses mağarada yankılandı. ''Bana yaklaş Hel.''

Söylediğini yapıp bileğimden tutan eline dokunarak ona doğru yaklaştım. Kalın ve sıkı zincirlerin bileğini kapladığını fark edince içimde taşan öfkeye hakim olamadım. Gözlerimi yumup açtıktan sonra derin bir nefes aldım.

''Zincirin kilit kısmını bulup yakman gerekiyor.

''Etraf çok karanlık bu yüzden önümü bile göremiyorum,'' dedim isyan ederek. ''Bunu nasıl yapacağım.''

Dışarıda duyduğum bağırış ve acı dolu çığlıkların artıyor oluşu beni daha çok korkutuyordu. Saçlarımı sertçe çekip savurduğum sırada Fenrir'in gergin sesini duydum.

''Zincirin kilidi sırtımda Hel. Onu çıkarman için arkama geç ve sadece dokun.''

Zincirin kilidinin sırtında oluşunu tuhaf bulmuştum. ''Ne demek istiyorsun?''

''Buradan kaçıp kurtulmamı engellemek  için kilidi büyüyle sırtıma işlediler.''

Söylediğini kavrayamadım, fakat dediğini yaparak temkinli adımlarla bedenine dokunarak omuzlarını kavradım.  Avucuma değen sertlikle dudaklarımın arasından kaçan şaşkınlık nidasına engel olamadım. Eğer tahmin ettiğim şey doğruysa ona dokunup çıkarabileceğimi sanmıyordum.

YERALTI CEHENNEMİМесто, где живут истории. Откройте их для себя