19. " GERÇEKLER"

1.7K 165 30
                                    

19. BÖLÜM
"GERÇEKLER"

"Kuday," dedim korkuyla. "Ben insan falan değilim, ben bir canavarım."

Sözlerimin ortama ateş gibi düştüğünü biliyordum. O ateşin beni yaktığının da farkındaydım. Kesik kesik aldığım solukların arasında sakinleşmeye çalıştım. Titreyen ellerimi durdurmak amacıyla beton zemine yasladım. Zihnimde gidip gelen o görüntü tüm bedenimi korkutmaya yetti.

"Bir günüm," dedim tükenmiş bir sesle. "Sadece bir günüm güzel geçsin..."

Kuday, elini omzuma koyup sıvazlamaya başladı. Bana tüm bunların geçeceğine dair bir kaç bir şey söylüyordu, fakat gördüğüm kesik kesik görüntülerden sonra hiçbir şeyin geçmeyeceğini hatta tam tersine daha kötü olacağını söylemek istedim ama yapamadım.

Omzunda duran elini itip ayağa kalktım. Endişeli yüzünü incelerken kendimi kötü hissettim. Bunu ona yapmaya hakkım olmadığını biliyordum, fakat yapacak hiçbir şeyim yoktu. Başından beri bana iyi gelen tek kişi Kuday'dı. En çok onu düşünmem gerekiyordu. Bundan sonra yapacağım her hareketimin onun canını yakacağından emindim... Gözlerimi sıkıca yumup açtıktan sonra ondan uzaklaştım.

"Tüm bunlardan sıkıldım Kuday," dedim sert bir bir sesle. "Buradan gitmek ve eski hayatıma geri dönmek istiyorum. "

Kollarını bana uzatacağı sırada elimi havaya kaldırıp durmasını istedim. Kaşlarını çatarak bana baktı.

"Az önce ne gördün Hel?"

Omuz silkip umursamaz bir şekilde yüzüne bakmaya çalıştım. "Artık ne gördüğüm, ne yaptığım umurumda bile değil. Sadece gitmek istiyorum, gitmek...."

"Hel biliyorum zorlanıyorsun ama geçe..."

"Yeter," dedim yüksek bir sesle. "Bana devamlı geçecek, düzelecek diyen senden bile sıkıldım."

Kuday bana yaklaşacağı sırada sözlerimden sonra çivi gibi olduğu yerde çakılı kaldı. Bir süre öylece suratıma baktı.

"Tamam," dedi zorlukla yutkunarak. "Gitmek istersen seni burada zorla tutamam."

Beni bu kadar çabuk rahat bırakmasına şaşırmıştım. Karmaşık duygularıma sırtımı dönüp dakikalar önce indiğim merdivenleri çıkmaya başladım. Yere düşmemek adına duvara tutunarak ilerliyordum. Bir yanım arkamdan gelip beni tutmasını isterken diğer yanım gördüğüm şeylerden sonra arkama bakmadan kaçama neden oluyordu. Öyle de oldu hızlı adımlarla odama doğru gidip kapıyı kapattım.

Sırtımı yasladığım kapının önüne çöktüm. Tuttuğum gözyaşlarımı kimsenin duymaması için sessizce akıttım.

"Hayır," dedim kısık bir sesle. "Böyle bir şeyin yaşanması imkansız."

Çelişkili düşüncelerimin arasından sırtımı yasladığım kapı tıklatıldı. Ellerimle aceleci bir şekilde gözyaşlarımı sildim. Kapının kulpunu indirip kapıyı araladım. Amanda elinde tuttuğu bastonuyla kapıyı itti. Geri çekildiğim zaman odanın ortasına geçti.

Kaşlarını çatarak bana bakıyordu. "Sana çok kızıyorum Hel."

Kollarımı birbirine dolayıp yatağın ucuna oturdum. "Neden," diye sordum.

"Biliyorum çok zorlanıyorsun, fakat her seferinde kendi düşüncelerinle kendi kendini bitiriyorsun. Elinin tersiyle tüm o düşünceleri silmen lazım. Bundan sonra zaman kaybedemeyiz."

YERALTI CEHENNEMİWhere stories live. Discover now