8. "JÖRMUNGANDR"

7.6K 486 526
                                    


8. BÖLÜM
"JÖRMUNGANDR"

En son kurduğu cümleden sonra sessizlik oldu. Yorgun olan bedenimi taşıyan Kuday'a itiraz etsem de buna izin vermedi. Yürüyecek halim olmadığından başımı göğsüne yalayıp gözlerimi yumdum.

"Eve götürme," dedim kısık bir sesle. "Beni böyle görmelerini istemiyorum."

Cevap vermeyince gözlerimi açıp ona baktım. Bakışlarımın farkındaydı ama bana bakmak yerine yola bakıyordu. Sert çehresi kasıldığın da bakışlarımı ondan çekip ellerime sabitledim.

''Sana güvenmemem gerekiyor,'' dedim sessizce. ''Beni yalanlarına inandırma.''

''Güvenmek zorundasın.''

''Güvenmediğim taktirde ne olacak?''

Zindan karası gözleri kısıldı. ''Bu sefer bi' şansımız olmayacak.''

Kaşlarım çatıldı. ''Ne demek istedin.''

''Bize tekrar dünyaya gelmemiz için tanılan şans bir daha verilmeyecek Hel. Bu yüzden bana güvenmek zorundasın.''

Sesimi çıkarmadım. O görüntülerden sonra ona güvenmiyordum ama içimde ona karşı hissettiğim duyguları inkar etmiyordum. Zamanında çok yakındık, fakat bana hala neden bu şekilde olduğumuzu açıklamamıştı. Başka birinden öğrenebileceğim bir şey de olmadığını biliyordum. Bana anlatması gereken kişi oydu. Ondan başkası bu bilinmezliği çözemezdi. Düşüncelerimin arasında bir erkek sesi duydum.

"Kuday," dedi boğuk erkeksi bir ses. ''Konuşmamız lazım.''

Sesin sahibini merak ettiğim için başımı göğsünden kaldırdım. Brandon elinde tuttuğu poşetlerle evin kapısında dikiliyordu. Bizi böyle görmesi beni rahatsız etmişti. İnmek istediğim de izin vermedi.

''Sonra,'' dedi soğuk bir sesle.

Kapıdan içeri girip yukarı çıkmıştık. Odanın kapısı açıldığın da bedenim gerildi. Yatağın üzerine beni bırakıp yanıma oturdu. Başımı yastıktan kaldırıp bazanın başlığına yasladım. Ellerini saçlarının arasından geçirdi.

''Bu böyle olmayacak,'' dedi mekanik bir sesle. ''Devamlı rüyalarının arasında kalamazsın.''

''Ne demek istiyorsun?''

''Buraya veda edeceksin Hel,'' dedi keskin bir sesle. ''Gücünü toparlayana kadar da kimsenin seni bulamayacağı bir yere gideceğiz.''

Söyledikleriyle bir süre durdum. Sinirlerimin gerilmesini bekledim. Bir kaç kez derin nefesler alıp verdim. Bakışlarına aynı sertlikle cevap verdim.

''Buradan gitmeyeceğim,'' dedim sertçe. ''Kimse beni ailemden ayıramaz!''

Önce güldü sonra bakışları durgunlaştı. ''Senin bir ailen yok!''

Üzerime örttüğü çarşafı fırlatıp yerimde doğruldum. Yüzünü yüzüme yaklaştırdım.

''Var,'' dedim nefretle. ''Senin sandığının aksine beni her şeyden koruyan bir ailem var.''

Gözlerini yumup açtı. ''Beni anlamak istemiyorsun Hel. Buradan gitmediğin sürece bedenin iflas edecek. Gücün yüzünden ne yaparsak yapalım rüya sandığın gerçekliğe görmeye devam edeceksin.''

''Buradan bir yere ayrılmayacağım.'' Yüksek çıkan sesim sonlara doğru kısıldı. ''Arkamda bıraktığım yıkımı düşünmek beni öldürür.''

YERALTI CEHENNEMİWhere stories live. Discover now