4.6

7.2K 433 143
                                    

Özledim seni harbiden
Aklıma da düşüverir aniden
İçince, açılınca

"Toprak ben ne yaptığımı hatırlamıyorum..." Toprak, Kayla'nın yorgun sesini duyduğunda  oturduğu hastane sandalyesinde toparlandı ve içinde zifiri karanlığı bulunduran yarı kısık gözlere baktı.

Gülümsedi yorgunca. "Bir önemi yok Kayla."

Kayla, ona yaşayacak sadece bir ayının kaldığını söylediğinde ne diyeceğini, ne yapacağını bilememişti. Öylesine kötü hissetmişti ki sanki biri elini kalbine götürüp avuçlarının içinde paramparça etmişti. O ne yaptığını hatırlamıyordu. Bir önemi yoktu. Şu an doktorların dediğine göre sabaha bu hastaneden bir ruh eksilecekti. Ve bu ruhun gülümseyerek ayrılmasını istiyordu dünyadan. Bu yüzden şu bir ayını tamamen ona adamıştı Toprak. Her ne kadar onun yüzünden kendini kaybetmiş olsa da.

"Bilmek istiyorum." Dudaklarının arasından zar zor çıkan kelimeler canını acıtıyordu kızın. Yine de bilmek, Toprak'ı bu denli yıkacak ne yaptığını merak ediyordu.

Bekledin sana gelmedim
Geceleri gönlümü eğledim
Uçunca, uyuşunca

"Bilmen gereken tek şey ne biliyor musun?" Toprak, kızın cevap veremeyecek kadar yorgun olduğunu bildiğinden devam etti. "Bir şey oldu. Kötü bir şey. Ve biz kırıldık. Aramızdaki cam bağ tuzla buz oldu. Ama sen gittikten sonra yağmurları hiç sevemedim. Seni hep yağmurla bağdaştırdım. Gözlerinin içine bulutlar çizip, gözyaşlarını yağmur damlaları yapıyordum. Ağlamanı pek sevmiyorum, bilirsin..." Toprak yutkunarak baş parmağıyla kızın şakaklarına doğru alan yaşı sildi. "Seni çok sevdim Kayla."

"Toprak..."

"Şşş... yorma kendini."

"Öleceğim Toprak... seninle uzun zamanlar geçirip zamanın sonuna gömülebilirdik, ikimiz. Ama ben hata yapmışım o cam bağı kırarak. Biliyorum, camlar kırılır ve bir daha asla eski haline geri döndüremezsin."

"Döndüremezsin."

"Yine de bir ay benimle olduğun için o kadar minnetarım ki sana... o kadar mutlu ettin ki beni... Toprak, beni sevme sakın. Beni unut. Beni zihninde o cam parçalarının altına göm, olur mu? Bana anlattığın o kızla... adı Yaren'di sanırım. Onunla hep mutlu ol."

Toprak yutkundu. Yaren... zihninde gökkuşağı açtıran kız... bir aydır hiçbir şekilde konuşmamışlardı. Zaten yağmurların sebebi yanındayken, yağmuru durdurmak isteyen birini tutamazdı yanında. Bundan sonra ne olacaktı, bilmiyordu. Tek bildiği Kayla ölünce hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağıydı.

"Söz..." dedi. "Senin gülemediğin kadar gülecek, ağlayamadığın kadar ağlayacağım. Yağmurları artık seveceğim ve  altında senin ıslanamadığın kadar ıslanacağım."

Söyledin seni duymadım
Leylaya Mecnunu oynadım
Sevince, sevilince

Kayla gülümsedi ama o kadar bitkin bir gülümsemeydi ki bu... solmuş bir çiçek gibiydi.

Ve o an.

O lanet makinenin düz sesi.

Doktorların odaya girişi.

Hemşirelerin Toprak'ı odadan çıkarışı.

Hepsi bir saniyede olup bitmişti sanki. Toprak odanın kapısının önüne çöktü ve kafasını ellerinin içine aldı. Ne hissettiğini bilmiyordu. Cam parçaları düşüncelerini kesiyor, zihnindeki fırtına Toprak'ı çıkmaz sokaklara sürüklüyordu.

İnsanın sevdiği birinin ölmesi mümkün olur muydu hiç? Ya da kırgın olduğu birinin... kızgın olduğu, hayalkırıklığına uğratıldığı birinin ölmesi mümkün müydü gerçekten? İstemiyordu. Ölmesini istemiyordu. Ona olan kırgınlığı henüz geçmemişti bile.

Ağlıyor muydu, emin değildi. Koridordan duyduğu Kayla'nın ailesine ait olan haykırışları duymazdan geliyordu. Peki ya içinin haykırışları? Onları nasıl susturacaktı?

Buraya kadar olmamalıydı. Böyle bitmemeliydi. Yarım kalan bir şeyler vardı. Hayır, hayır... bitmişti. Kabullen Toprak, dedi kendine. Kabullen artık.  Uğruna yerle göğü yer değiştirdiğin, gözleri zifiri karanlık o gözler kapandı. Bir daha açılmamak üzere.

Kayla'yı zihnindeki cam kırıklarının altına, kendini ise öylesine bir mezara gömdü. Bu mezar öyleydi ki... sahipsizdi. Üzerinde çiçek yetişmez, kimse durup da bir dua okumazdı. Kimse sulamaz toprağını, kimse okşamaz taşını bu mezarın. Kimse çiçek ekmez, kimseler üzerine basar geçerdi.

Sahipsiz mezardı.

Anladım ki yanılmışım
Öylesine yılana sarılmışım
Sen ölünce, gömülünce

###

ah be toprak oğlum... gel bu gece omzumda ağla. yeter ki şu kalbini içten içe dağıtma. ama bundan sonra seni zihnimin en güzel seven kızına emanet edeceğim. iyileşeceksin... mezarına çiçekler ekilecek.

sen yağmurları sevdiğinde | textingWhere stories live. Discover now