4.2

7.4K 496 122
                                    

"Merhaba," dedikten sonra Atalay'ın yanına oturdu küt saçlı kız. Salak değildim. Bu kızın Toprak'ın onu yaralayan eski sevgilisi olduğunun farkındaydım. Tuhaf bir durumda hissediyordum kendimi. Belki de gerçekten öyleydi. Sevdiğim adam, onun eski sevgilisi ve düşmanıyla aynı masada oturuyordum.

Toprak'a baktım. Gözlerini kızın üstünden çekemiyordu bir türlü. Şaşkınlık ve özlem dolu bakışlarıyla beni bile delip geçiyordu. Canım yanıyordu...

İlk konuşan Atalay oldu. "Hoşgeldin Kayla. Biz de seni bekliyorduk."

Biz mi bekliyorduk? Ben öyle bir şey beklediğimi hatırlamıyordum.

"Öyle mi?"

Toprak ısrarla konuşmuyordu. Ben de öyle. Ama kötü olduğunu anlayabiliyordum. Zihninde bir fırtınanın koptuğunu hissedebiliyordum. Öyle ki... bir dağ yıkılıyordu sanki gözlerimin önünde.

Toprak, bir şey demeden masadan kalktı aniden. Gözleri anlık gözlerimi bulduğunda yüzündeki yıkılmışlığı, yenilmişliği saklamak istediğinin farkına varmıştım. Ama benden gizleyemezdi hiçbir şey o.

Hızla yürüdü ve masadan ayrıldı. O an içimdeki üzüntü ve sinirin ne derece olduğunu tahmin edemezdiniz. Atalay'a döndüm. "Ne yapmaya çalışıyorsun Atalay?"

Sırıttı. O arada Kayla'nın sesini duydum. "Bu kız kim?"

"Bu kız mı? Toprak'ın senin yerine koymaya çalıştığı kızlardan biri."

İçimdeki siniri daha fazla tutamayıp dudaklarımı öfkeyle araladım. "Ve sen kimsin, biliyor musun?" Bakışlarımı Atalay'a çevirdim. "Yapmaya çalıştığın oyunun kaybedeni."

Bir şey demelerine izin vermeden masadan kalktım. Toprak'ı bulmalıydım. Muhtemelen sanat sınıfındaydı. Adımlarımı hızlandırdım ve sınıfın önüne geldim. Kapısını açtım. Tahmin ettiğim gibi buradaydı. Bir sandalyeye oturmuş öylece camdan dışarı bakıyordu. İçeri girdim ve kapıyı tekrar kapattım. Yanına vardığımda hiçbir şey söylemedi.

Onunla konuşmak istiyordum. Bu yüzden ona bir soru sordum. "Şu an hissettiklerin bir renk olsaydı hangi renk olurdu?"

"Bir rengi yok."

"Neden?"

"Çünkü yeni bir renk düşünmek imkansızdır. Eğer bir renge dökebilseydim hemen şimdi bembeyaz bir tuvali o renge boyayarak içimden atardım. Ama bunun bir rengi yok bende."

"Toprak... belki de onu çok özledin. Ve uzun bir zamandan sonra onu görünce böyle hissettin. Sarılmak, belki öpmek... ama yapamadın."

Onunla sevdiği kız hakkında konuşmak canımı çok yakıyordu. Ama güçlü durmalıydım. Çünkü o yanında biri olmasını hak eden biriydi. Ve ben de yanında duracak kişiydim.

"Belki de ondan nefret ediyorumdur." Tam bir şey söyleyecektim ki konuşmasına devam etti. "Belki de onu sevmekten."

Bir şey diyemedim o saatten sonra. Mühürlemişti dudaklarımı söyledikleri. Ne diyebilirdim ki zaten? 'Hadi bana onu nasıl sevdiğini anlat' falan mı?

"Burda olmak zorunda değilsin Yaren."

"Ama burda olmak istiyorum. Tam yanında..."

Kafasını bana çevirdi. Gözlerim doluydu sanırım tam emin değilim... ama dudaklarımdaki tebessümün farkındaydım. O halimi gördü. Birden oturduğu sandalyeden ayağa kalktı ve ellerini belime sararak beni kendine çekti. Kafasını omzuma gömdüğümde ne yapacağımı bilemeden öylece kalakaldım. Toprak şu an bana sarılıyor muydu yoksa ben bir rüyada mıydım? Tanrım... bu an için tüm renklerden vazgeçebilirdim.

Ellerimi usulca ona sardım ben de. Kalbim deli gibi atıyordu. Yerinden çıksa bile önce benim bırakmaya hiç niyetim yoktu.

"Şu an hissettiklerini bir renk ile tanımla." dedi hala beni bırakmazken.
Güldüm. Beni taklit etmişti. "Yeni bir renk." dedim ben de onun gibi. Gözyaşlarım onun göğsünü ıslatırken  devam ettim. "Ve var olan diğer renklerden daha güzel."

###

Haiiii

biraz Toprak Yaren dozumuzu alalım dedim ondan romantik bir bölüm oldu :dd

nys sizi seviyom bol bol yorum atın aşkolar

sen yağmurları sevdiğinde | textingWhere stories live. Discover now