.3.7

8.5K 679 141
                                    


Başımın ağrısıyla inledim. Gözlerimi açtığımda etraf fazla aydınlık olduğu için geri kapattım.

"Hande hadi uyan" Emre'nin sesiyle elimle gözlerimi kapatıp doğruldum.

"Şu sikik perdeleri çek" Emre'nin gülme sesi odayı doldurdu.

"Hadi kalk. Sana kahve yaptım ve kahvaltı hazırladım. Biraz daha kendine geldikten sonra okula gidelim yoksa Kerim beni vurur"

Zorlanarak gözlerimi açıp Emre'ye baktım, iyi ki vardı.

"Banyo yapmam ve kıyafetlerimi değiştirmem gerek" diyerek ayağa kalktım.

"Okula gidersen de Kerim beni öldürür" üzerimdeki yoğun alkol kokusu midemi bulandırıyordu.

"Gözlerin ağlamaktan şişmiş. Rengin solmuş. Dudaklarını ise soyduğun için yara olmuş. Gerçekten berbat haldesin" berbat halde olduğumu ben de biliyordum.

"Eve gitmek istiyorum" yüzümün önüne gelen saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdı.

"Öğle arasından sonra gelsen? Bir kızın seni bu kadar çok mahvetmesine izin verme"

Çoktan o izni vermiştim.

Gözlerimi kapatıp kollarımı iki yana açtım, şu an sadece ona sarılmak istiyordum.

"Leş gibi kokuyorsun, sana hiç sarılmak istemiyorum" gülerek gözlerimi açtım ve ekşittiği yüzüne baktım.

Aramızdaki mesafeyi kapatıp sıkıca omuzlarına sarıldım.

"Kokun üzerime sinecek, yapma" beni itmesine izin vermedim. En sonunda pes etti ve üfleyerek bana sarıldı.

"Çok romantiksiniz" gelen sesle ikimiz de kapıya doğru dönmüştük.

Emre'nin "Sen de gel Kuzey" demesiyle kafasını hayır anlamında salladı, hem o niye geliyordu ki?

"Bu kim?" diye sorarak Emre'den ayrıldım.

"Dün gece ful benle dertleştin ve şimdi beni tanımadığını mı söylüyorsun?"

Hatırladığım en son şey bu eve geldiğimizde Emre'nin yanına oturup boş gözlerle halıyı izlediğimdi, halının desenleri baya güzeldi.

"Neyse zaten tam olarak tanışmadık. Kuzey ben" uzattığı elini boş gözlerle baktığımda elini geri çekti.

"Dün gece daha sıcakkanlıydın" dün gece ben bende değildim.

Eve girip anahtarımı vestiyere fırlattım. Merdivenlere yönelirken babamın sesiyle durdum.

"Hande" şaşkınlıkla babama döndüm.

"Yüzünü gören cennetlik" esprisini gülümseyip odaya girdim. Gözlerini bende fazla tutmamış yeniden elindeki gazeteye dönmüştü.

"Niye okulda değilsin?" yanına kendimi attım.

"Sen niye işte değilsin?"

Ekşiyen yüzüyle içimden siktir dedim. Leş gibi alkol ve sigara kokuyordum. O doğrulup şaşkınca bana bakarken yutkundum.

"Sen içki mi içtin?" gözlerimi kaçırdım.

Boku yemek diye buna derdim.

"Sen kaç yaşında olduğunu sanıyorsun Hande?" babam ayağa kalkınca kafamı önüme eğdim.

"Abin arkadaşında kalıcak dedi. Nerdeydin sen?" bizim halının desenleri de güzelmiş.

"Ben sen ne istersen yapayım sen ise" susup derince nefes alıp verdi. "Neden içtin?" kafamı kaldırıp yüzüne baktım.

Çok sinirli gibi durmuyordu. Zaten babam normalde de sakin biriydi. Daha çok üzgün duruyordu.

"Moralim bozuktu" diye mırıldandım.

"Her moralin bozuk olduğunda içiyor musun?"

Moralim her zaman bozuktu, içseydim ayyaşın teki olurdum.

"Hayır, ilk kez" kafamı tekrardan önüme eğdim.

"Neden moralin bozuktu?"

"Özür dilerim, bir daha içmeyeceğim. Söz" ilk ve son içişimdi, belki.

"Bunu başka zaman bir daha konuşacağız" kafamı sallayarak ayağa kalktım.

Sandığımdan kolay sıyrılmıştım. Ya da öyle sanmıştım.

Müziğin sesini daha da arttırıp okula girdim. Öğle arası olduğu için bahçede bir çok kişi vardı. Kafamı önüme eğip hızlı adımlarla okula yöneldim. Kimseyle konuşmak göz göze gelmek istemiyordum.

Merdivenleri çıkarken birinin kolumu tutmasıyla durdum. Kimin tuttuğuna bakmak için kafamı kaldırdığımda Arda ile göz göze geldim. Şaşkın bir yüz ifadesiyle bana bakıyordu. Kolumu elinden kurtardım. Kulaklıklarımı gösterdiğinde göz devirip ikisini de çıkardım.

"Ne oldu?" diye sormamla "Aynısını ben de sana soracaktım" dedi.

"Sana ne? Rahat bırak beni" kulaklıklarımı takıp kalan merdivenleri çıktım.

Yanımda hissettiğim hareketlilik ile kafamı kaldırdım. Abim yanıma oturmuş bana bakıyordu. Kulaklıklarımı çekip çıkardı, en nefret ettiğim ilk üç eylemden biriydi.

"Ne oluyor?" ne olduğunun ne önemi vardı?

"Hiçbir şey" diye mırıldandım.

"Hande"

"Hiçbir şey dedim" o dik dik bana bakarken ayağa kalktım.

"Kalkarsan lavaboya gidicem" bakışlarını üzerimden çekmeden ayağa kalktı.

"Benden ne zaman bir şey saklasan her şey daha kötü oluyor, farkında mısın?"

Sıradan çıkıp karşısında durdum.

"Asıl sen benden bir çok şeyi sakladığın için her şey bu hale geldi"

Belki Arda'nın beni sevdiğini daha önceden bilseyim ona engel olurdum ve Destina bana 'kardeş' gözüyle bakmazdı. Ya da belki de sadece saçmalıyordum. Bahanelerin arkasına saklanmak kolaydı. Bahanelerim eşsiz, inanması bile keyifsizdi.

"Ne saklamışım ben?" bana doğru bir adım atmasıyla omuzundan onu geri ittim.

Üzüntüm yerini öfkeye bırakmıştı. 

"Destina ve Arda senin için önemli sadece"

Onların yanında durduğu kadar benim yanımda durmamıştı.

"Sen nankör müsün? Senin için yaptığım o kadar şeyi nasıl görmezden gelirsin?" sesi o kadar yüksek çıkmıştı ki bir adım gerilemiştim.

"Beni ottan boktan şeylerden korumakla yanımda olmuş olmuyorsun. Aksine beni yoruyorsun" gözlerim dolmuştu ve yaş akmaması için gözlerimi kırpmıyordum, ne acınası.

"Ben mi seni yoruyorum? Destina'nın seni sevmemesin nedeni ben değilim Hande" omuzuma vurarak yanımdan geçip gitti.

Gözlerimi kapatıp ellerimi enseme attım. "Sikeyim"

Sonraki bölüm Destina'dan dududu du duf

Gelişigüzel |gxg|On viuen les histories. Descobreix ara