Cesurca Sev ! 6. bölüm

Start from the beginning
                                    

“hoş geldiniz Ömer bey… hanım efendi…”  deyip yanımızdan ayrılıyor.

İnanılmaz. İtiraf etmeliyim ki o kadar ara sokaktan geçip böyle bir yere geleceğimiz alımın ucundan dahi geçmezdi ben daha çok böyle dekoratif taşlarla süslenmiş batı müziği çalan bir yer beklerken burası tamamen farklıydı.

İlk başta neden restaurantın üçüncü katına çıktığımızı sorgulamıştım. Ama böyle bir manzara için çıkılırdı. Karadeniz’in serin suları sanki restaurantın dibindeydi. Uçsuz bucaksız bir mavi. Aynı onun kahve gözleri gibi. Sonra çalan farid farjad müziği.  Ahşap kokusu burada da vardı ve sandal ağacı da kokuyordu. Galiba tütsü yakılmıştı. Bir tarafı boydan boya cam olan yere oturtmuştu garson bizi.

Ne ağır ne salaş ortalama ama çok güzel bir mekan sıcak içi rahatlatan bir yer. Kendi halimizdeyiz. Konuşuyoruz. Hem de bolca bir ay boyunca hiç konuşmadığım kadar! Her ne kasar imza gününü bile isteye kaçıracağım için üzülsem de bugün paha  biçilemezdi.

Yine de imzalatamamak üzücü.  İlk çıktığı zaman sadece ismini ve kapağını güzel bulduğum için almış olsam da okuduktan sonra bağlanmıştım. İçine çekmişti beni. Bir an kurbandım, bir an davayı çözen polis bazen de yardımcısı. Daha sonra ise çıkarttığı tüm kitapları almıştım. Son çıkarttığını da. Cam güzeli’ni. Ama imzalatamazdım işte. Artık gerçekten de ona dediğim gibi biri miyim yani sadece okuyan ! Yoo hayır olmaz. Gerekirse bir hafta sonraki imza gününe kılık değiştirip öyle giderim. Evet giderim!

Düşüncelerime ara verip konuşmaya devam ediyorum.

Ee geldiğimizden beri kimse yanımıza gelmedi. Yoksa kalkıp bizim mi almamız gerekiyordu ??"

"Hep böyle sabırsız mısındır? "

Evet dersem ne olur acaba?? Belki de sabırsızları sevmiyordur? Belki de çok seviyordur?? Karmaşık olmayı ne çok seviyorum.

"Bazen " deyip yanıtlıyorum onu.

"Bazen sabretmen gerekebilir.  Belki de o bazen bu bazendir."

"Tamam sabırla ilgili bir sorunum yok. " deyip elimle ağzıma görünmez fermuar ı çekiyorum.

"Bak işte sesini duymamaya dayanamam "

 "Yalancı"

Tam ağzını açmış cevap verecekken bir garson yanımıza yaklaşıp elindeki tabakları önümüze bıraktı.

Yanımıza kimse gelmedi. Ve Ömer kimseye işaret etmedi buna eminim tamam on beş dakikadır konuştuğumuz için dudaklarına ve gözlerine bakıyor olabilirim ama odaklanmış değildim. Yani karşımda benim için imkansız olan biri otururken sadece gözlerine veya  dudaklarına bakamam benim için her bir hareketi önem taşır ki bu nedenle Ömer'in tek bir işaret vermediğine yemin edebilirim.

Belki de telepatik güçleri vardır. Ve bazen işlerini bu yolla hallediyordu. Bak buna inanırım yani o kadar fantastik kitap yazdıktan sonra yapabilir bence. Hoş geldin dengesiz Zeynep!  Tamam kabul ediyorum şuan ki bütün dengesiz düşüncelerimin sebebi açlık başka bir şey değil !

Tabağımdaki etten bir parça alıp yiyorum. Kabul etmeliyim enfes Sibel’in yaptıklarından daha fazla hem de.  Sonra bir parça daha alıyorum.

Ben neden bu kadar oburum acaba ?? Önümde ne zaman hoşuma giden bir yemek olsa bir çırpıda yiyip bitirmek istiyorum ama şuanda olmaz. Adabı muaşeret kurallarından o kadar da uzak değilim.

Bir yudum da kadehteki içki var olduğunu saydığım sıvıdan alıyorum. Sarhoş olmasam iyidir!

Ama bu şarap değildi ki bildiğin vişneli sodaydı hem de renklisinden !

Cesurca Sev ! (Tamamlandı)Where stories live. Discover now