8

10.5K 569 409
                                    

Ağırlaşmış göz kapaklarım yavaşça aralanırken ıslanmış kirpiklerimi birkaç kere birbirine değdirip bulanıklaşmış görüş açımı netleştirerek kafamı sağa doğru çevirdim. Gözlerim ilk olarak koluma takılmış serumu bulurken yüzümü buruşturarak etrafa hafifçe baktım ve yatak odasında olduğumu fark ederek derin bir nefes aldım. Hastaneleri sevmezdim. Zaten kimse hastaneleri sevmezdi ama ben hastanede kalmaktan nefret ederdim. Hatta hastanede kalacağım düşüncesi aklımdan geçince bile bedenim ürperiyordu. Tabii ki hastane kelimesinden bile bu kadar nefret etmemin sebebinin bir hastane odasında tam bir ay boyunca yapayalnız kalmam olduğunun farkındaydım ama bu farkındalık korkularımla yüzleşmemi sağlayamıyordu maalesef.

"Babası öyle söyledi Arıkan benim yapabileceğim bir şey yok. Adam beni arayıp kızımın şirkete gelmemesini sağla dedi ben ne yapabilirim ki?" Merve'nin sesi sarsılmış bilincime sızarken onun burda olmasının ve kolumdaki serumun sebebini aniden hatırlayarak ellerimi karnımın üstüne koydum. Kalbim bebeğimin ellerimin altında olmaması fikriyle boğazımda atarken konuşmak için dudaklarımı araladım ama boğazım kuruduğu için sadece kuru bir öksürük sesi çıkarabildim. Yine de bu ses bile işe yaramış olacak ki kapının önünde duran Merve ve Arıkan aniden bana doğru döndü. Merve ilk olarak gözlerime bakarken Arıkan'ın gözleri karnıma sarılı ellerimi buldu. Gözlerimden akan korku Merve'nin gülümsemesine neden olurken içim bir nebze rahatladı daha sonra isa Arıkan yanıma gelip elimin üstüne elini koyarak sırıttığında içimdeki tüm endişenin biran da ortadan kaybolduğunu hissettim.

"Küçük noktadan bir mesaj var sana. Dedi ki öyle babamdan kolayca kurtulamazsın bir sekiz ay daha katlanman gerek. Bir de ayağını denk almanı söyledi onu daha fazla yorarsan bozuşacakmışsınız." Arıkan yüzündeki sırıtmayla elimin üst kısmını okşarken tüm yorgunluğuma rağmen gülerek hafifçe kafamı iki yana salladım. Bu adam kesinlikle manyağın tekiydi ama en ağlanacak zamanlarımda bile beni güldüren tek kişiydi. Bu yüzden onun hayatımdaki yerini tam olarak anlayamasam da ona yavaş yavaş alıştığımı hissediyordum artık.

"Arıkan haklı Ceren. Fazla yormaman gerek kendini. Hamileliğin zor geçiyor biliyorsun. Hatta bence işi gitmesende iyi olur." Merve Arıkan'ın arkasında durup bana gülümserken söylediği şeyle birlikte kaşlarımı çattım. Kaşlarımın çatılmasıyla beraber Merve'nin yüzündeki gülümseme silinirken ilk uyandığımda duyduğum cümlenin aklıma düşmesiyle yattığım yerde dikkatli bir şekilde doğrulup ellerimi karnımdan çektim ve Arıkan'ın da üzerimdeki ellerini çekmesiyle yavaşça ayağa kalktım. Merve endişeyle ayağa kalkmamı söylediğindeyse onu zerre umursamayıp Arıkan'ın bana uzattığı elini tutarak Merve'ye doğru ilerledim.

"Ben işte taş taşımıyorum Merve ve sende bunu biliyorsun. Tam olarak neden işe gitmemem gerek anlamadım." Merve'ye sorgulayıcı gözlerle bakarken Merve onu duyduğumu anında fark edip derin bir nefes aldı. "Duydun değil mi?"

"Duydum ve merakla babamın neden şirketten uzak durmamı istediğinin cevabını bekliyorum." Merve'nin gözlerine dimdik bir şekilde bakarken elimi Arıkan'ın elinden çekip ayakta durabilecek hale geldiğimi fark ederek daha dik bir şekilde Merve'nin karşısında durdum. Merve ise önümde nerdeyse ezilip büzülecek bir hale gelirken onun derdini anlayarak gözlerimi devirdim. "Eriz mi?"

"Evet, Eriz. Lanet olsun Eriz tamam mı?! Bir proje yapacaklarmış Eriz'in şirketini kurtarmak için bu yüzden Eriz babanın şirketine fazlaca gidip gelecekmiş. Seni düşünüyoruz Ceren! Babanda bende seni düşünüyoruz. Onu görürsen üzüleceğini biliyoruz. Üstelik.." Merve ağzından bir şey kaçırmak üzereymiş gibi elini ağzına kapatırken kaşlarımı havaya kaldırdım.

"Üstelik ne?" gözlerim Merve'nin gözlerinde merakla gezinirken Arıkan oturduğu yataktan kalkıp bir kaç adın uzağımıza giderek olacakları izlemeye başladı.

Ehvenişer Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin