|20| Mucize

4.1K 250 790
                                    

ANKET:

En eğlenceli bulduğunuz karakter kim?

Voldemort neden Narcissa Malfoy'a farklı davranıyor?

Lucius Malfoy sizce gerçekten Draco'nun Hermione ile olan ilişkisini destekleyecek mi?

Yeni bölümü +200 satır arası yorum sonra düzenlemeye başlayacağım. Düşüncelerinizi paylaşmayı unutmayın. Herkese keyifli okumalar..

Harry kahvaltı sırasında önündeki kitap yığınına başını koymuş gözleri kapalı halde başparmağını kemiriyordu. Kuzguni dağınık saçları yara izini örtüyordu. Hermione'nin tam karşısında oturan Ron ise bir yandan meyveli kek yiyor bir yandan da Hermione'yi yapması için ikna edemediği KSKS ödevini hazırlıyordu.

Hermione gözlerini Slytherin masasında dalgın gözlerle masayı seyreden sarışının üzerinde gezdirdikten sonra karşısındaki yorgun düşmüş arkadaşına baktı. Harry gece gündüz çalışıyordu. İksirler deniyor, savunma büyüleri öğreniyordu. Bu yaşa kadar beyninin içinde bir yerlerde Karanlık Lord'la yaşadığından, büyük bir tehlikenin kapıda olduğunu sezebiliyordu.

Hermione ise sezmekten öte, adı gibi biliyordu. Hatta karanlığın bir kısmı kendisiydi. Çünkü kalbinde bir ölüm yiyenin ismi kazılıydı. Harry'ye bir şey söyleyemediği için kendini kendini çok kötü hissediyordu ama Draco'yu sonsuza kadar kaybetmek istemiyordu.

Sarışın büyücü masadan kalktığında Hemione'de eşyalarını çantasına sıkıştırıp ayağa kalktı. Pansy ortalarda olsaydı onunla şu plan işini konuşmak istiyordu ama genç kız ortalarda yoktu.

Hermione salondan çıkan çocuğun peşinden koşmaya başlamadan önce arkadaşlarına sınıfa çıkartmaları için çantasını bıraktı. Draco alnını ovuşvurarak sakince taş merdivenlerden çıkarken aniden sağ elini tutarak onu durduran kıza döndü. Hermione olduğunu görünce yüzündeki hüzün bir anlık gülümsemeyle silindi.

''Günaydın!'' dedi kız onunla aynı basamağa çıkarken. Çocuğun diğer elini de tutup tam karşısına geçti. ''Merlin! Ellerin çok soğuk.''

''Günaydın.'' Draco eğilip kızın yanağını öptü. ''Ellerim soğuk değil, sen fazla sıcaksın.'' diye mırıldandı.

''Nereye gidiyorsun?'' ikili merdivenleri çıkmaya başladığında Draco yeşil kravatını gevşetti.

Sarışın büyücü etrafa bakındıktan sonra sessizce ''William'ı bulmam gerek.'' dedi.

Nihayet merdivenlerden kurtulduktan sonra bir pencere kenarına geçip oturdular. ''Şey..'' Hermione sorup sormamak arasında gidip geldi. ''bugün mü başlıyorsunuz?''

Malfoy hafifçe kafa sallayarak onayladı bir kolunu kızın omzuna atıp kendine çekerken. Derin bir nefes aldıktan sonra dudaklarını kızın alnına bastırdı. Granger bir kolunu çocuğun beline sarmış , bir elini de onun dizine koymuştu. Kafasını kaldırıp genç büyücüye baktı. ''Draco..''

''Hmm?'' diye mırıldandı.

''Seni seviyorum.'' dedi çocuğun dizine koyduğu elini sıkarak.''Ailen de öyle. Bu işte.. Kendini yalnız hissetme. İstesen senin için canını verecek insanlar var. Ne olursa olsun-

Genç kızın sözü dudaklarına örtünen Malfoy'un soğuk ama yumuşak dudaklarıyla kesildi. Kısa ama yoğun bir öpücüğün ardından sarışın büyücü alnını kızınkine dayadı ''Bunca yıl neredeydin sen?'' diye mırıldandı.

Hermione hafifçe gülerek karşılık verdi. ''Gözünüzün önündeydim Mr.Malfoy.''

''Ama ben aptalın tekiydim.''

Storm In Hogwarts // DramioneWhere stories live. Discover now