23 - Saray

91 25 83
                                    

* Medya: Yeni Saray


Meşale ve mumlarla aydınlatılmış saraya hayret içinde baktım. Girdiğimiz kemerli kapı ve geçtiğimiz antre öylesine büyüktü ki sanki burada devler yaşıyordu. Şatonun çok şaşaalı olduğunu düşünüyordum. Yine de öyleydi ama bu sarayın yanında gayet sıradan kalıyordu. Şato büyüklüğüne, taş duvarlarına ve gereksiz süslerine rağmen az da olsa ev duygusu uyandırıyordu. Saraysa büsbütün soğuk ve ruhsuz hissiyat veriyordu . Neden buraya gelmiştik ki? Sanki bütün gözler üzerimdeydi. Kralın arkasındaki adamlar -ki bakan yada ne bileyim vezir gibi bir şey olmalıydılar çünkü askerler kralın yanında onları da selamlamıştı- neden özellikle beni incelemişlerdi acaba? İlgi odağı olmaktan, kalabalıktan, gereksiz süsle gösterişten ve bürokratik ortamlardan hoşlanmazdım. Bunların hepside fazlasıyla burada mevcuttu.

Diğer yandan bay kibir anladığım üzere kraldı. Başındaki koca taç yanında herkesin önünde yer alması bunu gösteriyordu. Peki bu ülkenin kralı neden şatoya beni görmeye gelmişti ve şimdi neden onun sarayında idik? Bir sürü cevapsız sorular. Huzursuzca yerimde kıpırdandım.

Karina ve Bârisa ile Jadom'un peşinden gidip, yanında beklemeye başladık. Bulunduğumuz yer bir tür revirdi sanırım. Jadom'un inlemesini duyunca yatağının başına gittik. Gözlerini açmasıyla rahatladığımı hissettim. Durumu beni endişelendirmişti. Şatodayken ölüme gerçekten çok yaklaşmıştı. Üçü bir süre konuştular. Üzgün ve perişan görünüyordu.

Taşlarla süslü bir takı daha getirildi. Bârisa bunu bileğine taktı ve yine mucizevi büyüsünü yaptı. Bârisa bedenini iyileştirirken Jadom'un canının yandığı açıkça anlaşılıyordu ama bu çok uzun sürmedi. Geçen süre aşağı yukarı benim bedenimin iyileşme süreci kadardı. Kırık bacağı iyileştiğinde Jadom kadar Bârisa'da yorulmuş görünüyordu. Bir süre sandalyede oturarak dinlendi. Bu arada biraz daha konuştular. Daha sonra revirden ayrılarak yatak odalarımıza doğru olduğunu umduğum bir yürüyüşe çıktık. Kendimi Bârisa'nın kuyruğu gibi hissediyordum.

Revire gelirken kullandığımız basket sahası büyüklüğündeki antreden tekrar geçtik. Can sıkıntımı etrafı inceleyerek dağıtmaya çalıştım. Her yer pırıl pırıl, özenle temizlenmiş gibi görünüyordu. Gümüş rengi merdiven tırabzanları oymalarla süslenmişti. Duvarlardaki kesme camdan yapılmış yağ lambaları yumuşak bir ışıkla koridoru aydınlatıyordu. Yerler mavi yapraklı leylak rengi çiçeklerin ve dallarının nakşedildiği mozaiklerle kaplıydı. Sonsuza uzanıyormuş gibi görünen geniş koridorları baştan başa mozaiklerle işlemek için yüzlerce kişi çalışmış olmalıydı. Oldum olası sanattan ve incelikten pek anlamamışımdır maalesef. Bütün bunlar bana zaman ve emek israfı gibi geliyordu. 

Geçtiğimiz yerleri aklımda tutma konusunda sorun yaşayacağımı sanmıyordum

اوووه! هذه الصورة لا تتبع إرشادات المحتوى الخاصة بنا. لمتابعة النشر، يرجى إزالتها أو تحميل صورة أخرى.

Geçtiğimiz yerleri aklımda tutma konusunda sorun yaşayacağımı sanmıyordum. Hafızam güçlü, yön bulma kabiliyetim ise oldukça kuvvetliydi. Acaba burada ne kadar kalacaktık? İçimden bir ses uzun süre olacağını söylüyordu. Öyle olursa binanın ve çevre yerleşkenin bir haritasını bulmak beni mutlu ederdi. Şayet öyle bir şansım olmazsa keşif gezilerine çıkacaktım. Böyle yerlerde birçok gizli geçitte olmalıydı. Bulunduğum yerin giriş çıkışlarını, saklanma yerlerini, geçitlerini, kestirme ve olası kaçış noktalarını bilmeden ve kafamda oturtmadan burada huzurlu olamazdım. Böyle garip bir huyum vardı. Sanırım hayatta kalma içgüdüsüyle alakalı bir eğilimdi benimki ve hayatta kalma dürtüm kendimi bildim bileli en kuvvetli parçalarımdan biriydi. Bu içgüdü birden fazla defa beni ele geçirmiş ve fütursuzca saldırganımın canını almıştı. Neyse ki kendimi kontrol etmekte çocukluğumdan bu yana epey yol kat etmiştim.

LÜTUFحيث تعيش القصص. اكتشف الآن